Mesajı Okuyun
Old 26-09-2006, 23:32   #9
Av. Can DOĞANEL

 
Varsayılan

Dediğim gibi 90'dan sonrasına dair bir şüphem yok. Zira Yargıtay İsteğe Bağlı Sigortalılığa dair bir başvuru olmasa da düzenli prim ödeme idaresinin gösterilmesini yeterli görüyor. Sıkıntı 82-90 döneminin kabul görmesinde ancak 90'da çıkmış bir affa istinaden ödeme yapılmışsa da Yargıtay bunu kabul etmiyor. Ancak çok zaman geçmiş olması ve yukarıdaki kararlardaki kurumun parayı kullanmış olması ve iyiniyet vurgusu elimizi güçlendiriyor. Bir kurum yolunu deneyin. Bakalım ne diyecekler?
Olumsuz kararlara bir örnek
**************
İSTEĞE BAĞLI SİGORTALI SAYILMA TALEBİ -YAŞLILIK AYLIĞI TALEBİ - VEKALET ÜCRETİNE KDV İLAVE EDİLMESİ
KAYIT NO : 71322
**************
Esas Yılı : 2003
Esas No : 5868
Karar Yılı : 2003
Karar No : 7322
Karar Tarihi : 25.09.2003
Daire No : 21
Daire : HD
**************
ÖZET : 1479 sayılı Yasa'nın 79. maddesine göre bir kimsenin isteğe bağlı Bağ-Kur sigortalısı olması için isteğe bağlı sigortalı olma talebi ile birlikte Kuruma tescil edilmiş olması gerekmektedir.
Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 21. maddesine göre Kurum aleyhine hükmedilen vekalet ücretine KDV ilavesine karar verilmiş ise de bu sonuç yerinde değildir.
**************
(1479 S. K. m. 79)
DAVA : Davacı 20.4.1982-31.7.1998 tarihleri arasında ödediği primlerin isteğe bağlı sayılarak, 1.8.1998 tarihinden itibaren yaşlılık aylığı bağlanmasına karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi:
KARAR : Davacı, 20.4.1982-31.7.1998 tarihleri arasında ödediği primlerin isteğe bağlı sayılarak tahsis talep tarihi itibariyle yaşlılık aylığı bağlanması gerektiğinin tesbitini istemiştir.
Mahkemece istek aynen hüküm altına alınmış ise de bu sonuç yerinde değildir.
Gerçekten 1.4.1972 tarihinde yürürlüğe giren 1479 sayılı Yasa'nın 79. maddesine göre bir kimsenin isteğe bağlı Bağ-Kur sigortalısı olması için isteğe bağlı sigortalı olma talebi ile birlikte Kuruma tescil edilmiş olması gerekmektedir.
Davacının zorunlu sigortalı olma yolundaki talep ve tescilinin geçerli olmadığı zorunlu sigortalılık şartlarını taşımadığı için kurumca yapılan iptal işleminde yerinde olduğu kesinleşen mahkeme kararı ile ortadadır. Davacı bu kez de ödediği primlerin isteğe bağlı sigortalı olarak değerlendirilmesi talebi ile bu davayı açmıştır. Mahkeme primi ödenen süreleri isteğe bağlı sigortalı olarak geçerli saymış ise de bu karar yasal dayanaktan yoksundur. Çünkü davacının 79. madde anlamında tescil edilmiş bir sigortalılığı bulunmamaktadır. Bu durumda 3780 sayılı Yasa ile de 1992 yılında ve 4247 sayılı Yasa ile de 1997 yılında çıkartılan af yasaları ile prim ödemiş olması davacıya sigortalılık statüsü kazandırmaz. Çünkü her iki Yasa'nın amacı da yasal olarak kapsamda bulunan sigortalıların ödemedikleri primlerin tahsiline ilişkindir. Davacının tesbiti bulunmadığı yasal olarak sigortalılık statüsü oluşmadan kurumca geriye yönelik olarak toptan prim tahsil edilmesi davacı yararına kazanılmış hak oluşturmaz. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 25.12.2002 gün ve E: 2002/21-1062, K. 2002/1098 sayılı kararı da bu doğrultudadır.
Yapılan açıklamalar doğrultusunda davanın reddi yerine yerinde olmayan bilirkişi görüşü ve gerekçeye dayalı yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
Kabule göre de;
28.11.2002 tarih ve 24950 sayılı Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 21. maddesine göre Kurum aleyhine hükmedilen vekalet ücretine KDV ilavesine karar verilmiş ise de bu sonuç yerinde değildir.
Gerçekten Anayasa'nın 73. maddesi " vergi ,resim,harç ve benzeri mali yükümlülükler Kanunla konulur değiştirilir veya kaldırılır " düzenlemesini içermekte olup öğreti ve uygulamada verginin yasallığı ilkesi olarak adlandırılan bu ilke vergi, resim harç ve benzeri kamusal erke dayalı bütün yükümlülüklerin yasayla düzenlenmesi zorunluluğunu öngörmektedir.Vergi yükümlülüğünün konusu, yükümlüsü, matrahı ve oranı gibi unsurların yanında vergiden doğan ödev ve usul ilişkilerinin de yasayla düzenlenmesi gereği anılan hükmün zorunlu sonucudur. 4.12.2002 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'nin 21. maddesi ile " Bu tarifede yer alan ücretlere 3065 sayılı Kanun hükümleri gereği Katma Değer Vergisi ayrıca ilave edilir" düzenlemesi getirilmiş ise de bu düzenlemenin " Yasa" metni olmadığı ve verginin yasallığı ilkesine aykırı şekilde takdir edilen vekalet ücretine KDV uygulanması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 25.9.2003 gününde oybirliğiyle karar verildi.
**************
.: CopyRight by Sinerji A.Ş. :.