Mesajı Okuyun
Old 03-08-2018, 10:43   #2
avertugrul

 
Varsayılan

T.C.
Yargıtay
Ceza Dairesi 18


Tarih : 29-11-2016
Esas Yıl / No : 2015 / 25550
Karar Yıl / No : 2016 / 18260
BAŞIK
HAKİMİN AVUKATTAN KİMLİĞİNİ İSTEMESİ AVUKATIN "TERBİYESİZ" KELİMESİ KULLANMASI
İÇERİK

Yerel Mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle, başvurunun süresi ve kararın niteliği ile suç tarihine göre dosya görüşüldü:
Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede;başkaca nedenler yerinde görülmemiştir.

Ancak,
Hakaret fiillerinin cezalandırılmasıyla korunan hukuki değer, kişilerin onur, şeref ve saygınlığı olup, bu suçun oluşabilmesi için, davranışın kişiyi küçük düşürmeye matuf olarak gerçekleşmesi gerekmektedir. Bir hareketin tahkir edici olup olmadığı bazı durumlarda nispi olup, zamana, yere ve duruma göre değişebilmektedir. Kişilere yönelik her türlü ağır eleştiri veya rahatsız edici sözlerin hakaret suçu bağlamında değerlendirilmemesi, sözlerin açıkça, onur, şeref, ve saygınlığı rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnadını veya sövmek fiilini oluşturması gerekmektedir. Olay günü havale almak için odasına girdiği mağdurun kendisinden avukatlık kimliğini göstermesini istemesine sinirlenen sanığın, koridorda mağdura söylediği kabul edilen "yaptığı terbiyesizlik" şeklindeki sözlerin mağdurun onur, şeref ve saygınlığını rencide edici boyutta olmayıp, kaba söz niteliğinde olduğu ve hakaret suçunun unsurlarının oluşmadığı gözetilmeden, kanuni olmayan ve yerinde görülmeyen gerekçe ile mahkumiyet kararı verilmesi,

Kabule göre ise;

1- TCK’da hapis cezası ile adli para cezasının seçenekli yaptırım olarak öngörüldüğü hallerde öncelikle hapis ya da adli para cezasının neden seçildiği kanuni ve yeterli gerekçe gösterilerek açıklanmalı, daha sonra da alt ve üst sınırlar arasında kanuni ve yeterli gerekçe gösterilerek temel ceza belirlenmeli, TCK’nın 3. maddesinde yer alan “suç işleyen kişi hakkında işlenen fiilin ağırlığıyla orantılı ceza ve güvenlik tedbirine hükmolunur” ilkesi de gözetilmelidir. Her ne kadar TCK'nın 125/3. maddesinde cezanın alt sınırının 1 yıldan az olamayacağı düzenlenmiş ise de, bu düzenlemenin temel cezanın adli para cezası olarak seçilmesine engel olmayacağı gözönünde bulundurulmadan, sanık hakkında yeterli gerekçe gösterilmeden temel ceza olarak hapis cezası tercih edilmesi,

2- Sanığın adli sicil kaydında yer alan hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin kararlar, kesinleşmiş mahkumiyet hükmü sayılmadığından, suç tarihi itibariyle de hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına engel oluşturmadığı gözetilmeden, CMK'nın 231/6. maddesindeki koşullar değerlendirilmeden, "geçmişte kasıtlı suçtan mahkumiyetinin bulunması ve sanık hakkında verilen cezanın ertelendiği hususu nazara alındığında" şeklindeki kanuni olmayan ve yetersiz gerekçeyle hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına karar verilmesi,

Kanuna aykırı, O Yer Cumhuriyet Savcısı ve sanık ...'ın temyiz nedenleri yerinde görüldüğünden tebliğnameye uygun olarak HÜKMÜN BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 29/11/2016 tarihinde oy birliğiyle karar verildi