Mesajı Okuyun
Old 24-01-2005, 16:30   #7
nfb

 
Varsayılan idari para cezalarında karmaşa

Size bir soru?

3713 sayılı Terörle Mücadele K. Ek 1. m. nde, işverenlere terör mağduru çalıştırma yükümlülüğü getirilmiştir.

Yaptırımı ile ilgili Kanun maddesininin ilgili kısmını aynen aktarıyorum ;
" İlgili idarelerce bu fıkra hükmüne aykırı hareket eden işveren hakkında çalıştırmadığı kişi başına ve çalıştırmadığı her ay için o yıl için tespit edilen asgari ücretin 10 katı para cezası verilir."
Görüldüğü üzere bu madde düzenlemesinde idari para cezasını tahakkuk ettirecek İDARE yasada belli edilmemiştir.
4857 sayılı yasanın yürürlüğünden önce Çalışma Bakanlığınca düzenlenen Yönetmelik,
- İ.P.Cezasını verecek makam olarak Bölge Çalışam Müdürlüğününü,
- Cezaya karşı itiraz süresini 7 gün, itiraz merciini SulhCeza Mahkemesi olarak belirlediği gibi üstüne üstlük verilen kararların kesin olacağı şeklinde bir düzenleme getirmişti.
Müvekkillerimden birisi bu cezaya muhatap olunca, Danıştayda Yönetmeliğin ilgili maddesinin iptalini istedik ve yerinde olarak Danıştay;
"Mahkemelerin görev yetkilerinin YÖNETMELİKLE belirlenemeyeceği, Aanayasaya ve normlar hiyerarşisine aykırılık teşkil ettiği nedeniyle Yönetmelikte Sulh Cexa Mahkemesi olarak tayin olunan itiraz mercii hakkındaki düzenlemenin iptaline karar verdi.
Derken 4857 S.K.30. m. düzenlemesinde de terör mağduru çalıştırılması zorunluluğu getirilmiştir. Ancak bu zorunluluğa uymamanın yaptırımı İş K.nda yer almamaktadır.
4857' ye istinaden Çalışma Bakanlığınca çıkartılan yönetmelikte, terör mağduru çalıştırma zorunluluğu ile ilgili düzenlemeler yer almıştır.

"Ayrıca terör mağduru istihdamında mevzuata aykırı davranan işveren ve işveren vekilleri hakkında 13/11/1995 tarihli 4131 sayılı Kanun ile değişik 12/4/1991 tarihli ve 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanununun Ek Madde 1’ de belirtilen idari para cezası da işyerinin bağlı olduğu Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Bölge Müdürünce uygulanır."

Soru 1) TMK Ek1. maddesinde bu İPC nı verecek idare belirlenmediği halde, Yönetmelikle İPC.nı verecek idare belirlenebilir mi?

Soru 2) İş K. 30 maddede sadece terör mağdurunun istihdam usulleri için 3713 Ek1. maddeye atıf varken ve İşk. ceza maddelerinin hiç bir yerinde buna uymamanın yaptırımı, itirazın usul ve esaslarına ilişkin bir hüküm yokken terör mağduru çalıştırmamanın yaptırımı nasıl uygulanacaktır, itiraz mercii neresidir (adli-idari yargı)

Soru 3) Özürlü ve eski hükümlü çalıştırmamanın cezası işçi başına ayda 750 milyon TL iken Terör Mağduru çalıştırmamanın cezasının 5.500 milyon olmasının anlamı nedir? Anayasanın eşitlik ilkesine uygun mudur? Yasama organının takdiri böyledir denebilir mi?
Soru3) Sizce idare mahkemesi bu karmaşanın altından kalkabilecek midir?

Soru 4) 2001 yılında tahakkuk eden bu İPC. için kanunda tayin olunmuş bir yargı mercii olmadığı, ilgili yönetmelik hükmünün de iptal edilmiş olması dolayısıyla suçun işlendiği tarihte itirazı görecek bir yargı mercii bulunmaması karşısında son zamanlarda İmar K. SSK gibi yasalardaki İPC ile ilgili adli yargının yetkisine dair yasa maddelerinin Anayasa Mahkemesince iptal edilmesi veya Danıştayca bu kabil olaylarda idari yargının yetkili görülmesi
"Uygulamada Anayasa Mahkemesinin, hangi mahkemelerin kanunen tabi olunan olağan mahkemeler, hangisinin Anayasa'nın kurulmasını yasakladığı olağanüstü mahkemeler olacağını belirleyen içtihatları vardır.1 Anayasa Mahkemesi'nin bu içtihadına göre, 'Hukuk devletinde yasal yargıç (kanuni hakim), doğal yargıç (tabii hakim) olarak anlaşılmalıdır. Doğal yargıç kavramı ise dar anlamda, suçun işlenmesinden veya çekişmenin doğmasından önce davayı görecek yargı yerini yasanın belirlemesi diye tanımlanmaktadır. Başka bir anlatımla, doğal yargıç ilkesi yargılama makamlarının suçun işlenmesinden veya çekişmenin meydana gelmesinden sonra kurulmasına veya yargıçların atanmasına engel oluşturur; sanığa veya davanın yanlarına göre yargıç atanmasına olanak vermez.' açıklandığı üzere tabii hakim ilkesine aykırı mıdır?

Soru 5) böyle bir ihtilafta idari yargı tarafından İPC nın onanmasına karar verilmesi halinde, (forumu açarken sorduğum soruyu biraz genişletirsek,) heyette hukuk fakültesi mezunu olmayan yargıçlar yer almış ise, konu AİHM' ne taşınabilir mi?

Değerli hukukçu dostlarım.
1982 Anayasası ile Yürütme erkine yasama ve yargı erkleri aleyhinde kazandırılan yetkilerin bir yansıması olan bu düzenleme, her ne kadar terör mağdurlarının yarasına merhem olma çabası olsa da, hukuk alanında bu karmaşanın yaratılmasına hiç mi hiç gerek yoktu. Eski İş k. 25. maddeye eklenecek BİR CÜMLE ile meselenin halli mümkün iken gerek Yasama organı ve gerekse Yürütme Organları bu meseleyi tam bir karmaşa içine çekebilmişlerdir.
O nedenle lütfen cevaplarınızı esirgemeyiniz.
Saygılarımla