Mesajı Okuyun
Old 25-05-2002, 03:42   #25
coolhandluke

 
Varsayılan

Öncelikle hakim olduğumu belirterek başlıyorum:Bir hakimin bir savcının trafik kurallarından bağişıklığı doğrumu değil mi sorusu aslında bizim uygar toplumun benimsediği kriterleri kabul edip etmeyeceğimizle ilgili.Ve bu soru aslında sadece hakim ve savcılarla ilgili değil tüm devlet hatta meslek kuruluşları sebebiyle etkinlik kurmuş avukat doktor muhendisler vd. leri ile ilgili.Eğer bizim uygar ve medeni toplum olma yönünde bir isteğimiz bir çabamız varsa bu tür eski yüzyılda kalmış bakış açısını bırakmamız ve yapılan işleme de kılıf bulmaktan vazgeçmemiz lazım. Trafik kurallarını hakimin savcının olmadığı gibi hiç kimsenin çiğneme özgürlüğü olmamalı.Yargıtayın kararıda zaten bildiğim kadarıyla bu yönle ilgili değil koğuşturma ile ilgili.Ancak yine de burada görev kavramının oldukça geniş yorumlandığı kanısındayım.Olayın diğer boyutunda ise hakim ve savcılarla ilgili bu kararın tartışılması tabii ki doğrudur.Ancak yorumlar hemen hemen buna benzer vakaa da olduğu gibi alınış tarzıyla biraz abartılıdır.Çünkü bugün bakan karşılamasına yetişmek için 90km hız konulan yerde 140 150 km hızla seyreden valinin makam aracı veya kaymakamın aracı veya başka bir bürokratın haberi bu tarzda pek ele alınmamadığı gibi bu şekilde de tartışılmıyor .Yİne buna benzer başka bir yorumda aristo isimli arkadaşın yazısında da görünüyor .Aynı haberi gazetede okudum.Ama başlık ile içerik pek birbirirni tutmuyor:başlıkta hakimi tanımamanın cezasının suç olup olmadığı müstehzi bir ifadeyle sorulurken aşağıda aslında hakimin kolundan tutulduğu ve bagıırılıp çağırıldığı yönünde müştekinin ifadesi bulunuyor:karar doğrudur yanlıştır o ayrı bir mesele (ki yanlışsa bile yargıtay safhası var)ancak haberin veriliş tarzı çok da sağlıklı değil.Aynı şekilde Bilecik bir olayda savcı ile polis arasında ki bir olayda ve yine muğla da bir hakim ile komsusu olan mühendis arasındaki olayda sadece olayın bir tarafının beyanlarını dinleyip onun üzerine de yorum getirerek bu tür bir sonuca ulaşıldığını okumuştum.Buna benzer bakış açısı her alanda var:BU sorunda hukuk kavramına hiç de alışkın olmamamız ve hukuku da istemememiz sadece çıkarlarımıza uyduğu zaman sahiplendiğimiz bir alan olarak bakmamızdan kaynaklanıyor.Böyle olunca da hakim olsun savcı olsun avukat olsun hukukçunun pek de değerinin bulunmadığını gösteriyor.Bunun sonucunda Danıştay hakim savcının protokoldeki yeri üzerinde karar verince idare uygulamamak için binbir türlü bahane bulduğu gibi bazı askeri yetkililer bu kararı'' kendi haklarında karar almışlar ''seklinde( Ki danıştayın anayasal yetkisi)karşılayabiliyor.Yani hakim savcı olunca idarenin dışında olacaksın hakkını arayamayacaksın lehine karar çıkınca da zaten siz hakimsiniz denilecek.E nerede hak aranacak ıtalyan mahkemesınde mi ıngiliz mahkemesinde mi.Öte yandan profesörler de cumhuriyetin hiç bir döneminde hakimlerden aşağı maaş almadı şimdi maaşlarımız aşagıya düştü diyecek.Ancak bahsedilen maaşlar sadece bütceden karsılanan maaslar olacak dıger ek gelirler ders ücretleri söz konusu olmayacak.(ayrıca neden illa hakım savcı maası kıstas alınır bılmem. Yoksa profesorlerın dusuk maas aldıgı hatta asıstanlara cok buyuk adaletsızlık yapıldıgı malum ıken nıye kıstas olarak bu soylenir.hakım savcıdan az ya da cok para almak bu kadar onemlı midir ? Herbırın akademık karıyerı olan ınsanlar emeklerının karsılığını herhalde belırleyıp kı bu herkesten fazla da olabılır ona gore maaşlarını artırılması için bır çaba gösterebılırler.Kaldıki biz cok mu maaş alıyoruz sanki !devletın sagladığı ek gelırlerde hesap edılırse ögretmenler bazı kamu kurumlardakı muhendısler asıstanlar dışında benımle devlet te aynı çalışma süresine sahip birçok üniversite mezunu grup benden fazla maaş alıyor)Yahut THY ile ilgili yeni düzenleme yapılmadan önce ohal bölgesinde yapılan ucuşlarda cogu kamu personelıne %50 indirim yapılırken hakime savcıya %20 olacak veya ohal tazmınatını diğer personele göre çok düşük seviyede tutulacak ondan sonra yargıya üç kuvvetten biri yakıştırması yapılacak adliyeye kağıt verilmeyecek katip alınmayacak bina verilmeyecek bilgisayar alınmayacak hakim savcı katip her biri başka bir ülkede doğal hukuk müzesi olarak kullanılabılecek kosullarda nuh'u nebiden kalma daktıloyla , kırık kürsülerle ordan burdan toplama masa sandalyeyle dögüşüp çalışacak OHAL de herkesın koruması varken veya bı sekılde korunurken her turlu sucluyu sorgulayan tutuklayan ifadesini alan hakim savcı yalnızca ve sessızce evine gidecek ve de bunlardan sonra hakım savcıya birde ayrıcalık tanınmış olacak ,kusura bakmasın herkes ayrıcalık arıyorsa gözlerini başka noktaya çevirsin.Çok daha dikkat çekici ayrıcalıklar görecektir.Tabii tüm bunlar da hakim savcının dokunulmaz olması ve de suç kabahat işleme özğürlüğü olması gibi bir görüşe bahane olmamalı çünkü eğer insanların kişisel hak ve özgürlükleri hürriyeti ve maddi varlıkları hakkında karar verıyorsan ve bu tur yetkılerle devlet tarfından donatılmışsan diğer mesleklere göre daha sıkı kuralların ve otokontrolun varlığını da kabul etmelisin.Çünkü insanlara kanunlar çerçevesinde'' sen suçlusun: 3 yıl, 10 yıl 24 yıl hapis cezasıyla cezalandırıldın'' diyebiliyorsan çok ufak kabahatleri bile kendine hak olarak görmemelisin ki kendi karşına gelen insanların , hakkının zayii olmayacagı yonunde en ufak bır suphesı bıle olmasın.Ancak toplumun da benim paramı çaldılar beni yaraladılar veya haksızlıga ugradım diyerek hak aradıgı ve başvurduğu insanlara sıradan vatandaş gibi bakıp ''hakimi tanımamak suç mu'' gibi yorumlarla olayın özünü bilmeden önyargılı yorumlarla bakmaması lazım.Çünkü hakim savcı olarak atadığın insana hem adaleti sağla ,haklının hakkını en güçlü insanlara menfaatlere hatta bazen devlete karşı bile koru dıyeceksin ,ondan sonra da hiç bir güç vermeyeceksin veya onun görevini yaparken işini kolaylaştırmayacaksın.