Mesajı Okuyun
Old 28-11-2007, 19:40   #2
halit pamuk

 
Varsayılan

(Bu arada bahsettiğiniz hangi kurum?)

T.C.
YARGITAY
11. HUKUK DAİRESİ
E. 1986/4478
K. 1986/5194
T. 10.10.1986
• TÜRKİYE SİGORTA VE REASÜRANS ŞİRKETLERİ BİRLİĞİ KARARININ İPTALİ DAVASI ( Görevli Yargı Mercii )
• GÖREVLİ YARGI MERCİİ ( Türkiye Sigorta ve Reasürans Şirketleri Birliği Kararlarına Karşı Açılan İptal Davasında )
• SİGORTA VE REASÜRANS ŞİRKETLERİ BİRLİĞİ KARARINA KARŞI AÇILAN İPTAL DAVASI ( Görevli Yargı Yeri )
• KAMU NİTELİĞİNDE KARAR VE GÖREVLİ YARGI YERİ ( Türkiye Sigorta ve Reasürans Şirketleri Birliği Kararının İptali Davasında )
2577/m.2
6762/m.381
1086/m.1
ÖZET : Türkiye sigorta ve reasürans şirketleri birliği kamu niteliği taşıyan bir meslek kuruluşu olduğundan alınan kararların iptaline ilişkin uyuşmazlıklar genel mahkemelerin görevi dışındadır.

DAVA : Taraflar arasındaki davadan dolayı, Beyoğlu Üçüncü Asliye Hukuk Hakimliği`nce verilen 25.3.1986 tarih ve 299-181 sayılı hükmün temyizen tetkiki davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla; dosyadaki kağıtlar okundu, gereği konuşulup düşünüldü:

KARAR : Davacılar vekili, davalı Birliğin 12.9.1984 günlü genel kurul toplantısında gündemin üçüncü maddesinde üye şirketlerin ve bu arada müvekkili şirketlerin 1982-1983-1984 yılı maktu aidat gider paylarının ödenmesi ile ilgili olarak alınmış olan kararın yasaya, Birlik Sözleşmesine ve iyi niyet kurallarına aykırı olduğunu belirterek genel kurulda alınan kararların iptalini talep ve dava etmiştir.

Davalı vekili Birliğin kamu tüzel kişiliğine sahip olduğunu bu nedenle davanın idari yargıda görülmesi gerektiğini ileri sürmüş ve ayrıca işbölümü itirazında bulunmuştur.

Ticaret Mahkemesinin iş bölümü itirazının kabulü ile dosya Beyoğlu Asliye Hukuk Mahkemesi`ne gönderilmiştir.

Mahkemece; iddia, savuna ve ilgili belgelere ve bilirkişi raporuna göre Türkiye Sigorta ve Reasürans Şirketleri Birliği Anatüzüğü 24/a maddesinde direkt prim esası benimsenmiştir. Tüzük yasaya aykırı olamaz. Tüzüğün 24. maddesinin 7397 sayılı Kanun`un 36. maddesine aykırı olduğu anlaşılmaktadır. 7397 sayılı Kanun`un 36. maddesi uyarınca giderler katılma oy adedine göre tesbit edilmeli ve ayrıntı alınmalıdır. Bilirkişi raporunda da 7397 sayılı Yasa`nın 36. maddesine aykırı olarak genel kurul kararı alındığı ve iptal edilebilir olduğu açıklanmıştır, gerekçesiyle davanın kabulü ile 12.9.1984 günlü genel kurul toplantısında gündemin 3. maddesinde davacı şirketlerin 1982-1983-1984 yılı maktu aidat ve gider payları hakkında alınan kararın iptaline karar verilmiştir.

Kararı davalı vekili temyiz etmiştir.

Yukarıda da kısaca açıklandığı üzere davacı üç sigorta şirketi, davalı Türkiye Sigorta ve Reasürans Şirketleri Birliği`nin 12.9.1984 günlü genel kurulunda alınan aidat ve gider paylarına ilişin kararların iptalini istemişlerdir.

7397 sayılı Sigorta Şirketlerinin Murakabesi Hakkında Kanunu`nun 36. maddesinde, sigortacılık mesleğinin gelişmesi, sigorta şirketleri arasındaki dayanışmanın sağlanması ve devamı ile haksız rekabetin önlenmesi amacıyla tüzel kişiliği olan bir sigorta ve reasürans şirketleri birliğinin kurulması gerektiği öngörülmüştür. Gerçekten bu Birlik, 19 Haziran 1975 günlü Resmi Gazete`de yayımlanan 15.5.1975 gün ve 7/9987 sayılı Bakanlar Kurulunca kabul edilen "Türkiye Sigorta ve Reasürans Şirketleri Birliği Anatüzüğü"nün 1. maddesiyle, "Türkiye Sigorta ve Reasürans Şirketleri Birliği" adiyle tüzel kişiliği olan bir meslek teşekkülü olarak kurulmuştur. Aynı Tüzüğün 2. maddesine göre de, sigorta ve reasürans şirketleri bu Birliğe üye olmakla yükümlüdürler.

Açıklanan bu duruma göre, yasa ile kurulması öngörülen ve ayrıca üye olmak zorunluluğu bulunan tüzel kişiliği haiz Birlik, kendine özgü ve kamu niteliği taşıyan bir meslek kuruluşudur. Böyle bir kuruluşun aldığı kararlar, ticaret şirketlerinin genel kurullarında alınan kararların dışında olup kamu niteliği bulunan kararlardandır. Kamu niteliği bulunan, eş deyişle idari karar sayılabilen kararların iptaline ilişkin uyuşmazlıkların çözümü genel mahkemelerin görevi dışındadır.

Mahkemenin bu yönleri gözönüne alarak görevsizlik kararı vermesi gerekirken yazılı biçimde hüküm tesisi doğru görülmemiş ve hükmün bozulması gerekmiştir.

SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün BOZULMASINA, 10.10.1986 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.