Mesajı Okuyun
Old 05-07-2007, 23:34   #2
Av. Can DOĞANEL

 
Varsayılan

Özellikle son kararda elverişsizlik hali anlatılıyor ve bazı örnekler veriliyor.. Durumun bu kadar ağır olmadığını, tedavi ile düzelebilecek bir hastalık söz konusu olduğunu ispatlamaya çalışacaksınız.. Kolay gelsin..

T.C. YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
Esas: 1997/2-160
Karar: 1997/410
Karar Tarihi: 02.05.1997


(743 S. K. m. 134)
Dava: Taraflar arasındaki "boşanma" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Pendik Asliye 3. Hukuk Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 1.11.1995 gün ve 1994/346-1995/528 sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine,
Yargıtay 2. Hukuk dairesinin 11.3.1996 gün ve 1996/1640-2368 sayılı ilamı:
(..... Davalı kadının ev işlerini yapamamasının hastalığından kaynaklandığı anlaşılmaktadır. İradi olmayan bu davranış ile hastalık, tek başına boşanma sebebi sayılamaz.
Medeni Kanunun 134/1-2. maddesi uyarınca; Boşanma kararı verilebilmesi için evlilik birliğinin, müşterek hayatı sürdürmeleri eşlerden beklenmeyecek derecede temelinden sarsıldığının sabit olması gerekir. Oysa dinlenen davacının tanıklarının sözlerinin bir kısmı Medeni Kanunun 134/1 maddesinde yer alan temelinden sarsılma durumunu kabule elverişli olmayan beyanlar olup, bir kısmı ise, sebep ve saiki açıklanmayan ve inandırıcı olmaktan uzak izahlardan ibarettir. Bu itibarla davanın reddi gerekirken delillerin takdirinde hataya düşülerek yetersiz gerekçe ile boşanmaya karar verilmesi usul ve kanuna aykırıdır...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yeralama sonunda: mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Karar: Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre, Hukuk Genel Kurulu'nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle kararı bozulmalıdır.
Sonuç: Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabul ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı (BOZULMASINA), oybirliği ile karar verildi.
Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programları
**************************************
T.C. YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
Esas: 1997/2-642
Karar: 1997/820
Karar Tarihi: 15.10.1997
ÖZET: Sedef hastalığının tedavisinin doktor raporu ile mümkün olduğu belirlendiği gibi, bu hastalığın evlilik birliğini diğer taraf için çekilmez hale getirmediği de toplanan delillerle saptanmıştır. Kaldı ki sedef hastalığı sürekli gizlenebilecek ve gizlenmesi mümkün olan bir hastalık da değildir. Davanın reddine karar verilmesi gerekir.
(743 S. K. m. 134)
Dava: Taraflar arasındaki "boşanma" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Konya Asliye Hukuk Mahkemesi'nce davanın kabulüne dair verilen 12.11.1996 gün ve 1996/377 E-736 K. sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine,
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi'nin 3.3.1997 gün ve 1997/1406-2285 sayılı ilamı:
(...Sedef hastalığının tedavisinin doktor raporu ile mümkün olduğu belirlendiği gibi, bu hastalığın evlilik birliğini diğer taraf için çekilmez hale getirmediği de toplanan delillerle saptanmıştır. Kaldı ki sedef hastalığı sürekli gizlenebilecek ve gizlenmesi mümkün olan bir hastalık da değildir. Davanın reddine karar verilmesi gerekirken kabulü ve yazılı şekilde hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir..) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme ararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Karar: Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre, Hukuk Genel Kurulu'nca da benimsenen Özel daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
Sonuç: Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı BOZULMASINA, 15.10.1997 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programları
**************************************
T.C. YARGITAY
2.Hukuk Dairesi
Esas: 1995/7117
Karar: 1995/9764
Karar Tarihi: 03.10.1995
ÖZET: Davacı koca, eşinin kusurlu davranışı sebebiyle cinsel ilişkiye giremediğini; davalı ve karşı davacı eş ise kocasının erken boşalması sonucu cinsel ilişkiye giremediklerinden söz ederek karşılıklı olarak boşanma isteğinde bulunmuşlardır. Taraflar genç yaşta olup 8 aylık evlidir. Alınan ve taraflar iddialarını doğrulayan raporla davalı kadının halen bakire olduğu anlaşılmaktadır. Evlilik iki ayrı cinsin bedensel ve ruhsal yönden bütünleşmesidir. Karı koca birbirine sadakat göstermeli, yardımcı olmalı, tasa ve kıvancı paylaşmalıdır. Ancak karı kocayı bedensel ve ruhsal yönden, bütünleştiren ana öğe uyumlu cinsel ilişkidir. Cinsel tatminsizlik daha önce var olan sevgi ve saygıyı nefrete veya en azından isteksizliğe dönüştürür. Bu hal eşlerin ruhsal bütünlüğünü bozar ve evlilik birliği temelinden sarsılır.

(743 S. K. m. 134)
Dava: Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hükmün temyizen murafaa icrası suretiyle tetkiki istenilmekle duruşma için tayin olunan bugün tebligata rağmen taraflar adına kimse gelmedi. İşin incelenerek karara bağlanması için bugün dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü.
Karar: Kara Avrupası boşanma hukuku farklı esaslara dayalı olarak geliştirilmiştir.
3444 sayılı yasa ile değişik Medeni Kanunun madde 134 ile kusur esası terk edilmiş, boşanmada köklü sarsılma esası ön plana alınmıştır. Evliliğin temelden sarsılması çeşitli sebeplerle oluşur. Eşlerden birinin kusuru ile veya her ikisinin ortak kusuruyla oluşabileceği gibi eşlerin kusuru olmadan da oluşabilir. Ancak tam kusurlu eş, kendi kusuru ile yarattığı olaylara dayanarak boşanma elde edemez.
Davacı koca, eşinin kusurlu davranışı sebebiyle cinsel ilişkiye giremediğini; davalı ve karşı davacı eş ise kocasının erken boşalması sonucu cinsel ilişkiye giremediklerinden söz ederek karşılıklı olarak boşanma isteğinde bulunmuşlardır. Taraflar genç yaşta olup 8 aylık evlidir. Alınan ve taraflar iddialarını doğrulayan raporla davalı kadının halen bakire olduğu anlaşılmaktadır. Evlilik iki ayrı cinsin bedensel ve ruhsal yönden bütünleşmesidir. Karı koca birbirine sadakat göstermeli, yardımcı olmalı, tasa ve kıvancı paylaşmalıdır. Ancak karı kocayı bedensel ve ruhsal yönden, bütünleştiren ana öğe uyumlu cinsel ilişkidir. Cinsel tatminsizlik daha önce var olan sevgi ve saygıyı nefrete veya en azından isteksizliğe dönüştürür. Bu hal eşlerin ruhsal bütünlüğünü bozar ve evlilik birliği temelinden sarsılır. (YHGK. 14.5.1975 tarih 362 - 627 sayılı Y.2.HD’nin 24.5.1983 tarihli ve 4572 - 4689 sayılı kararları)
Açıklanan gerekçeler doğrultusunda temelinden sarsılan birliğin boşanma ile sona erdirilmesi gerektiğinin düşünülmemesi, yetersiz gerekçe ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru bulunmamıştır.
Sonuç: Temyize konu hükmün açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine bozmada oybirliği ile, gerekçede oyçokluğu ile karar verildi. 03.10.1995
MUHALEFET ŞERHİ
Kara Avrupası boşanma hukuku farklı esaslara dayalı olarak geliştirilmiştir. Ancak tüm hukuk sistemleri değişik şekillerde aşağıdaki ilkeleri yasalaştırmışlardır. Öncelikle İspanya dışında kalan Avrupa ülkeleri serbest boşanma sistemini benimsemiş bulunmaktadır.
Belli başlı boşanma nedenleri:
a) Anlaşmalı boşanma; karı kocanın birlikte başvurmaları veya birinin davasının diğeri tarafından kabul edilmesi sonucu boşanmanın hükmen gerçekleşmesi.
b) Kusura dayanan boşanma: Eşlerden birinin (davalının) boşanmayı sağlayacak düzeyde ve ağırlıkta kusurlu olması ve bu kusurlu davranışları sonucu taraflar arasında şiddetli bir geçimsizliğin oluşması sonucu boşanmaya karar verilmesi,
c) Köklü sarsılma, evlilik birliğinin devamına olanak bırakmayan nesnel (objektif) bir nedenin varlığı ile kökünden sarsılması sonucu boşanmanın gerçekleşmesi, köklü sarsılma olayında kusur önemli bir öğe olmaktan çıkar. Taraflardan biri ve her ikisi de kusursuz oldukları halde, evlilik birliği temelinden sarsılabilir.
d) Elverişsizlik: Eşlerden birinin bedeni veya ruhsal bozukluğundan ötürü evlilik görevlerini gereği gibi yapamaması ve bu nedenle aile birliğinin devamının olanaksız hale gelmiş olmasıdır. (kısırlık, iktidarsızlık, cinsi sapıklık, neslin devamını tehdit eden hastalık, cinsel ilişkiyi engelleyen kalça çıkığı, cinsel uyumsuzluk gibi) Elverişsizlik olayında taraflar arasında bir geçimsizlik bulunmamaktadır. Aksine evlilik birliğinin amacına uygun olarak devamı arzu edildiği halde elde olmayan elverişsizlik nedeniyle evliliği yürütme olanağı bulunmamaktadır.
Yargıtay, uygulamalarında elverişsizlik nedeniyle evlilik birliğinin yürüyemez hale gelmesini boşanma nedeni olarak kabul etmiştir. (Yargıtay HGK. 11.3.1964 gün 655/200 sayılı kararı ile ruhsal anlaşmazlığı 23.1.1969 gün 75/3 sayılı kararı ile kadının cinsel ilişkiyi gerçekleştirecek yapıda olmamasını, Y.2.HD. 23.3.1976 gün 770/668 sayılı kararıyla cinsel uyumsuzluğu yine 1.3.1994 gün 308 - 2191 sayılı kararı ile cinsel ilişkiyi zorlaştıran kadındaki kalça çıkığını boşanma nedenleri olarak kabul etmişlerdir).
3444 sayılı yasa ile değişik Medeni Kanunun md. 134 ile kusur esası terk edilmiş, boşanmada köklü sarsılma esası ön plana alınmıştır. Elverişsizlik, tarafların arzu ve iradesi dışında oluşan ve evliliği temelinden sarsan bir olgudur. Evliliğin temelden sarsılması çeşitli şekillerde oluşabilir. Eşlerden birinin kusuru ile her ikisinin ortak kusuruyla oluşabileceği gibi eşlerin kusuru olmadan da oluşabilir.
Tarafların kusuru olmaksızın oluşan ve evlilik birliğini temelden sarsan olaya hukuk dilinde elverişsizlik denilmektedir.
Somut olayda; Kocası eşinin cinsel ilişkiye yanaşmadığını karı ise kocanın erken boşalma sonucu ilişkiye giremediklerini belirtmektedir. Bu nedenle ne olursa olsun taraflar cinsel ilişkiyi gerçekleştirmemektedirler.
Cinsel ilişkiden doktor tarafından yasaklanan kadının bu özrü koca yönünden evlilik birliğini temelinden sarsan bir olay olarak kabul edilmiştir (2.HD. 10.04.1980 gün 2909/3132).
Açıklanılmasına çalışılan elverişsizlik aslında evliliğin temelinden sarsılması olayının bir öğesidir. Temelden sarsılma olayında iki tarafında kusuru söz konusu değildir. Ancak bu olaydan karı kocanın her biri ayrı ayrı nedenlerle zarar görmektedir. Bu olumsuzluğun boşanma ile ortadan kaldırılması en uygun çözümdür. Ne var ki kusursuz eşin de mağdur edilmemesi hakkaniyet ilkesi gereğidir. Bunun için, kusursuz eşe koşulları varsa yoksulluk nafakası maddi manevi ödence verilerek hayatını devam ettirme olanağı sağlanmalıdır.
Hükmün bu gerekçelerle bozulması gerekir. Sayın çoğunluğun bozma kararında gösterdikleri gerekçelere bu nedenle katılmıyorum. (¤¤)


Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programları
**************************************