Mesajı Okuyun
Old 04-06-2007, 08:35   #9
Akademiker

 
Varsayılan

İNSAN HAKLARI AVRUPA MAHKEMESİ SONKARARI Eski Genel Kurul Yargıçlar: G. Wiarda (Başkan), J. Cremona, Thor Vilhjalmsson, W. Ganshof van der Meersch, D. Bindschedler-Robert, G. Lagergren, F. Gölcüklü, F. Matscher, J. Pinheiro Farinha, E. Garcia de Enterria, L. --E. Pettiti, B. Walsh, Sir Vincent Evans, R. Macdonald, C. Russo, R. Bernhardt, J. Gersing, Yazı İşleri Md.: M. --A. Eissen, Md. Yrd.: H. Petzold Karar Sıra no: 94 Dava Adı: SPORRONG VE LÖNNROTH (Md. 50) Karar Tarihi: 18.12.1984 Davalı Devlet: İSVEÇ Başvuru no: 7151/75 Çeviren: Osman Doğru Karar Özü: EK KARAR--esas hakkındaki kararda (bk. no. 55) mülkiyet hakkının ve mahkemeye başvurma hakkının ihlali tespit edilmişti
ADİL KARŞILIK--maddi tazminat olarak 1 milyon İsveç Kronu, ücretler ve masraflar için 723,000 İsveç Kronu--Md 41: ödenmesine
SONKARARIN YERİNE GETİRİLMESİ--mevzuat değişikliği--kamulaştırma izinlerinin süreyle sınırlandırılması ve inşaat yasaklarının kaldırılması--Md 46(2): kararın icrası
USUL VE ESAS (Özet)

Mahkeme, 23 Eylül 1982 tarihli Esas hakkındaki kararında (bk. no. 55), her iki başvurucu için de Birinci Protokolün 1. maddesinin ve Sözleşme�nin 6(1). fıkrasının ihlal edildiği, fakat Birinci Protokolün 1. maddesiyle birlikte ele alınan Sözleşme�nin 14. maddesinin ihlal edilmediği sonucuna varmıştı. Geriye sadece, Sözleşme�nin 50. maddesinin uygulanması sorunu kalmıştı. Başvurucuların avukatı 23 Şubat 1982 tarihli duruşmada, Mahkeme�nin bir ihlal bulması halinde, müvekkillerinin maddi kayıpları ile hukuki giderleri için adil karşılık talebinde bulunduklarını söylemişti. Talep miktarının büyük ölçüde verilecek kararın tonuna bağlı olacağı ve bu nedenle bu sorunun incelenmesinin ertelenmesi istenmişti. Mahkeme esas hakkındaki kararında sorunu saklı tutmuştu. Yazı İşleri Müdürlüğünün çeşitli tarihlerde taraflardan aldığı yazılar, dostane bir çözüme ulaşılmadığını göstermiştir. Sözleşme�nin 50. maddesinin uygulanmasıyla ilgili olarak 22 Haziran 1984�te bir duruşma da yapılmıştır. Bu tarihten sonra da taraflardan çeşitli dilekçeler alınmıştır[1-7]
KARAR GEREKÇESİ

Başvurucular Sporrong Miras Şirketi ve bayan Lönnroth, maddi ve manevi zararlar ile giderler ve masraflar için adil karşılık talep etmişlerdir.[8]
I. Zararlar

A. Tarafların iddia ve savunmaları

Zararlarla ilgili olarak Mahkeme, başvurucuların, Hükümetin ve Komisyon temsilcisinin iddia ve savunmalarını özetlemiştir.[9-17]
B. Mahkeme�nin kararı

18. Mahkeme, Sporrong Miras Şirketi ile bayan Lönnroth�un, 23 Eylül 1982 tarihli kararda tespit edilen ihlaller nedeniyle zarara uğrayıp uğramadıklarını ve eğer uğramışlarsa, bu zararı nasıl takdir edeceğini belirlemek zorundadır.
1. Zararın varlığı

19. Mahkeme yukarıda geçen kararında, zararın varlığı sorununu açık bırakmıştır (bk. esas hk. karar, parag. 73). Ancak Mahkeme, mülkiyet hakkının korunması ile kamu yararının gerekleri arasında kurulması gereken adil dengenin bozulmasının bir sonucu olarak, başvurucuların "ferdi ve aşırı bir külfet" altına girdiklerine işaret etmiştir (bk. aynı karar, aynı yer). Mahkeme�nin görüşüne göre, Riddaren No. 8 ile Barnhuset No. 6 [taşınmazları] üzerindeki kamulaştırma izinlerinin geçerlilik süresinin uzunluğunun, inşaat yasaklarının daha da artırdığı "zararlı sonuçları" olmuştur (bk. aynı karar, parag. 72). Mahkeme�nin önünde iddia edildiği ve Mahkeme�nin de tespit ettiği gibi, söz konusu taşınmazlar üzerinde tasarruf imkanının azaltılması nedeniyle, taşınmazları normal piyasa fiyatından satma zorluğu ve ipotekle güvencelendirilen kredi alma güçlüğü ve taşınmazlara masraf yapılmaması halinde ilave riskler gibi, çok çeşitli sonuçları olmuştur; ayrıca taşınmazlara "yeni inşaat yapma" yasağı konmuştur (bk. aynı karar, parag. 58 ve 63). Mahkeme daha sonra başvurucuların, taşınmazlarının istikbali konusunda tamamen belirsizlik içinde bırakıldıklarını ve karşılaşabilecekleri güçlükleri İsveç Hükümetinin dikkatine sunma imkanına sahip olmadıklarını (bk. aynı karar, parag. 70) not etmiştir.
20. Mahkeme, başvurucuların zarar görüp görmediklerine karar verebilmek için, şikayet konusu işlemlerin hangi döneminin Birinci Protokolün 1. maddesini ihlal ettiğini ve sonra zararın hangi kurucu unsurunun incelenmeyi gerektirdiğini belirlemelidir.
(a) Süre

21. Kamulaştırma izni Riddaren No. 8 taşınmazı için yirmi üç yıl, Barnhuset No. 6 için sekiz yıl yürürlükte kalmıştır (aynı karar, parag. 18 ve 25).
Başvurucular bu "zarar dönemleri"nden, iznin kabulünün mümkün olduğu süreyi (sırasıyla on yedi ay ve on beş ay), "hipotetik yeniden gelişimi" tasarım aşaması (bir yıl) ile yıkım ve yeniden yapım süresini (bir yıl) çıkarmışlardır. Öte yandan başvurucular, izinlerin sona ermesinden sonra hazırlık planları, yıkım ve yeniden yapım için gerekli süreleri (iki yıl) eklemişlerdir. Buna göre başvurucular, Riddaren No. 8 taşınmazı için yaklaşık yirmi bir yıllık (1960-1980) ve Barnhuset No. 6 taşınmazı için yedi yıllık (1975-1981) bir sürenin olduğu sonucuna varmışlardır.
Hükümet ise toplam süreden, Belediyenin işlem yapabilmesi için gerekli süreyi (iki yıl) ve ayrıca, kamulaştırma yapıldığı varsayılacak olursa, mahkemeye dava açılması ile Belediyenin mülkiyeti teslim alması arasında geçecek süreyi (üç yıl) düşmüştür. Hükümet, başka şeylerle birlikte, Stockholm Belediyesinin daha 16 Ekim 1978�de kamulaştırma izinlerinin iptali için başvurduğunu (bk. aynı karar, parag. 28) hatırlatarak, Riddaren No. 8 taşınmazı için yaklaşık on sekiz yıllık (1961 -- 1978) ve Barnhuset No. 6 taşınmazı için üç yıllık (1976 -- 1978) bir sürenin bulunduğu sonucuna varmıştır.
22. Mahkeme, bir belediyenin kamulaştırma izni aldıktan sonra, tasarlamış olduğu kamulaştırma hakkında kesin kararı hazırlamak için ihtiyaç duyduğu planı tamamlamak ve yerine getirmek için dört yıllık bir süreye gerek bulunmasının makul olduğu sonucuna varmıştır.
Mahkeme�ye göre, mevcut davada Stockholm Belediyesinin kararlar verebilmesi için dört yıllık süreler yeterlidir. O halde zarar dönemleri Riddaren No. 8 taşınmazı için on dokuz yıl (1960 -- 1978) ve Banhuset No. 6 taşınmazı için dört yıl (1975 -- 1978) olarak alınmalıdır.
(b) Kurucu unsurlar

23. Bu dönemler içinde elde edilen net gelirle ilgili olarak davanın tarafları arasında, kira gelirlerinin miktarı ve işletme ve koruma masrafları konusunda bir uyuşmazlık yoktur. Ayrıca, Mahkeme�nin önündeki belgeler, kamulaştırma izinleri çıktığı zaman, Riddaren No. 8 taşınmazı ile Barnhuset No. 6 taşınmazının kira gelirlerinde önemli bir düşüş olduğuna işaret etmemektedir; öte yandan bu belgeler, söz konusu zarar dönemlerinde ve hatta daha sonra, makul bir artış oranı bulunduğunu, kamulaştırma izinlerinin geri alınmasının her hangi bir ani artışa yol açmadığını açıkça göstermektedir. Nihayet, bayan Lönnroth bazen kiracı bulmakta zorluklar yaşamış ise de, bu durumun taşınmazdan elde edilen geliri etkilediği görülmemektedir. Özetlenecek olursa, Mahkeme�nin önündeki bilgiler, kamulaştırma izinlerinin aşırı uzunluğu nedeniyle, taşınmazların getirilerinde azalma olduğunu kanıtlamamaktadır.
24. Piyasa değeri konusunda Hükümet avukatı ve Komisyon temsilcisi, taşınmazların gerçek değerlerinin düşmediğini ve hatta Riddaren No. 8�in değerinin, meselenin çıktığı dönem ile kamulaştırma izinlerinin geri alındığı dönem arasında hafif bir artış kaydettiğini kabul etmişlerdir. Mahkeme, başvurucu tarafından da pek itiraz edilemeyen bu görüşe katılmıştır.
25. Zarar dönemlerinin başlangıcı ile bitiş tarihleri arasında bir karşılaştırma yapılacak olursa, başvurucuların mali açıdan zarar etmedikleri görülür; buna rağmen Mahkeme, bu dönem içinde hiçbir kaybın bulunmadığı sonucuna varmamaktadır.
Aslında dikkati çeken başka bazı faktörler de vardır. İlk olarak, taşınmazların kullanımı üzerinde kısıtlamalar vardır; yani başvurucular kendi yerleri üzerinde "yeni inşaat" yapamazlardı ve ruhsatlı bile olsa böyle bir iş yapmış olsalardı, kendilerini büyük bir risk altına sokmuş olurlardı; çünkü taşınmazlarının kamulaştırılması halinde, kapital değerinde meydana gelen artışın ödenmesini talep etmeme taahhüdünde bulunmakla yükümlü tutulmuşlardı (bk. esas hk. 23.09.1982 tarihli karar, parag. 58). Buna bir de ipotek karşılığı kredi elde edilmesinde karşılaşılan güçlükler eklenmelidir; başvurucu bayan Lönnroth, bu yolla Barnhuset No. 6 binasının dış yüzeyini yenilemek için bir kredi elde edememiştir (bk. aynı karar, parag. 24).
Buna ek olarak, zarar dönemlerinde söz konusu taşınmazların değerlerinin düştüğü unutulmamalıdır. Mevcut davada, başvurucuların taşınmazlarının söz konusu dönemden sonraki gerçek değerleri, tartışma konusu işlemlerin yapıldığı zamanki değerinden daha az değil ise de, kamulaştırma iznine tabi olan ve bu suretle her an sahibinin elinden alınabilecek olan bir taşınmazın eski değerini sürekli olarak koruyamayacağı açıktır. Dahası, başvurucuların tasarlamış olabilecekleri her hangi bir yeniden gelişme planını o dönemde gerçekleştirme imkanı da yoktur. Bu nedenle, planı gerçekleştirme ihtimali kuşkulu olsa da, başvurucuların dikkate değer bazı fırsatları kaybetmekten ötürü zarara uğramış olabilecekleri de söylenebilir.
Her şeyden öte, başvurucular uzun bir süre belirsizlik içinde kalmışlardır; başvurucular taşınmazlarının kaderinin ne olacağını bilememişler ve karşılaştıkları güçlüklerin Hükümet tarafından dikkate alınmasını sağlama yolu bulamamışlardır.
Bu faktörler, başvurucuların davalarının meselenin her yönü üzerinde karar verme yetkisine sahip bir yargı yeri tarafından dinlenmediği için, Sözleşme�nin 6(1). fıkrası ihlalinin (bk. aynı karar, parag. 87) meydana getirdiği manevi zarara eklenmelidir.
26. O halde başvurucular Sporrong Miras Şirketi ve bayan Lönnroth, kamulaştırma izinlerinin kaldırılmasıyla giderilemeyen bir zarara uğramışlardır.
2. Zarar miktarının takdiri

27. Bu olayda uğranılan zararın miktarının takdiri özel bazı güçlükler göstermekte ve hayli problematik bulunmaktadır. Bu güçlükler, gayri menkul meselelerinin teknik özellikleri, başvurucular ile Hükümet adına hareket eden uzmanlar tarafından yapılan hesaplamaların karmaşıklığı ve zarar gören taraflarca ileri sürülen taleplerde değişiklik müdahaleleri üzerinde yoğunlaşmaktadır. Bu güçlükler her şeyden öte, fırsat kayıplarının miktarını yaklaşık olarak bile belirleme imkanı görünmemesinden doğmaktadır.
28. Bu bağlamda davanın taraflarının önerdiği yöntemlerden hiç biri, Mahkeme�ye tatmin edici bir cevap verecek bir yöntem olarak görünmemektedir.
29. İlk olarak, başvurucular tarafından getirilen ve "hipotetik yeniden gelişme" denilen yöntem, başvurucuların varolan binalarının yıkılması ve yerlerine yenilerinin yapılması suretiyle, taşınmazlarının tamamen yenilenmesini varsaymaktadır. Bu, davadaki olaylarla desteklenmeyen aşırı ve harici bir hipotezdir. Mahkeme tam tersine, daha 18 Nisan 1974�te başvurucuların taşınmazları üzerine yıkım yasaklarının konulduğunu ve başvurucuların da bu tedbirler aleyhine Strasbourg organları önünde şikayette bulunmadıklarını kaydeder. O halde bu yöntem, bu davada makul bir şekilde kullanılamaz.
30. Hükümet tarafından önerilen ve "gerçek kullanma" denilen ikinci yöntemin kendisi de, hesaplama için kabulü mümkün bir temel sağlamaktadır. Bu yöntemin, taşınmazların kamulaştırma izinleri nedeniyle azalmayan doğrudan getirisini (bk. yukarıda parag. 23) ölçmek için kullanılabileceği doğrudur; fakat bu yöntem sadece kısmen piyasa değeri için uygulanabilir. Bu davada uygulandığı şekliyle bu yöntem katı ve eksiktir. Bu yöntem ilk olarak, taşınmazların söz konusu izinlerden önceki değeri ile izinlerin kaldırılmasından sonraki değerini karşılaştırılması ve ikinci olarak da, taşınmazların değerindeki değişiklik ile enflasyon oranındaki değişikliğin karşılaştırılmasıyla yetinmektedir. Bu yöntem, her iki olay arasındaki dönemi dikkate almamaktadır. O halde bu yöntem, mal sahiplerinin özellikle taşınmazlarının değerindeki düşme nedeniyle karşılaştıkları güçlükleri ve söz konusu tedbirler bulunmasaydı taşınmazlarını iyileştirme ihtimallerini göz önünde tutmamaktadır. Bu noktada başvurucular tarafından geliştirilen hipotez, Mahkeme�yi ikna edecek nitelikte değilse bile, her halükarda akılda tutulması gereken bir faktör oluşturmaktadır.
31. Mahkeme önerilen bu yöntemleri yetersiz görmüş, ancak kendisi başka bir yöntem oluşturmayı da düşünmemiştir. Çünkü olayın şartları Mahkeme�yi, konuyla ilgili gördüğü zarar süresi ve zararın kurucu unsurları gibi faktörlerle (bk. yukarıda parag. 22 ve 25) yetinmeye ve bunları bir bütün olarak değerlendirmeye götürmüştür.
32. Sonuç olarak, Birinci Protokolün 1. maddesinin ve Sözleşme�nin 6(1). fıkrasının ihlal edilmeleri, başvurucuların zarar görmelerine neden olmuştur. Görülen zarar, birbirinden ayrılamayan ve hiç biri kesin bir hesaplamaya imkan vermeyen unsurlardan oluşmuştur. Mahkeme bu unsurları Sözleşme�nin 50. maddesinin gerektirdiği gibi, hakkaniyet temeline dayanarak birlikte ele almıştır. Mahkeme bu amaçla, ilk olarak Riddaren No. 8 taşınmazı ile Barnhuset No. 6 taşınmazı arasındaki değer farklılıklarını ve ikinci olarak da, iki zarar dönemi arasındaki farklılığı dikkate almıştır.
Mahkeme böylece, Sporrong Miras Şirketi için 800,000 İsveç Kronu ile bayan Lönnroth için 200,000 İsveç Kronu takdir edilmesi gerektiği sonucuna varmıştır.
II. Giderler ve Masraflar

Başvurucular, Sözleşme organları önündeki gider ve masraflarının, Avrupa Konseyi tarafından bayan Lönnroth�e verilen adli yardım düşülerek geri ödenmesini talep etmişlerdir. Hükümet, talep edilen miktarın bir kısmına karşı çıkmıştır. Mahkeme�nin önündeki belgeler, başvurucuların Komisyon ve Mahkeme önündeki avukatlarının ücretlerinin ve masraflarının (469,217 Kron), uzmanlardan aldıkları raporlar için ödedikleri miktarın (toplam 371,392 Kron), çeviri ücretleri (50,581 Kron), Komisyon ve Mahkeme önündeki duruşmalar için yol parası ve harçlık için ödedikleri miktarın (46,984 Kron), faturası henüz alınmamış giderlerin (25,000 Kron) kendilerine geri ödenmesini talep ettikleri göstermektedir. Başvurucular, alınan adli yardım düşüldükten sonra 963,175 Kron talep etmiş olmaktadırlar.[33-38]
39. Mahkeme, konuyla ilgili içtihatlarından çıkan kriterleri (bk. diğerleri arasında, 13.07.1983 tarihli Zimmermann ve Steiner kararı, parag. 36) uygulayacaktır. Başvurucuların bu masrafları gerçekten yapmış olduklarından Mahkeme�nin kuşkulanması için bir sebep yoktur, çünkü masraflara karşılık gelen faturaları sunmuşlardır. Bu masrafların gerekli olarak yapılıp yapılmadığı ve miktar bakımından makul olup olmadıkları konusunda ise Mahkeme, bu masrafları ve ücretleri yüksek bulmaktadır. Ancak Mahkeme, bu durumun iki faktöre bağlı olarak açıklanabileceğini not etmektedir. İlk olarak, Komisyon�a başvuruların yapılmasından bu yana, yaklaşık on yıllık bir yargılama süresi geçmiştir. İkinci olarak, olay karmaşıktır (bk. yukarıda parag. 27); adil karşılık taleplerini sunabilmek için uzmanların hizmetine başvurmak makuldür; Hükümet temsilcisi de gayrimenkul konularında uzmanlara başvurmuştur.
Ne var ki Mahkeme, gerekli olarak yapıldığına ikna olmadığı şu masrafları kabul edemez: Mahkeme�nin dikkate almadığı belgelerin hazırlanması için bay Tullberg ile bay Ahrenby�e ücret olarak ödenen 50,000 Kron; hukukçulara danışma ve hukuki açıklamaları için ödenen 149,512 Kron; çeviri hizmetlerinde ve araştırmalardaki vergiler için ödenen 14,797 Kron; faturaları henüz alınmayan giderler için ödenen 25,000 Kron.
Bu koşullarda başvurucular, giderler ve masraflar için toplam 723,865 Krondan bayan Lönnroth�a adli yardım olarak ödenen 24,103 Fransız Frangı düşülerek ödenmesini hak etmişlerdir.
BU GEREKÇELERLE MAHKEME,
1. Beşe karşı on iki oyla, İsveç Krallığının zararlar için Sporrong Miras Şirketine 800,000 Kron, bayan Lönnroth�a 200,000 Kron ödenmesine;
2. Dörde karşı on üç oyla, İsveç Krallığının giderler ve masraflar için toplam 723,865 Krondan adli yardım olarak alınan 24,103 Fransız Frangı düşülerek Sporrong Miras Şirketi ve bayan Lönnroth�a birlikte ödemesine
KARAR VERMİŞTİR.
Yargıçlar Thor Vilhjalmsson, Lagergren, Walsh, Sir Vincent Evans ve Gersing zararlar konusunda birleşik karşı oy görüşleri;
Yargıçlar Thor Vilhjalmsson, Lagergren, Sir Vincent Evans ve Gersing 50. maddeyle ilgili yargılama giderler konusunda birleşik karşı oy görüşleri karara eklenmiştir.
SONKARARIN YERİNE GETİRİLMESİ

BAKANLAR KOMİTESİ: DH (85) 17; 25.10.1985
Hükümetin verdiği bilgiye göre: Bu dava 1956 ve 1971 tarihlerinde 1917 tarihli Kamulaştırma yasasına dayanılarak yapılan işlemlere dayanmakta idi. 1972 tarihli yeni Kamulaştırma yasası 1917 tarihli yasanın yerine geçmiştir. 1972 tarihli yasa kamulaştırma izni konusunda bir süre tayin etmektedir. Bunun sonucu olarak artık bu davaya konu olan olaylar meydana gelmeyecektir. İnşaat izni konusunda ise Hükümet yakın tarihte Parlamentoya bir yasa tasarısı sunmuştur. Bu tasarıya göre Sporrong ve Lönnroth davasına konu olan inşaat yasakları türünden konulmuş yasaklar kalkacak ve bu tür yasaklar artık konulamayacaktır. Hükümet bu değişikliklerle Mahkeme kararının gereklerini yerine getirdiğini düşünmektedir.
Hükümet ayrıca Mahkeme kararında ödenmesi öngörülen miktarı yüzde 10 faiziyle birlikte ödemiştir.