Mesajı Okuyun
Old 10-10-2011, 22:53   #43
Av.Ömer Güntay

 
Varsayılan Somutlamak için...

Alıntı:
Yazan magistra175
Bu ayrımın daha iyi anlaşılması bakımından suçun unsurlarından birini teşkil eden manevi unsur kavramını daha geniş bir şekilde ele almak yerinde olacaktır. Manevi unsur kavramı kast, taksir ve bunların türlerinden teşekkül eder. Failin kastı doğrudan kast olabilceği gibi olası(dolaylı) kastta olabilir. En basit haliyle doğrudan kast bilme ve isteme unsurların bir araya gelmesiyle söz konusu olur. Olası kast halinde ise, doğrudan kasttın unsurlarından biri olan istemenin yerini gerçekleşmesi muhtemel neticeyi istememe ancak kabullenme söz konusudur. Ancak dikkat etmek gerekir ki olağan hayat şartlarında icra edilen fiil sonucu meydana gelen netice muhakkak addedilebiliyorsa, her ne kadar fail neticeyi istemesede meydana gelen muhakkak neticeden doğrudan kastıyla sorumlu tutulur. Bu nokta da doğrudan kast ve dolaylı kast arsından ki kritik ayrımın neticenin meydana gelmesinde ki muhtemellik veya muhakkaklık olduğu söylenebilir.
Taksire gelince; taksir kavramı bilindiği gibi basit ve bilinçli taksir olmak üzere ayrıma tabi tululmaktadır. Basit taksir kastın aksine öngörülebilir bir neticenin öngörülmemesi ve bu doğrultuda bilmeyerek ve istemeyerek hareket edilmesini ifade eder. Olağan hayat şartlarında öngörülmesinin makul bir kimseden beklenemeyen hallerde taksirden daha bahsedilemez. Bilinçli taksir halinde ise öngörülebilir bir sonucun öngörülmesi ancak öngörülen bu sonucun gerçekleşmeyeceğini dair bi güven duyularak fiilin icra edilmesi aranır.
Tüm bu açıklamalardan sonra asıl meselenin çözümüne gelince; yukarıda belirtildiği üzere olası kasttan bahsedebilmek için, neticenin öngörülmesi hatta gerçekleşme ihtimalininde muhtemel kabul edilebilcek nispette oduğunun anlaşılmasına rağmen, gerçekleşmesi muhtelemel bu netice faili icra etmek istediği fiilden vazgeçirmemektedir. Diğer bir deyişle fail meydana gelen netice pahasına fiilini icra etmekte kararlıdır. Ancak meydana gelen netice bakımından doğrudan bir isteme iradesine sahip değildir. Bilinçli taksir halinde ise fail öngördüğü neticenin gerçekleşmeyeceğine güven duyarark hareket etmektedir. Eğer fail bu güvene sahip olmasaydı fiilini gerçekleşmekten imtina edecektir. Diğer deyişle fail, icra etmek istediği fiil pahasına öngördüğü neticenin gerçekleşme ihtimalini göze alamamaktadır.
Bu bağlamda şunu belirtmek gerekir ki manevi unsur kavramı failin iç dünyasını ifade eder. Failin, iç dünyasında ne düşünerek hareket ettiğini anlamak çoğu zaman güçtür. Bundan dolayıdır ki, failin gerçek amcanın ne olduğunu anlamak ancak failin dışa yansıyan davranışlarıyla mümkün olabilmektedir. Olaya bakan hakimler de, failin dışa yansıyan davranışlarını değerlendirerek manevi unsur bakımından kanunun aradığı şartlara uyan bir manevi unsur ayrımın uygulayacaktır.

Muhtemel kasta bir örnek:

Sürüş yeteneğine güvenerek, peşine düştüğü kişilerin ardından kalabalık bir pazar yerine aracıyla süratle dalan kişinin durumunu olası kasta örnek verebiliriz.

Burada kişi, hareketi bilmekte ve istemekte ve fakat neticenin gerçekleşmesini doğrudan kast derecesinde istememektedir. Ancak, bu kadar kalabalık bir pazar yerine süratle girmekle ölüm ve yaralanmalara yol açabileceğini de kabul etmiş olmaktadır.

Saygılarımla.