Mesajı Okuyun
Old 10-12-2011, 08:27   #6
Av.Cengiz Aladağ

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan GÜLSÜM ÖNAL
Vekalet ücreti için Bono alınamaz şeklinde bir genel kabul var. Bu konuda yeterince açıklayıcı ve ikna edici gerekçeler bulamadım. Sadece Avukatlık Mesleği ile bağdaşmayacağı nedenine dayalı Baro tarafından ceza verilebileceğine dair beyanlar mevcut. Ancak vekalet ücretini garantiye alabilmenin en geçerli yoluda Bono almak. Bono alınmış ise sadece bu gerekçe ile iptali sağlanabilir mi? Cevaplarınız için şimdiden teşekkür ederim.Saygılar...

Sayın meslektaşım,
"Vekalet ücretini garantiye alabilmenin en geçerli yolunun müvekkilden bono almak olduğu" kanısına nereden varıyorsunuz?
Bence avukat, müvekkilinden vekalet ücreti alacağı için kıymetli evrak almamalı, avukatlık ücret sözleşmesi yapıp bir suretini de müvekkiline vermelidir.
Avukatlık ücreti için müvekkilden kıymetli evrak alınmasının, Avukatlık Meslek Kuralları'nın 4. maddesine aykırı olduğu kanısındayım. Zira kıymetli evrak sebepten mücerrettir ve tedavül edebilir, müvekkil açısından "avukatın ayrıca vekalet ücreti alacağını talep etme" riskini doğurur. Bu nedenle mesleğin saygınlığını zedeler.
Yasamız avukatlık ücreti konusunda avukatı yeterince güvenceye almıştır. Bu nedenle avukatlık ücreti için kıymetli evrak alınmasına gerek de yoktur. Doğru ve meslek kurallarına uygun olan, avukatlık ücret sözleşmesi yapmaktır.

Alıntı:
Yazan İlhan_ERDEN
TBB DİSİPLİN KURULU KARARI

Tarih - Esas No - Karar No Konu T. 19.12.2008
E. 2008/365
K. 2008/497
* Sulh veya her ne suretle olursa olsun taraflar arasına anlaşmayla sonuçlanan ve takipsiz bırakılan işlerde avukatlık ücretinin ödenmesi hususunda her iki tarafın müteselsil borçlu sayılması
(1136 sayılı Av. K. m. 165, 174/2)



Şikayetli avukatın, alacaklı M.B. vekili olarak . İcra Müdürlüğünün 2006/ sayılı dosyası ile şikayetçi aleyhine takip yaptığı, şikayetçinin alacaklı ile anlaşarak 14 bin TL ödeme yaptığı ve 05.10.2006 tarihli feragatnamenin düzenlendiği, şikayetli avukatın aynı tarihli azilname ile azledildiği halde daha sonra şikayetçinin evine hacze gittiği, kendisine feragatname ve azilnamenin borçlu/şikayetçi tarafından gösterilmesine rağmen haciz yapılmak istediği, bu zorunluluk altında şikayetli avukat lehine düzenlenmiş 1.950,00 TLlik senet verildiği, bu senedin yakınlarına ciro edilerek icra takibi yapıldığı iddiaları ile başlatılan disiplin kovuşturması sonucunda Baro Disiplin Kurulunca eylem sabit görülerek disiplin cezası tayin edilmiştir.

Dosyada içindeki . İcra Müdürlüğünün 2006/ sayılı icra dosyasının incelenmesinde, şikayetli avukatın 02.02.2006 tarihinde işlemiş faiz ve masraf dahil toplam 11.144,12 TL alacak için takip başlattığı, takibin kesinleştiği, borçlu/şikayetçinin evinde menkul haczi yapıldığı, Emekli Sandığına yazı yazıldığı ve işlemlerin sürdüğü, 19.10.2006 tarihinde menkul haczi için borçlunun evine gidildiğinde borç tutarının 14.501,00 TLnı bulmuş olduğu, şikayetlinin haciz talebi üzerine borçlu/şikayetçinin . Noterliğinin 05.10.2006 tarihli azilnamesini ibraz ettiği, şikayetlinin azilden yeni haberi olduğunu bildirdiği, vekalet ücreti ve masraflar karşılığı olarak şikayetçi/borçludan 1.950,00 TL tutarlı senet alarak başka işlem yapılmamasını talep ettiği, takibin bu aşamada kaldığı görülmektedir.

Şikayet dilekçesine ekli olan ve . İcra Müdürlüğüne hitaben yazılmış, borçlunun 14 bin TL ödediği ve takipten feragat edildiğine dair alacaklı M.B. imzalı dilekçe ise, icra dosyasında bulunmamaktadır.

Azilnamenin, dosyadaki tebliğ evrakına göre şikâyetli avukata 21.10.2006 tarihinde tebliğ edildiği görülmektedir.

Bu durumda, şikayetli avukatın, azilnameden sonra ve azil edildiğini bilerek yetkisiz işlem yaptığından söz edilemez ve zaten disiplin kovuşturması bu nedene dayalı olarak açılmamıştır.

İcra tutanağında, şikayetli avukatın, borçludan avukatlık ücreti ve masraflara karşılık 1.950,00 TL tutarlı senet aldığını beyan ettiği görülmektedir. Haciz tutanağında alacaklı vekili ile borçlu, iki polis memuru ve taksi şoförünün imzaları da bulunmaktadır. Bu heyet huzurunda şikayetli avukatın zor altında bırakarak borçludan senet aldığının kabulü mümkün değildir.

Avukatlık Yasasının 174/2 maddesi, haksız azil halinde avukat ücretinin ödenmesini düzenlemektedir. Ancak, kovuşturma konusu olayda sadece azil değil, borçlu ile alacaklının avukatın bilgisi dışında anlaşarak sulhen alacağı tahsil etmeleri ve feragatname düzenlenmesi de söz konusudur. Şikayetli avukat azledilmemiş olsa dahi, alacaklının haricen takip konusu alacağı tahsil etmesi ile icra işlemleri konusuz kalmakta ve takibe devam imkanı bulunmamaktadır.

Avukatlık Yasasının 165. maddesine göre Sulh veya her ne suretle olursa olsun taraflar arasına anlaşmayla sonuçlanan ve takipsiz bırakılan işlerde her iki taraf avukatlık ücretinin ödenmesi hususunda müteselsil borçlu sayılırlar. Bu hüküm tarafların anlaşmaları suretiyle ihtilafın ortadan kaldırılması halinde avukatlık ücretinin güvencesini oluşturan bir düzenlemedir. Bu hüküm karşısında, avukatlık ücretinde zaten borçlu da alacaklı ile birlikte avukata karşı müteselsil sorumlu bulunduğuna göre, borçludan ve görevli memurların huzurunda ve rızası ile alındığı anlaşılan avukatlık ücretine ilişkin senedin alınmasında, Avukatlık Yasası ve Türkiye Barolar Birliği Meslek Kurallarına aykırı bir yön bulunmamaktadır.

Bu nedenle, Baro Disiplin Kurulunun uyarma cezası verilmesine ilişkin kararında hukuki isabet görülmemiş ve kararın kaldırılarak, şikâyetli hakkında disiplin cezası verilmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiştir.

Sonuç olarak, şikayetli avukatın itirazının kabulü ile K. Barosu Disiplin Kurulunun uyarma cezası verilmesine ilişkin kararının kaldırılmasına, yeniden incelemeyi gerektirir bir husus bulunmadığından şikayetli avukat M.E.A hakkında disiplin cezası verilmesine yer olmadığına oybirliği ile karar verildi.

Sayın Erden,
Bu TBB Disiplin Kurulu kararının sorulan soru ile ilgisi bulunmamaktadır. Soruda avukatın kendi müvekkilinden bono alınması sözkonusu iken, bu karara konu olayda avukat, Avukatlık Kanunu'nun 165. maddesi uyarınca vekalet ücretinin ödenmesi konusunda müteselsil borçlu sayılan karşı taraftan (borçludan) bono almıştır. Bu nedenle kararda salt altını çizdiğiniz bölümün dikkate alınması yanıltıcıdır.