Mesajı Okuyun
Old 17-03-2016, 13:45   #10
Av. Engin EKİCİ

 
Varsayılan

Alıntı:
Bankaya gidiyor, numaratörden numarayı alıyorsunuz.
Numaranızın bankoda yanmasını bekliyorsunuz. Bazen 5 dk. bazen saatler... Saat 12:30 öğlen arası oldu, herkes bankayı terk ediyor, kimse benim öğleden sonra işim var, şu kadar zamandır bekliyorum, nereye gidiyorsun demiyor, diyemiyor. İcra Dairesine geliyorsunuz, öğlen arası oluyor müdür yemeğe çıkacak... ne mümkün o kader beklemişsiniz sizin işinizi yapmadan gidemez değilmi. Kaldı ki bankadaki memurun tüm mesaisi orada geçiyor, o işe bakıyor. İcra Müdürü öyle mi? haciz, satış, kıymet takdiri vs. daire dışındaki işlemleri de yürütmek zorunda değil mi? Samimi olalım bir icra dairesine gidildiğinde 30 dk.bekleyen hangi avukat tepki göstermiyor. İcra Müdürünün yürüttüğü işin daha kapsamlı ve zaman alıcı olduğu, para ödemek için dahi dosyayı inceleyerek şartlarının oluşup oluşmadığını incelemesi gerektiği doğru değilmi.
Sözün özüne dönecek olursak; Herhangi bir banka, özel şirket ve kamu kurumunda olduğu kadar icra dairelerinde beklemeye tahammül var mı?
Ama söz konusu icra dairesi ve çalışanları olunca şikayet etmek ne kadar da kolay değilmi. 2012 yılında Türkiye Barolar Birliği Başkanının İcra Dairelerinin etkinliğinin artırılmasına ilişkin çalıştayda yaptığı konuşma metnini okumanızı tavsiye ederim. Orada Sayın Başkan, hiçbir meslek grubunun icra çalışanları kadar şikayet edilerek ifade vermek zorunda kalmadığını, mesailerini ifade vermekle geçirdiklerine ilişkin açıklamalarını göreceksiniz. TBB Başkanı bunu söylerken, sizin düşünceniz tezat teşkil etmiyor mu? Sizce bu kadar şikayet edilmeleri çalışanların yetersizliği ve hatasından mı yoksa soruşturma izninine ihtiyaç duyulmaması mı?
Ama evet icra müdürlerini şımartmamak lazım. Avukat gelmiş talepte bulunuyor iki eli kanda olsa hemen anında gereğini yerine getirmeli, şımartılırsa 10 dk.sonra yaparlar.
Sayın SEDAT BAYSAL;

Üzerinden yıllar da geçmiş olsa konu genel olarak tazeliğini koruyor.

Sorunların değerlendirilmesi noktasında birçok avukat size kolaylıkla katılabilir ancak burada değerlendirilen şey; bir kamu kurumundaki yetkili kamu görevlisinin iletişimde rahatlıkla "sorunlu/önerilmeyen" olarak görülebilecek bir davranış içine girmiş olmasıdır.

Yoksa, gerek memurların gerekse avukatların yaşadığı/karşılaştığı sorunların masaya yatırılmasıyla birçok noktada karşılıklı olarak birbirimize hak vereceğimize eminim. Yeter ki gerek avukatlar, gerekse memurlar kendilerine yaraşır üslupla muhatabiyet içine girsinler..

Bu satırları, kendisi de memuriyet geçmişi olan biri yazıyor. Sorunlara tek bir perspektiften bakmanın hatalı olduğunun farkındayım ve somut olaydaki görüşünüzü merak ettim: Müdürün, (yorgun, gergin vs. olabilir ya da olmayabilir) saat 11:00'de "görmüyor musun çıkıyorum!" ve "öğleden sonra gel" demesi sizce iletişim tekniği ve üslup açısından isabetli midir?

Saygılarımla..