Mesajı Okuyun
Old 29-12-2004, 00:10   #1
VARTO'LU

 
Varsayılan Kanuni Faiz Oranları Üzerine

[k] Türkiye’de iki yıla yaklaşan bir süredir, icra takiplerine konu alacakların “kanuni faizleri”, 2003 yılı Mali Bütçesi Kanunu’nun 50/t ve 2004 yılı Mali Bütçesi Kanunu’nun 49/o maddeleri hükümlerine göre 01/04/2003 -01/01/2004 tarihleri arasında yıllık % 30 ve bu tarihten sonra ise yıllık % 15 olarak hesaplayıp talep edilerek takipleri de buna göre yürütülüp sonuçlandırılmakta.
Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin, Hukuk Genel Kurulunca da benimsendiğini öğrendiğim 05/07/2004 gün 2004/13778 Esas 2003/1777 Karar sayılı kararında;
“4833 sayılı 2003 Malî Yılı Bütçe Kanunu’nun 50/t maddesi ile 2004 Malî Yılı Bütçe Kanunu’nun 49/0 maddesindeki faiz oranları, genel bütçeye dahil dairelerle katma bütçeli idarelerin ilama bağlı ilama bağlı borçları için uygulanabileceğinden, …. Sözü edilen kanunlarda öngörülen faiz oranlarının olayda uygulama yeri bulunmamaktadır. Bu nedenle mahkemece kıdem tazminatı dışındaki alacaklar için 31/12/2003 – 24/03/2004 (….) dönemlerinde faiz oranının 3095 sayılı Yasa hükümlerine göre belirlenip uygulanması” gerektiği içtihat edilmekte.
(Kararın tam metni için aşağıdaki linki izleyiniz)
http://www.turabitural.av.tr/html/ka...224-13778.html
2003 ve 2004 yılları için 3095 Sayılı Kanunu’nun 1. maddesi’ndeki “Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankasının önceki yılın 31 Aralık günü kısa vadeli kredi işlemlerinde uyguladığı reeskont oranı üzerinden yapılır. Söz konusu reeskont oranı, 30 Haziran günü önceki yılın 31 Aralık günü uygulanan reeskont oranından beş puan veya daha çok farklı ise, yılın ikinci yarısında bu oran geçerli olur.” Düzenlemeye göre ile 01/07/2002 tarihinde % 55 olan adi kanuni faiz oranı 01/07/2003 tarihinde %50, 01/01/2004 tarihinde %43 ve 01/07/2004 tarihinde %38 olmaktadır..
Yine Yargıtay 12. Hukuk Dairesi’nin 25/11/2002 gün ve 2002/22990 E. Sayılı kararında “İlama aykırı olarak takip yapıldığı yada memurlukça bu şekilde davranıldığı yönündeki şikayetler İİK.nun 16/2. maddesi gereğince süreye tabi değildir.” Gerçekten de asıl olan ilamın mahkeme kararı gibi yerine getirilmesidir. “Mercice gerektiğinde bilirkişi incelemesi yapılarak icra emrinde yazılı alacak kalemlerinin ve toplamının ilama uygun olup olmadığı denetlenmeli ve sonucuna göre şikayet nedenleri hakkında bir karar verilmelidir” içtihadında bulunmaktadır.
(Kararın tam metni için aşağıdaki linki izleyiniz)
http://www.turabitural.av.tr/html/ka...222-22990.html
Asıl olanın ilamın mahkeme kararındaki gibi yerine getirilmesi ilkesi olduğu gözetilerek gerçekleşen takiplerindeki alacakların “adi kanuni faizlerinin” yukarıdaki açıklama ve Yargıtay Kararlarındaki ilkeler gibi hesaplanarak, takip talebinde daha az oranda faiz istenmiş ise fazla orandaki faiz için ek takip başlatılmak eksik alınan faizlerin tahsiline olanak sağlanabilir.
Ancak işlemde BK. 113 maddesinde düzenlenen faiz borcunu sona erdiren (ibra,takipten vazgeçme, faiz isteme hakkı saklı tutulmadan ana parayı tahsil gibi) hallerin varlığına dikkat edilmeli.
Dahası da 1982 Anayasası’nın 153. maddesinde "iptal kararlarının geriye yürümezliği" ilkesi.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nda da Anayasanın bu hükmü değerlendirilmiş ve bu anayasa kuralının sözsel yorumunun,zaman zaman hakkaniyet, nesafet, eşitlik ve adalet ilkelerine aykırı sonuçlar yaratabilir olması dikkate alınarak Anayasa Mahkemesi kararlarının hukuksal ve maddi etkisi göstermiş ve hukuk kaideleri uyarınca tamamlanmamış ve sonuçlarını doğurmamış haklar yönünden geriye yürüyeceği (mefhumu muhalifinden) sonucuna varılmıştır. ( 1 )
(Kararın tam metni için)
http://www.turabitural.av.tr/html/ka...HGK4-1808.html
Anayasa mahkemesi de kendi kararlarının bağlayıcılığı, tüm devlet organlarının onlara uyma zorunluluğu ile Anayasaya aykırı bir kuralın, aykırılığın saptanmasından sonra uygulanma alanı bulmasının olanaksız olduğunu vurgulamaktadır.
“Anayasa Mahkemesi’nin kararıyla Anayasa’ya aykırılığı saptanan bir yasaya dayanılarak ileriye yönelik hak kazanılması ve kazanılmış bir haktan söz edilmesi olanaksızdır. (…)
Anayasa’ya göre Anayasa Mahkemesi kararları yasama organım da bağladığından, Yasa koyucunun Anayasa Mahkemesi kararları doğrultusunda işlem yapması ve Anayasa’ya aykırı biçimde oluşmuş bir sistemin geçerliliğine son verecek yasal düzenlemede bulunması gerekir.
Anayasa’ya aykırılığı saptanan yasa hükümlerine göre elde edilen haklar, ilerisi için kazanılmış hak oluşturmaz ve uygulanma niteliğini yitirir.” ( 2 )
(Kararın Tam metni için)
http://www.anayasa.gov.tr/KARARLAR/I...9/K1989-48.htm

Öyle ise;
a) Sonuçlanmamış takipler için Anayasa Mahkemesi Kararındaki anlatım ile
“Anayasa’ya aykırılığı saptanan yasa hükümlerine göre elde edilen haklar, ilerisi için kazanılmış hak oluşturmayacağı” için, sone ermemiş takipler yönünden eksik alınan faizlerin kanuni faiz ölçeğine getirilmesinde sorun olmamalı.
b) Fazlaya ilişkin hakların saklı tutulduğu takipler yönünden, saklı tutulan fazla hakkın yeni dava yada takip konusu edilerek HGK. Kararındaki anlatım ile “hukuksal ve maddi etkisi göstermiş ve hukuk kaideleri uyarınca tamamlanmamış ve sonuçlarını doğurmamış haklar yönünden geriye yürüyeceği” ilkesi gözetilerek bunların olası olduğu düşünülmeli.
Bunlar benim kısa süredeki incelemelerimin sonuçları. Meslektaşlarımın inceleme ve değerlendirmeleri ile sorun daha kolay aşılabilir düzeye gelecektir.
Avukat Turabi Tural