Mesajı Okuyun
Old 24-02-2009, 21:57   #8
Av.Dr.Yahya DERYAL

 
Varsayılan

Senet üzerinde bir “teminat kaydı” yok, haricen yapılmış bir teminat anlaşması vardır.

Taraflar arasında yapılmış fakat senet üzerine yazılmamış böyle bir teminat anlaşması, ancak tarafları arasında ileri sürülebilen bir şahsi defi işlevi görecektir (11. HD., 09.05.1983, 2348/2435 ; 11. HD., 23.06.1983, 3070/3272 ; 11. HD., 26.09.1985, 5156/4856; 11. HD., 18.10.1985, 5338/5405 ; 11. HD., 10.11.1987, 5596/6095 ; 11. HD., 23.12.1987, 5052/7534 ; 11. HD., 13.03.1989, 4591/1661 ; 19. HD., 28.09.1993, 6437/5952).

Bu durumda teminat, iddiasında bulunan borçlunun kambiyo ilişkisi dışında kalan bu iddiayı (teminat anlaşmasını) ispat yükümlüğü vardır. Nitekim bir Yargıtay kararında (12. HD., 29.03.1995, 4575/4595), "senet üzerinde teminat olarak verildiğine ilişkin bir bilgi bulunmadığına göre, borçlunun itirazının reddinin gerektiğine" hükmedilmiştir.

TK.m.737 uyarınca "ancak senedi iktisap ederken hamilin bilerek borçlunun zararına hareket etmiş olması halinde" teminat iddiasının da (ispat etmek şartıyla) ona karşı ileri sürülebilmesi mümkün olabilir. Bu durumda, hamilin senedin teminat amacıyla verilmiş olduğunu bilerek devralmasının yeterli görülmeyip, ayrıca "borçlunun zararına hareket etmek kastı" aranacağı kabul edilebilir. (Yargıtay, İİD., 05.11.1971, 11414/11146 ; 11. HD., 12.10.1978, 3761/4325 ; 11. HD., 11.03.1982, 673/1017).

Hayatın normal akışı gereği üçüncü kişi hamilin, taraflar arasındaki şahsi defiyi bilmesi gerektiği kabul edilebilecek durumlarda, borçlunun ayrıca zarar verme kastını da ispatla yükümlü tutulması, adalet ve hakkaniyete uygun değildir. (Yargıtay, 12. HD., 24.05.1995, 7328/7497 ; 11. HD., 21.02.1989, 3924/1032 ; 12. HD., 22.06.1995, 9454/9700 ; 12. HD., 04.05.1992, 1991/13146, 5986.