Mesajı Okuyun
Old 09-01-2010, 19:51   #2
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Ali GÖKBAYRAK
Değerli arkadaşlar;
Müvekkilimin bir kollektif şirkette işçi olarak çalışırken, hizmet akdi 23.11.2004 tarihinde feshedilmiş olup, kıdem tazminatı alacağı için açtığımız dava lehimize sonuçlandı. Kollektif şirket aleyhine yaptığımız ilamlı takip semeresiz kaldığından, şirket ortaklarının şahsi mallarına müracaat edebilmek için, şirket ortaklarına icra emri tebliğ ettik. Ortaklardan birisi (tabiki malvarlığı iyi olanı) şirketteki hissesinin tamamını 31.12.2006 tarihinde diğer ortaklardan birisine devretmiş ve devri tescil ettirip ilan ettirdiği gerekçesi ile hakkındaki icra takibinin iptali yönünde İcra Hukuk Mahkemesi'ne dava açtı. Benim sorularım:
1-) Hizmet akdinin feshedildiği 23.11.2004 tarihinde kıdem tazminatı borcunun doğduğu gerekçesi ile bu tarihten 2 yıl kadar sonra 31.12.2006'da hissesini devreden ortağın bu borçtan sorumlu olduğu kabul edilebilir mi? Yoksa bu borçtan sorumluluk için, dava tarihi, karar tarihi veya icra takip tarihi ya da icra emrinin tebliğ edildiği tarih mi esas alınır?
2-) Kollektif şirket ortağının, şirketteki hissesini diğer ortaklardan birisine (yakın akrabasına) devretmesine ilişkin yapılan tasarrufun iptali davası açarak sonuç almam mümkün mü?
Bu konulardaki fikirleriniz bildirmeniz ve konuya ışık tutacak elinde yargıtay kararı olan varsa paylaşmanız dileğiyle iyi çalışmalar...
"Paylaşmanın asaletini, bencilliğin çirkinliğine değişmem"

Bu maddeyi kullanabileceğinizi düşünüyorum.

ZARAR VERME KASTINDAN DOLAYI İPTAL:
MADDE 280. (Değişik madde: 18/02/1965 - 538/115 md.)

(Değişik fıkra: 17/07/2003 - 4949 S.K./66. md.) Malvarlığı borçlarına yetmeyen bir borçlunun, alacaklılarına zarar verme kastıyla yaptığı tüm işlemler, borçlunun içinde bulunduğu mali durumun ve zarar verme kastının, işlemin diğer tarafınca bilindiği veya bilinmesini gerektiren açık emarelerin bulunduğu hallerde iptal edilebilir. Şu kadar ki, işlemin gerçekleştiği tarihten itibaren beş yıl içinde borçlu aleyhine haciz veya iflas yoluyla takipte bulunulmuş olmalıdır.

(Mülga fıkra: 17/07/2003 - 4949 S.K./103. md.)

(Değişik fıkra: 09/11/1988 - 3494/55 md.) Üçüncü şahıs, borçlunun karı veya kocası, usul veya füruu ile üçüncü dereceye kadar (bu derece dahil) kan ve sıhri hısımları, evlat edineni veya evlatlığı ise borçlunun birinci fıkrada beyan olunan durumunu bildiği farz olunur. Bunun hilafını üçüncü şahıs, ancak 279 uncu maddenin son fıkrasına göre isbat edebilir.

Ticari işletmenin veya işyerindeki mevcut ticari emtianın tamamını veya mühim bir kısmını devir veya satın alan yahut bir kısmını iktisapla beraber işyerini sonradan işgal eden şahsın, borçlunun alacaklılarını ızrar kasdını bildiği ve borçlunun da bu hallerde ızrar kasdiyle hareket ettiği kabul olunur. Bu karine, ancak iptal davasını açan alacaklıya devir, satış veya terk tarihinden en az üç ay evvel keyfiyetin yazılı olarak bildirildiğini veya ticari işletmenin bulunduğu yerde görülebilir levhaları asmakla beraber Ticaret Sicili Gazetesiyle; bu mümkün olmadığı takdirde bütün alacaklıların ıttılaını temin edecek şekilde münasip vasıtalarla ilan olunduğunu ispatla çürütülebilir.