Mesajı Okuyun
Old 20-09-2006, 09:25   #4
yelizdarende

 
Varsayılan

Anlaşmalı boşanma protokolünün, hakim huzurunda da aynen ketrar edilmesi gerekmektedir. Somut olayda kadın, hakim huzurunda nafaka talep etmeyeceğini beyan etmiş ve bunu imzasıyla doğrulamış ise, daha sonra nafaka isteminde bulunamaz. Aksi takdirde kesin hükümle karşılaşır.

YOKSULLUK NAFAKASI DAVASI - KESİNLEŞEN BOŞANMA KARARI - BOŞANMA DAVASINDA NAFAKA İSTENMEMESİ - KESİN HÜKÜM
Esas Yılı : 2005
Esas No : 9674
Karar Yılı : 2005
Karar No : 8731
Karar Tarihi : 19.09.2005
Daire No : 3
Daire : HD
ÖZET : Davacı kadın, davalı ile anlaşmalı boşandıklarını, boşanmadaki amacın davalının yurt dışına gidebilmesini temin olduğunu bu nedenle yoksulluk nafakası talep etmediğini,ancak daha sonra aldatıldığını ileri sürerek yoksulluk nafakası talebinde bulunmuştur. Davacının boşanma davası sırasındaki bu beyanı kendisini bağlar. Kesin hüküm nedeniyle davanın reddi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi isabetsizdir.
**************

(4721 S. K. m. 175) (1086 S. K. m. 237)

Dava: Taraflar arasında görülen nafaka davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra, dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

Karar: Davacı vekili dilekçesinde; müvekkili ile davalının anlaşmalı olarak boşandıklarını, boş anmadaki amacın davalının yurt dışına gidebilmesini temin olduğunu, oysa davalının bir süre sonra başka biriyle evlendiğini, müvekkilinin aldatıldığını ileri sürerek; müvekkili ( kadın ) için 200.000.000.- Lira yoksulluk nafakası takdir edilmesini, boşanma kararıyla çocuklara takdir edilen nafakanın da arttırılarak aylık 150'şer milyon Liraya yükseltilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı vekili cevap dilekçesinde; çocuklar için ayrı ayrı 100.000.000.- Lira nafaka ödemeyi kabul ettiklerini, yoksulluk nafakası talebinin ise reddine karar verilmesini istemiştir.

Mahkemece; "Her ne kadar anlaşmalı boşanma davası sırasında davacı eş nafaka talep etmemiş ise de, davalının Almanya'ya gidebilmesi için boşanma davasını kabul ettiği, aslında boşanma amacının olmadığı; ancak, davalının bu durumu fırsat bilerek boşandıktan sonra bir başka kadınla yaşamaya başladığı nedeni ile davalı yanıltılmış olup, bu durum MK'nun 2. maddesinde açıklanan iyi niyet kuralları gereğince korunamaz" gerekçesi ile, davacı için 100.000.000. Lira yoksulluk ve müşterek çocukların her biri için takdir edilen iştirak nafakasının da 100.000.000.- Liraya yükseltilmesine karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiştir.

Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, sair temyiz itirazları yerinde değildir.

Ancak, boşanma davasında davacı ( kadın ), nafaka istemediğini beyan etmiş ve bu beyanını imzası ile tevsik etmiştir. Davacının boşanma davasındaki beyanı kendisini bağlar. Boşanma kararı kesinleşmiş olmakla, kesin hüküm nedeniyle davacının yoksulluk nafakası talebinin reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde yoksulluk nafakası talebinin kısmen kabulü doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.

Sonuç? Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar göz önünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK'nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 19.09.2005 tarihinde oybirliğiyle karar verildi. (¤¤)