Mesajı Okuyun
Old 28-12-2006, 00:15   #7
Yücel Kocabaş

 
Varsayılan

Taraflar arasında " Ticari olmayan iş" tellallığı (adi tellallık)ilişkisi olduğu anlaşılmakta. Zamanaşımı süresi BK.nun 125 maddesine göre 10 yıldır. Eğer " Ticari iş " tellallığı ilişkisi bulunsaydı zamanaşımı süresi TTK 106/2 md. göre 1 yıl olacaktı.
Saygılarımla.

T.C.

YARGITAY

11. HUKUK DAİRESİ

E. 1995/2274

K. 1995/3725

T. 24.4.1995

• TİCARET İŞLERİ TELLALLIĞI ( Ticari Sözleşmeler Yapılmasına Aracılığı Meslek Edinmiş Olma Koşulu - Zamanaşımı Süresinin Tellallığın Cinsine Göre Uygulanacağı )

• TİCARİ SÖZLEŞMELER YAPILMASINA ARACILIĞI MESLEK EDİNMİŞ OLMA KOŞULU ( Ticari İşler Tellallığı İçin - Zamanaşımı Süresinin Tellallığın Adi veya Ticari Olmasına Göre Değişmesi )

• ZAMANAŞIMI ( Tellallığın Adi veya Ticari Olmasına Göre Değişeceği )

• TELLALLIK SÖZLEŞMESİNDEN KAYNAKLANAN KOMİSYON TALEBİ ( Tellallık Faaliyetinin Adi veya Ticari Olmasına Göre Zamanaşımı Süresinin Değişeceği )

• EKSİK İNCELEME ( Tellallığın Ticari mi Yoksa Adi mi Olduğu Konusunda )

6762/m.100

818/m.125,396,404,409

ÖZET : Dava tellallık sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili talebine ilişkindir. Davalı, zamanaşımı itirazında bulunmuştur. Bir kimse hakkında ticaret kanunu'nun ticaret işleri tellallığı ile ilgili hükümlerinin uygulanabilmesi için, bu kimsenin ticari işlere ilişkin sözleşmelerin akdi hususunda taraflar arasında aracılık yapmayı meslek edinip edinmediği araştırılmalıdır.
DAVA : Taraflar arasındaki davadan dolayı İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 24.3.1994 tarih ve 692-346 sayılı hükmün duruşmalı olarak temyizen tetkiki davalı vekili tarafından istenilmekle dosyanın incelenmesinde duruşma için gerekli tebligat giderinin yatırılmamış olması nedeniyle HUMK.nun 2494 sayılı kanunla değiştirilen 438/1. maddesine gereğince duruşma isteğinin reddiyle tetkikatın evrak üzerinden yapılmasına karar verildikten, temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan sonra, dosyadaki kağıtlar okunda gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Davacı vekili, taraflar arasında yapılan anlaşma uyarınca davalının ürettiği inşaat katkı malzemesinin dava dışı müteahhit firmaya satılmasında müvekkili şirketin üstlendiği tellallık hizmeti karşılığında, satılan malzemenin beher kilogramda ( 900 ) liranın üzerindeki fiyat farkı için komisyon ödenmesinin, fiyatlarının zamlanması halinde ise komisyonun % 25 oranında arttırılmasının kararlaştırıldığını, müvekkilinin bu hizmete karşılık üç ayrı tarihte toplam ( 11.649.000 ) lira tahsil ettiğini, ancak daha sonra davalının ödemede bulunmadığını ve önceden alıcı adına düzenlediği satış faturalarını artık kendi bayisine hitaben düzenlemeye başladığını, davalının bu şekilde 1990 Ocak ayından itibaren ( 198.130 ) kg malzeme sattığı halde komisyonunu ödemediğini, davalıya gönderilen ihtarnamenin de sonuçsuz kaldığını ileri sürerek, fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla şimdilik ( 60.000.000 ) liranın, ihtar tarihinden itibaren ticari faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davacının aracılığıyla satılan malzemelerden ötürü davacıya ödenen ( 11.649.000 ) lira dışında müvekkilinin borcu bulunmadığını, sonraki satımlarda davacının aracılık etmediğini ve davanın bir yıllık zamanaşımına uğradığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, mübrez belgeler ve bilirkişi raporuna dayanılarak, davacının tellallık sözleşmesine dayalı yoksun kalınan ifa menfaatinin tazmini istemesi nedeniyle BK.nun 96. maddesi yollamasıyla aynı Kanunun 125. maddesinde öngörülen ( 10 ) yıllık genel zamanaşımına tabi olan davada zamanaşımı def'inin geçerli olmadığı, taraflar arasında 18.11.1988 tarihinde kurulan tellalık sözleşmesinin 30.12.1989 tarihine kadar uygularak X firmasına satılan malzemeler için davacıya komisyon ödendiği, 1.1.1989 tarihinden itibaren dava dışı Y firmasına bayilik verilmesinin haklı bir nedene dayanmadığı, bu durumda BK.nun 404. maddesinin atıfta bulunduğu BK.nun 396. maddesi uyarınca davalı, davacı tellalı her zaman azledebilme hakkına sahip olmakla beraber uygunsuz zamandaki asilden ötürü tellalın uğradığı ücret kaybını tazmin etmesi gerektiği, sözleşmede ücretin miktarının kesin biçimde tayin edilmediği, davalının önceden sattığı ( 6 ) fatura içeriği malın bedelinden dolayı davacının % 25,46 oranında fatura ettiği komisyon ücretinin davalı tarafca itirazsız ödendiği, BK.nun 406. maddesinin akitle veya tarifeyle belirlenmeyen tellallık ücretinin esas almayacağı ve müteamil ücret sayılmak gereken ( 56.619.954 ) liranın talep edilebileceği, ancak dava tarihinden önce davalı BK.nun 101. maddesine uygun biçimde temerrüde düşürülmediğinden davacının birikmiş temerrüt faizini talep edemiyeceği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne ( 56.619.954 ) liranın dava tarihinden itibaren yıllık % 30 yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Kararı davalı vekili temyiz etmiştir.
Mahkemece, davacı şirketin, davaya konu tellallık faaliyetini meslek mi edindiği, yoksa arızi olarak mı üzerine aldığının belirlenemediği gerekçe gösterilerek, uyuşmazlığa, ticaret işleri tellallığını düzenleyen TTK.nun ilgili madde hükümleri değil, TTK.nun 100/3. maddesinin yollama yaptığı BK.nun 404 ile 409. maddeleri uygulanmış ve davalı tarafın, davanın TTK.nun 106/2. maddesinde öngörülen bir yıllık zamanaşımına uğradığı def'i geçerli kabul edilmeyerek olayda BK.nun 125. maddesinde belirtilen 10 yıllık genel zamanaşımı hükmünün cereyan edeceği sonucuna varılmak suretiyle sözü edilen savunma reddedilmiştir.
Davacı şirket, anonim şirket olarak kurulup faaliyet yürüten bir tacir olduğuna göre, tüm iş ve eylemlerinin ticari nitelik taşıması gerektiği kuralı asıldır. Ayrıca, davaya konu uyuşmazlığın kaynaklandığı taraflar arasında mevcut yegane yazılı belge olan davalı şirketin icap mahiyetindeki davacıya yönelik 18.11.1988 tarihli faksla, davalı şirketin uyuşmazlığa konu işten ayrı olarak, K. D. JV. konsorsiyumunun yürüttüğü otoyol yapımı ile ilgili bir başka benzer iş üstlenmiş olması gerçeği karşısında, tellallık faaliyetini arızi olarak yürüttüğü varsayımı da zayıflamaktadır. Mahkemece yapılacak iş, yukarıda değinilen kanuni karinenin aksini ispat zımnında, davacı şirkete ait esas mukavele ve global faaliyetlerini dökümleyen belgeleri getirtip inceleyerek davacının, tellallık işini, arzi mi, yoksa az veya çok sürekli mi yaptığını uyuşmazlıkta uygulanması gereken hükümlerin ticari tellallık mı, yoksa adi tellallık hükümleri mi olduğu ve buna göre davanın zamanaşımına uğrayıp uğramadığı konusunda bir karar vermekten ibarettir. Davalının bu yöndeki savunması üzerinde durulmadan ve yeterince irdelemeden, davacının faaliyet kolları ve türleri konusunda doğan belirsizliğin, kanuni karinenin aksi yorumuna varılarak çözümü doğru görülmemiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hüküm davalı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 24.04 1995 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
yarx