Mesajı Okuyun
Old 04-07-2013, 16:09   #79
tiryakim

 
Olumlu HGK Kararı

Alıntı:
Yazan Avukat Hakan Eren
Sayın Meslektaşım,

Konu bu aşamaya kadar getirilmişken mutlaka HGK'nun denetiminden geçmesi için gerekli çaba gösterilmelidir.

Yerel mahkeme, direnme kararı vermesi yönünde ikna edilmeye çalışılmalıdır.

Saygılarımla...

T.C. YARGITAY

Hukuk Genel Kurulu
Esas: 2011/12-849
Karar: 2012/242
Karar Tarihi: 28.03.2012

ŞİKAYET DAVASI - ÜÇÜNCÜ KİŞİNİN İSTİHKAK İDDİASI - ŞİKAYETÇİNİN TALEBİNİN ÖZÜNDE İSTİHKAK İDDİASI NİTELİĞİNDE OLDUĞU - ŞİKAYETİN REDDİ YÖNÜNDE DİRENME KARARI VERİLMESİNİN USUL VE YASAYA AYKIRI OLUŞU - HÜKMÜN BOZULDUĞU


ÖZET: Rehin hakkı banka ile müşterisi arasında imzalanan sözleşmede de yer aldığından bankanın borçlusuna karşı ileri sürebileceği rehin hakkını, borçlunun alacaklısına karşı da istihkak iddiası olarak ileri sürebileceğinin kabulü gerekir. Bu nedenle; üçüncü kişi şikayetçi bankanın gönderilen 1. haciz ihbarnamesine süresi içerisinde itiraz etmesi üzerine karşı taraf/alacaklının, üçüncü kişi bankanın verdiği cevabın aksini icra mahkemesinde ispat etmesi gerekir. Yerel Mahkemece; şikayetçinin talebinin özünde istihkak iddiası niteliğinde olduğu göz ardı edilerek açıklanan gerekler de yerine getirilmeksizin eksik inceleme ve hatalı değerlendirme ile şikayetin reddi yönünde direnme kararı verilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Direnme kararı, açıklanan bu değişik gerekçeyle bozulmalıdır.

(2004 S. K. m. 23, 89, 99) (4721 S. K. m. 940, 950) (YHGK. 21.09.2011 T. 2011/17-513 E. 2011/549 K.)

Dava: Taraflar arasındaki <şikayet-istihkak iddiası> ndan dolayı yapılan yargılama sonunda; Konya 1. İcra Hukuk Mahkemesince istihkak iddiasının (şikayetin) reddine dair verilen 31.12.2009 gün ve 1307/1862 E., K. sayılı kararın incelenmesi istihkak iddia eden vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin 27.5.2010 gün ve 1093/12991 E., K. sayılı ilamı ile;

(... Somut olayda icra dairesi tarafından borçlunun bankadaki mevduatının haczi için 89/1 haciz ihbarnamesi gönderilmesi üzerine, üçüncü kişi bankanın bu haciz ihbarına karşı rehin hakkı olduğunu ileri sürmesi istihkak iddiası niteliğindedir. Bu durumda icra müdürünün İİK’nun 99. maddesindeki kurallara göre işlem yapması gerekirken paranın bankadan istenmesi yasaya aykırı olup, mahkemece şikayetin kabulü yerine reddine karar verilmesi isabetsizdir...),

Gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

H.G.K.nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

Karar: İstek, üçüncü kişinin istihkak iddiasına dayalı şikayete ilişkindir.

Şikayetçi üçüncü kişi banka vekili, karşı taraf/takip alacaklısının dosyada taraf olmayan borçluya karşı yaptığı takipte müvekkili bankaya tebliğ edilen 1. haciz ihbarnamesine itiraz edildiği, borçlu ile şikayetçi banka arasında imzalanan sözleşmeler gereği hesaplar üzerinde rehin hakkı bulunduğundan rehnin sona ermesinden sonra haciz işleneceğinin bildirildiği, bunun üzerine icra müdürlüğü tarafından Konya 4. İcra Müdürlüğünün 2009/4236 esas sayılı dosyasından sıra cetveli yapılabilmesi için mevcut paranın ve belgelerin gönderilmesinin istenildiği, verilen cevapta şikayetçi bankanın rehin hakkı mevcut iken paranın istenmesinin mümkün olmadığının bildirilmesi üzerine, icra müdürlüğünce paranın üç (3) gün içinde icra müdürlüğüne gönderilmesi aksi halde cebri icranın tatbik olunacağı şeklinde yazı yazıldığı, müvekkili ile borçlu arasında düzenlenen kredi sözleşmesinin 6. maddesi uyarınca, <müşterinin bankadaki her türlü hak ve alacakları üzerinde bankanın rehin ve hapis hakkı>nın bulunduğu, iddiasıyla şikayete konu işlemin iptalini istemiştir.

Karşı taraf/alacaklı vekili, borçlunun tasarruf edebileceği hesaplarındaki paralar üzerine doğrudan doğruya haciz konulabileceği, bankanın ancak mülkiyet hakkını sınırlayan hak ve alacağı bulunduğu takdirde bu hak ve alacaklarını ileri sürebileceği savunmasıyla, isteğin reddini talep etmiştir.

Yerel Mahkemece, borçlu kişisel mevduat hesabı üzerinde her zaman tasarruf edebileceğinden bu tür hesaplardaki paranın İİK’nun 89. maddesinde tanımlanan borçlunun üçüncü kişilerdeki hak ve alacağı kapsamında olmadığı, bunlara doğrudan doğruya haciz konularak icra dosyasına intikalinin istenebileceği, ayrıca bankanın henüz vadesi gelmemiş alacaklar için hesaptaki paranın icra dosyasına gönderilmemesinin yasal bir dayanağının da bulunmadığı gerekçesiyle şikayetin reddine karar verilmiştir.

Şikayetçi üçüncü kişi Banka vekilinin temyizi üzerine, karar, Özel Daire’ce yukarda başlık bölümünde yazılı gerekçe ile bozulmuştur.

Yerel Mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

Direnme kararını şikayetçi vekili temyiz etmektedir.

Direnme yoluyla H.G.K. önüne gelen uyuşmazlık; borçlunun bankadaki mevduatının haczi için 2004 Sayılı İcra ve İflas Kanunu (İİK)’nun. 89/1 maddesi gereğince haciz ihbarnamesi gönderilmesi ve üçüncü kişi bankanın bu haciz ihbarına karşı rehin hakkı olduğunu ileri sürmesi üzerine icra müdürlüğü tarafından hesaptaki paranın icra dosyasına istenilmesinin mümkün olup olmadığı, diğer bir deyişle üçüncü kişi bankanın bu talebinin nitelikçe istihkak iddiası niteliğinde olup, olmadığı noktalarında toplanmaktadır.

Uyuşmazlığın çözümü bakımından öncelikle, konuyla ilgili kavram, kurum ve yasal düzenlemelere değinilmesinde yarar vardır:

Genel anlamıyla rehin; alacaklının alacağını teminata bağlamak için borçlunun veya üçüncü kişinin mal varlığı üzerinde kurulan sınırlı bir ayni haktır. Hapis hakkı ise; Türk Medeni Kanunu’nun 950. maddesinde hükme bağlanmış olup borçlunun taşınır mallarına ve kıymetli evrakına onun onamıyla zilyed bulunan alacaklının muaccel olan ve bu eşya ve evrakla doğal bir bağlantısı bulunan alacağının teminatı olarak alıkoyma ve paraya çevirme yetkisi veren bir ayni haktır. İleride doğabilecek bir alacağın güvenceye bağlanması için ipotek kurulabileceği kabul edilmiş ise de taşınır rehininde böyle bir hüküm bulunmamakta; öğretide ileride doğacak ve koşula bağlı alacaklarında taşınır rehini ile güvence altına alınabileceği ileri sürülmektedir (M. Edip Doğrusöz, Ali Haydar Karahacıoğlu, Mehmet Altın, Türk Hukukunda Rehin, Ankara 1996, s: 12).

2004 Sayılı İcra ve İflas Kanunu (İİK)’nun 23. maddesinde;

<Bu kanunun tatbikında: (ipotek) tabiri ipotekleri, ipotekli borç senetlerini, irat senetlerini, gemi ipoteklerini, eski hukuk hükümlerine göre tesis edilmiş taşınmaz rehinlerini, taşınmaz mükellefiyetlerini, bazı taşınmazlar, üzerindeki hususi imtiyazları ve taşınmaz eklentisi üzerine rehin muamelelerini,

(Değişik fıkra: 17.7.2003 - 4949 S.K./5. md.) (Taşınır rehni) tabiri, teslime bağlı rehinleri, Türk Medeni Kanununun 940 ıncı maddesinde öngörülen rehinleri, ticari işletme rehnini, hapis hakkını, alacak ve sair haklar üzerindeki rehinleri,

Sadece (Rehin) tabiri, (İpotek) ve (Taşınır rehni) tabirlerine giren bütün taşınır ve taşınmaz rehinlerini ihtiva eder.>

Hükmü yer almaktadır.

4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu (TMK)’nun 950. maddesinde; <alacaklı, borçluya ait olup onun rızasıyla zilyedi bulunduğu taşınırı veya kıymetli evrakı, borcun muaccel olması ve niteliği itibarıyla bu eşyanın alacak ile bağlantısı bulunması halinde, borç ödeninceye kadar hapsedebileceği, zilyetlik ve alacak ticari ilişkiden doğmuşsa, tacirler arasında bu bağlantı var sayılacağı, alacaklı, borçluya ait olmayan taşınırlar üzerinde de zilyetliğin iyiniyetle kazanılmasının korunduğu ölçüde hapis hakkına sahip olacağı ve 955. maddesinde ise senede bağlanmış olan veya olmayan alacakların rehni için rehin sözleşmesinin yazılı şekilde yapılması ve senede bağlı alacaklarda senedin teslim edilmesi gerekeceği> hükme bağlanmıştır.

Esasen rehin hakkı banka ile müşterisi arasında imzalanan sözleşmede de yer aldığından bankanın borçlusuna karşı ileri sürebileceği rehin hakkını borçlunun alacaklısına karşı da istihkak iddiası olarak ileri sürülebileceğinin kabulü gerekir (HGK.nun 21.9.2011 gün ve 2011/17-513-549 E., K. sayılı ilamı).

Öte yandan; şikayetçi ile dosyada taraf olmayan borçlu arasında düzenlenen 3.6.2003 tarihli sözleşmenin 6. maddesinde <müşterinin bankadaki her türlü hak ve alacakları üzerinde bankanın rehin ve hapis hakkının bulunduğu> düzenlemesi yer almaktadır.

Diğer taraftan, İİK’nun 89/4. maddesine göre; <üçüncü şahıs, haciz ihbarnamesine müddeti içinde itiraz ederse, alacaklı, 3. şahsın verdiği cevabın aksini icra mahkemesinde ispat ederek 3. şahsın 338 inci maddenin 1 inci fıkrası hükmüne göre cezalandırılmasını ve ayrıca tazminata mahkum edilmesini isteyebilir. İcra mahkemesi, tazminat hakkındaki davayı genel hükümlere göre halleder.>

Somut olaya gelince:

Karşı taraf/takip alacaklısının dosyada taraf olmayan borçluya karşı yaptığı takip sırasında şikayetçi bankaya 1. haciz ihbarnamesinin tebliğ edildiği, banka tarafından haciz ihbarnamesine borçlu ile şikayetçi banka arasında imzalanan sözleşmeler gereği hesaplar üzerinde rehin hakkı bulunduğu ileri sürülerek itiraz edildiği; bunun üzerine icra müdürlüğü tarafından Konya 4.İcra Müdürlüğünün 2009/4236 esas sayılı dosyasından sıra cetveli yapılabilmesi için mevcut paranın ve belgelerin gönderilmesinin istenildiği, şikayetçi banka tarafından rehin hakkı mevcut iken paranın istenmesinin mümkün olmadığının bildirildiği, bunun üzerine icra müdürlüğünce paranın üç (3) gün içinde icra müdürlüğüne gönderilmesi aksi halde cebri icranın tatbik olunacağının ihtar edilmesiyle de eldeki şikayet yoluna başvurulduğu anlaşılmaktadır.

Yukarıda da açıklandığı üzere, rehin hakkı banka ile müşterisi arasında imzalanan sözleşmede de yer aldığından bankanın borçlusuna karşı ileri sürebileceği rehin hakkını, borçlunun alacaklısına karşı da istihkak iddiası olarak ileri sürebileceğinin kabulü gerekir.

Bu nedenle; üçüncü kişi şikayetçi bankanın gönderilen 1. haciz ihbarnamesine süresi içerisinde itiraz etmesi üzerine karşı taraf/alacaklının, üçüncü kişi bankanın verdiği cevabın aksini icra mahkemesinde ispat etmesi gerekir.

Yerel Mahkemece; şikayetçinin talebinin özünde istihkak iddiası niteliğinde olduğu göz ardı edilerek açıklanan gerekler de yerine getirilmeksizin eksik inceleme ve hatalı değerlendirme ile şikayetin reddi yönünde direnme kararı verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.

Direnme kararı, açıklanan bu değişik gerekçeyle bozulmalıdır.

Sonuç: Şikayetçi üçüncü kişi banka vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının yukarda gösterilen değişik nedenlerden dolayı BOZULMASINA, 28.03.2012 tarihinde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)

Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programı