Mesajı Okuyun
Old 13-11-2010, 13:46   #6
mantis

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Armağan Konyalı
İdari yargıda resen araştırma ilkesi geçerlidir ama mahkemenin İYUK'un 14. ve 15. maddesinde yazılı usule uyması gerekir. Bu nedenle temyiz dilekçesine ne yazılacağı konusunda sıkıntı duymakta haklısınız.

Benim yaptığım basit bir parmak hesabı hatasının ceremesini müvekilin çekecek olmasının sıkıntısı bir yana; salt davacı beyanı ile davanın reddedilmesi beni hukuken de tatmin etmiyor. Şöyle bir yol çizmek niyetindeyim, bilmiyorum ne dersiniz:

(Alıntıların kaynağı:İ.Ü.Siyasal Bilgiler Fakültesi Dergisi No: 23-24 (Ekim 2000-Mart 2001) TÜRK İDARİ YARGI SİSTEMİNDE RE’SEN ARAŞTIRMA İLKESİ Doç. Dr. Zehreddin ASLAN)

Alıntı:
Re’sen araştırma ilkesi, idari yargı hakiminin, davanın açılmasından nihai karar verilmesine kadar, davanın sevk ve idaresi, maddi olayın varlığının araştırılması ve delillerin elde edilmesi; maddi olayın hukuki tavsifi, olaya uygulanacak hukuk kuralının tesbiti, iddia ve savunmada ortaya konan maddi bulguların, gerçeğe aykırı olup olmadığının araştırılması, davanın süresinde açılıp açılmadığının, delillerin takdiri, idarenin sorumluluk esasını tesbiti ile tarafların hiç değmediği olayların tesbit edilmesi ile ilgili olarak, tarafların talebine bağlı kalmaksızın yaptığı tüm araştırmalara verilen addır.

Re’sen araştırma ilkesi, bir taraftan yargılamada, göz önüne alınması gereken kamu düzenine ilişkin hususlarda (görev, yetki, süre gibi) mahkemenin sağlıklı bir sonuca ulaşabilmesi, bir taraftan da idari yargı denetiminin bir “hukuka uygunluk” denetimi olması ve herhangi bir işlem veya eylemin hukuka uygun olup olmadığının bazen kapsamlı bir araştırma ve incelemeyi gerektirebilmesi nedeniyle önemli bir ilkedir. Danıştay da “... re’sen araştırma ilkesi, dava konusu işlemin tesisine esas olarak gösterilen, hukuki nedenin var olup olmadığının araştırılması, dayanağı olan bilgi ve belgelerin derlenmesi şeklinde uygulandığı gibi taraflarca öne sürülmemiş olsa dahi idare hukukunda kamu düzenine ilişkin olduğu tartışmasız kabul edilmiş olan görev, yetki, süre gibi konuların incelenmesi şeklinde de anlaşılır...” şeklinde bir karar vermiştir.(Danıştay 5. Dairesi, 08.12.1987 T., E. 1985 / 815, K. 1987 / 1723, D.D., S. 70 – 71, s. 277)

Mahkemeler belirlenen süre içinde lüzum gördükleri evrakın gönderilmesini ve her türlü bilgilerin verilmesini taraflardan ve ilgili diğer yerlerden isteyebilirler.

(Aşağıdaki alıntı Prof. Dr. Şeref Gözübüyük, Yönetsel Yargı, 12. Bası, s.439)

Alıntı:
İdari yargıdaki dava süreleri maddi hukuku değil, usul hukukunu ilgilendiren bir nitelik taşıdığından, dava süresinin geçirilip geçirilmediği hususunun idari yargı yerince re'sen araştırılması gerekmektedir. Başka bir ifade ile, dava açma süresi kamu düzenini ilgilendirdiinden idari yargı yerinin önüne gelen bir davanın süresinde açılıp açılmadığını kendiliğinden araştırması zorunlu bulunmaktadır. (Kitaptaki atıf: Danıştay Dergisi, sayı 58-59, 1985)

Dolayısıyla öncelikli dayanağım şu olacak:

Her ne kadar 2577 s K. m. 3/2-c uyarınca dava dilekçesinde "davaya konu olan idari işlemin yazılı bildirim tarihi"nin gösterilmesi zorunlu bir unsur sayılmış ve aynı Kanun'un 14/3-e maddesi uyarınca dava konusu edilen işlem bakımından süre aşımının yönünden ilk incelemede değerlendirilecek önkoşullar arasında sayılmış ise de; "Dilekçeler üzerine inceleme" başlıklı 14. madde düzenlenen hususun "dilekçe üzerine" yani dava ikame edilmesi nedeniyle yapılacak ilk incelemeleri hüküm altına aldığı, hüküm gereği amaçlananın "dilekçe üzerinde" inceleme yapmaktan ibaret olmadığı izahtan varestedir.

Öte yandan, kanun koyucunun oldukça geniş kapsamlı olarak düzenlediği re'sen araştırma ilkesinin davacı tarafından beyan edilen süreye itibar ederek uygulanmaması ve/veya dilekçede beyan edilen tebliğ tarihini esas alarak süreaşımı yönünden, kamu düzeninden olan bir konuda mahkemece araştırma yapılmaksızın davanın karara bağlanabileceği yönünde bir istisna getirmiş olduğunun kabul edilemeyeceği de açıktır.

Kaldı ki, 14. madde ile amaçlanan, davanın esasına girmeden evvel yapılacak incelemede izlenecek aşamaları sıralamaktır. Mahkemenin esasa girmeksizin kamu düzeninden olan bir konuda karar verebilmek için gerekli gördüğü evrakı ilgili yerlerden istemesine engel yoktur.

Aksi görüşle, davacı beyanı ile bağlı kalarak, işin esasına girilmesinden sonra evrakın toplanarak sürenin değerlendirilmesi 14. maddede öngörülen işlem sırasına aykırılık teşkil eder.

Davanın reddi halinde, yapılacak yazışmaya ait masraflar her halükarda davacı üzerinde kalacaktır. Süreyle ilgili incelemenin Kanun'da öngörülen usule uygun olarak yapılması usul ekonomisine de uygun düşecek, temyiz yoluna gereğinden sık başvurulmasının önüne geçilebilecektir.

(Bu gerekçelendirmeyi destekleyecek içtihat bulmak konusunda da sıkıntı çekiyorum.)