Mesajı Okuyun
Old 08-02-2007, 12:32   #8
mehmetseyrek

 
Varsayılan

Türkiye Barolar Birliği tarafından hazırlanan
“AVUKATLIK YASASI DEĞİŞİKLİK TASLAĞI'NDA YERALMASI DÜŞÜNÜLEN YENİ İLKELERE İLİŞKİN TASLAK METİN ÖNERİLERİ” ne ilişkin ilk değerlendirmeler


Bu öneriler bir bütün olarak incelendiğinde;

a.) Yabancı avukatlık bürolarına Türkiye’de ayrıcalıklı çalışma olanağı yaratıldığı,

b.) Sınavın kaldırılmasıyla birlikte avukat sayısının hızla artacak olmasından yararlanılarak “ücretli avukat” kavramı oluşturulduğu, böylece ortaya çıkacak binlerce işsiz avukatı boğaz tokluğuna çalıştıracak bir patron avukat zümresinin yaratılmak istendiği,

c.) Bu ücretli avukatların Baro kayıtlarının dondurulması suretiyle Baroların birer patronlar kulübü haline gelmesinin amaçlandığı,

d.) Böylelikle mesleki dayanışmanın yok edildiği bir ortamın arzulandığı,

e.) Avukatlık bürolarına şube açma yetkisi tanınarak telleşmenin özendirilmeye çalışıldığı,

f.) Hukuk sigortası ile birlikte düşünülmesi gereken sorumluluk sigortasının bu haliyle ancak büyük sermayenin tahsil edemediği alacaklarının “avukatın görev ihmali” gerekçesiyle bu sistemden karşılanmasının dolayısıyla avukatlara ödettirilmesinin yolunun açıldığı

Anlaşılmaktadır.

Tasarı bu haliyle kısa bir süre önce Avukatlık Sınavının kaldırılması için üstün çaba harcayan hükümetin, sermayenin isteği doğrultusunda böyle bir düzenlemeyi gerekli gördüğü ve bunun için TBB’ni taşeron olarak kullandığı kuşkusunu uyandırmaktadır. TBB yönetiminin bakış açısı göz önüne alındığında, yönetimi ikna etmek için “Onursal Avukatlık” “Sözleşmelerin Baroya onaylatılması” gibi düzenlemelerin ve her konuyu TBB’nin çıkaracağı yönetmeliklere bırakmanın, ağızlara çalınan bir parmak bal olduğu açıktır. Sözleşme onayından Baronun alacağı paylardan TBB’ye de pay ayrılacağının yönetmeliğe geçirileceğinden hiç kimse kuşku duymamalıdır. Aynı şekilde, “Meslek İçi Eğitim” için TBB nezdinde bir Eğitim Merkezi kurulacağından ve bu eğitimin ücretli olacağından da kimse kuşku duymamalıdır.

Bu tasarı küreselleşmeci sermaye ile AKP hükümeti ve TBB’nin elbirliğiyle bağımsız savunmayı, meslek dayanışmasını ve avukatın hukukçu kimliğini yok etmek üzere avukatlık mesleğine saldırı hazırlığıdır.

Maalesef içinde bulunduğumuz ortamda bu saldırıyı önleme şansımız zayıftır. Baroların yapısı bellidir.. Onlara muhalif görünen çevrelerin avukatlık mesleğine bakışları da en az onlarınki kadar sakattır. İsteyen herkesin avukat olmasını savunarak avukatlığı piyasa koşullarına bırakmak isteyen görüş ise sözde radikal görünerek binlerce işsiz avukatı patron avukatlara kul etmeye ve Baroları patronlar kulübüne dönüştürmeye çalışanların değirmenine su taşımaktadır.Baroların belli bir kotası olması konusundaki görüşlerimizi daha önce belirtmiştik.Bu konu yeterince tartışılmadı ve yandaş bulmadı.


Tasarıya ilişkin hukuksal değerlendirmeler:

9. Maddeye ilişkin “ilke” ve değişiklik önerisi:

Böyle bir düzenlemeden nasıl bir yarar beklendiği anlaşılamamaktadır. Üstelik, “Îlke” adı altındaki önerme ile yasa değişikliği önerisi arasında hiçbir ilişki yoktur. Yasa önerisinde “Üyeliğin dondurulması” diye yeni bir kavram icat edilmektedir ki bu son derecede sakıncalı, kayıt dışı avukatlığı özendirici bir düzenlemedir. Bu yolla, Avukat kimliğine sahip ve meslek kurallarına uymakla yükümlü kişilere Baroya üye olmadan (dondurma ile üye olmama arasında ciddi bir fark yoktur) ve vergi mükellefiyeti oluşturmadan avukatın hak ve yetkilerini kullanma yolu açılmaktadır. Unutulmamalıdır ki avukatlık sadece dosyaya vekaletname koymakla yürütülen bir meslek değildir.

163. Maddeye ilişkin “ilke” ve değişiklik önerisi:

Böyle bir düzenleme her şeyden önce sözleşme özgürlüğüne ve meslek sırrının korunmasına aykırıdır. Avukatla iş sahibi arasındaki ilişkiyi üçüncü kişilerin öğrenmesi avukatın bağımsızlığını zedeleyecektir.

Böyle bir düzenleme ile avukatın ücret alacağının güvenceye alınmasının amaçlandığı izlenimi yaratılıyor ise de bu doğru değildir. Asıl amaç, Barolara yeni bir gelir kaynağı yaratmaktır. Çünkü avukat ile iş sahibi arasında ücret sözleşmesi yok ise avukatın hak ettiği ücretin nasıl belirleneceği, 2001 değişikliği sırasında 164. maddede düzenlenmiştir.

Bu düzenleme ayrıca hak arama özgürlüğüne de aykırıdır:
a.) İvedi durumlarda taraflar arasında yazılı bir sözleşme yapılması olanaksız olabilir (Taraflar ayrı şehirdedir, davanın özelliğine göre süre kısıtlıdır vb). Bu durumda salt yazılı sözleşme yapılamadığı için vekille temsil edilmeyen taraf açısından hak kayıpları doğabilecektir.

b.) Vekaletnamenin kabulünün bir örneğinin Baroya verilmesi şartına bağlı olması hak aramayı ve savunma hakkının kullanılmasını kısıtlar niteliktedir. Bu yönüyle Anayasanın 36 maddesine aykırıdır.

Bu arada Baro merkezi dışındaki yerlerde bu hükmün uygulanması pek çok sorun doğuracağı gibi Baroların iş yükünü de artıracaktır.

Uygulamada vergi daireleri, bu hükmü avukatın ücretini peşin aldığı biçiminde yorumlayacaklardır.


43. Maddeye ilişkin “ilke” ve değişiklik önerisi:

Bu düzenleme ile avukatlara aidat borcunu ödememek, topluluk sigortası primini ödememek gibi mesleğin icrasını engelleyen yeni bir yükümlülük getirilmektedir. Avukatın gelirinin artırılmasını güvenceye almak yerine ödeme yükümlülüklerini artıran ve güvenceye alan bir düzenleme meslek örgütüne yakışmamaktadır.

“Onursal Avukat” unvanına ilişkin “ilke” ve değişiklik önerisi:

Bu düzenleme ile ayrıcalıklı avukat türü yaratılmakta, reklam yasağı delinmekte ve kayıt dışı çalışma özendirilmektedir.


45. Maddeye ilişkin “ilke” ve değişiklik önerisi:

Olumlu gibi görünen bu düzenleme sorunlara yol açacaktır. Bugün yasanın açık hükmüne karşın Baroların büyük çoğunluğu 120 saatlik staj eğitimini bile yaptıramazken yılda 50 saatlik meslek içi eğitimin nasıl yapılacağı hiç düşünülmemiştir. Burada yine “üyeliğin dondurulması” tehdidinin yer alması düşündürücüdür.

43. Maddeye ilişkin “ilke” ve değişiklik önerisi:

Bu düzenleme tümüyle, avukatlıkta tekelleşmeyi, avukatlıkta patron-işçi ayrımını yerleştirmeyi ve avukatlığı bir ticari faaliyet olarak yerleştirmeyi amaçlamaktadır.

Ücretli Avukatlığa ilişkin “ilke” ve değişiklik önerisi:

Bu öneri, Anayasanın herkesin kanun karşısında eşit olacağına ilişkin hükmüne aykırı olup serbest avukatla aynı yükümlülükleri üstlenen ücretli avukatların Baro üyeliklerinin dondurulması, Baro levhası dışında adeta ikinci sınıf avukatlar levhasını andıran bir sicile kaydolmaları ve hele Baro Genel Kurullarına katılamamaları, gerek söz konusu Anayasa hükmüne, gerekse avukatın ve savunmanın bağımsızlığına aykırıdır.

Yabancı Avukat Ortaklıklarına ilişkin “ilke” ve değişiklik önerisi:

Bu öneri ile yabancı Avukatlık Ortaklıklarına Türkiye’de sınırsız ve Türk yurttaşı avukatlara göre ayrıcalıklı çalışma olanağı getirilmek istenmektedir. Sözde konulan kayıt ve kısıtlamalar göstermeliktir. Örneğin ortak sayısına, Türk ortakların sahip olacakları asgari pay oranına ilişkin hiçbir kayıt konulmaksızın en az iki Türk ortak bulundurma zorunluluğu hiçbir anlam taşımamaktadır.