Mesajı Okuyun
Old 02-01-2010, 14:26   #117
Av.Cengiz Aladağ

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan didem kunal
Bana kalırsa bekaret,evlenmeye engel durumlar arasında kanunumzuda syaılmamıştır. Bekaret tamamen kişilerin ananeleri ile ilgilidir ve bunu da kanun varken örf adete göre şekillendirip kanunumuzun yorum getirilebilecek maddelerine uyarlamaya çalışmak mantıklı gelmiyor bana.

Kanunumuzun hiçbir yerinde bekaretten bahsedilmiyor.Evlenebilmek için eşlerde aranılan şartlar arasında da bekareti göremiyorum. Kaldı ki bu çağda hala bu hususn tartışılması da bana çok komik geliyor.

Kişisine göre değişebilen kızlık zarı esnekliği hususunu da görmezden gelebiliyoruz o zaman. Zarın durumu, kanamanın zamanı kişisine göre değişebilen tıbbi bir durumdur. O zaman koca ilk gece kızın kanamasının olmadığını gördüğünde bakire değil bu diyerek dövecek ve baba evine yollayacak. Erkekte TMK da bahsi geçen maddelere dayanabilecek. Peki kızın onuru, gururu ne olacak? kızın esnek zarındna kaynaklanabilen durum daha sonra muayene edildiğinde ortaya çıkınca erkeğe açılacak tazminat davasının altından erkek kalkabilecekmidir? Olaya bayan açısındna bakmamak gerek.

Kızlık zarını diktiren bayanın durumu ilk gece fark edildiğindeyse burada tartışmasız en başta güvensizlik sorunu vardır. Ama bir diğer açıdan bakıldığında toplum baskısı bayanın bu duruma itmiştir. Örf ve adetlerimiz kanunumuzun önüne geçmiştir. Erkek burada aldatılmıştır ancak bayanı bu gerekçeyle döverek baba evine yollaması yine de kendisine yöneltilebilecek bir suç duyurusu ila tazminat davası olabilecektir.

Sayın Kunal,
Yasada "dolandırıcı olmamak" diye bir şart da yok, oysa yukarıda örnek verdiğimiz gibi "dolandırıcılıktan birçok sabıkası olduğu halde bunu eşten saklamak" evliliğin iptaline neden olabilecek bir durumdur.
Yasa, yasa olmanın gereği olarak soyuttur ve evliliğin iptaline neden olabilecek tüm durumların bir listesini vermemiştir. Bu açıdan "yasada bekaretten sözedilmemesi" son derece doğaldır.
Yine yasanın herkese, eğitimli-eğitimsiz, çağdaş-geri görüşlü vb. herkese uygulanacağı, bu açıdan doğrudan bekaret kavramının tartışılmasının bir anlam ifade etmediği, bizim için bu kavram önemli olsun olmasın, yasayı uygulayacak hakimin önüne gelen somut olayda (hele de forum konusunda olduğu gibi, kadının bakire olmadığı halde bakireymiş gibi göstermeye çalışmasında) bunun önem taşıyabileceği açıktır.
Kadını "zar diktirmeye" iten nedenleri düşünerek bu davranış normal bir durum olarak görülemez. Bu anlayış bizi erkeğin de aile ve toplum baskısı ile "soğan zarından daha önemli olmaması gereken" bir olguyu namus sorunu haline getirmesini normal karşılamaya dek götürür.
Ayrıca kimse bu durumda (aslında her durumda) erkeğe kadını dövme hakkını tanıyan bir görüş yazmamıştır; tartıştığımız konu bu durumun evliliğin iptaline neden olabilecek bir durum olup olmadığıdır.