Mesajı Okuyun
Old 08-02-2005, 13:18   #2
Av. Bülent Sabri Akpunar

 
Varsayılan

Merhaba,

İlgili bir kararı sunuyorum.Burada bu işlemin imkansız olduğu, yapılması gerekenin şirketin feshini istemek olduğu açıklanmaktadır.

Alıntı:
İKİ KİŞİLİK BİR LİMİTED ORTAKLIKTA ORTAKLARDAN BİRİNİN ÇIKARILMASINA MAHKEMECE
İZİN VERİLMESİ MÜMKÜN DEĞİLDİR.

DAVA : Taraflar arasındaki davadan dolayı (Samsun Birinci Asliye Hukuk
Mahkemesi)nce verilen 21.2.1991 tarih ve 746-53 sayılı hükmün temizen tetkiki
davalı Ömer vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde
verildiği anlaşılmış olmakla; dosyadaki kağıtlar okundu, gereği konuşulup
düşünüldü:
KARAR : Davacı vekili, davalı Limited Şirketin müvekkili ve diğer davalı
Ömer'le birlikte iki ortaklı olduğunu, davalının şirket müdürü olduğu iki
yıllık dönemde şirketle ilgilenmediği ve zarara uğrattığını, ayrıca
davalılardan Ömer'in şirketin faaliyet alanına giren işler yaparak haksız
rekabette bulunduğu,, şirketin zarar etmesine rağmen peşin verginin müvekkili
tarafından, ödenmek zorunda kaldığını, müvekkilinin limited şirket
ortaklığından çıkmak için davalıya gönderdiği ihtarnamenin sonuçsuz kaldığını
iddia ederek, müvekkilinin davalı şirketten çıkmasına karar verilmesini talep
ve dava etmiştir.
Davalı Ömer vekili, davacının şirketin borçlarından kurtulmak için bu
davayı suiniyetle açtığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece iddia ve savunmaya, bilirkişi raporuna ve toplanan kanıtlara
nazaran iddianın sübut bulduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararı, davalılardan Ömer vekili temyiz etmiştir.
Yukarıdaki açıkamalardan da anlaşılacağı üzere uyuşmazlık iki ortaklı
limited şirkette, ortaklardan birinin şirketten çıkarılmasına izin verilmesini
mahkemeden isteyemeyeceği noktasında toplanmaktadır.
TTK.nun 512/1. maddesi uyarınca tüzel kişiliğe haiz limited şirketde ortak
sayısı aynı Yasanın 504/1. maddesindeki emredici nitelikteki hükmüne göre
ikiden az ve elliden çok olamaz. Bu açık hükümler karşısında limited şirketin
kuruluşunda en az iki ortağın mevcudiyeti zorunlu bir koşul olarak getirilmiş
bulunmaktadır. Her ne kadar TTK? nun 504/2. maddesi ortak sayısının bire
inmnesi halinde uygun bir süre içinde bu eksikliğin tamamlanması olanağı
tanınmışsa da bu hüküm ilk fıkradaki emredici nitelikteki genel hükmü ortadan
kaldıran bir hüküm olarak yorumlanamaz. Bu fıkra ancak ortaklardan birinin
ölümü medeni haklar kullanma ehliyetini kaybetmesi gibi hallerde diğer bir
deyişle o ortağın kendi iradesi dışında oluşan sebeplere hasredilerek
yorumlanması gerekir.
Kanun koyucu tarafından aksi istenilseydi aynı kollektif şirketler de
olduğu gibi TTK. md. 199 limited şirketlerde de özel bir düzenleme getirilerek
bu nevi şerketin de tek ortaklı bir şirket halinde devamının mümkün olduğu açık
bir şekilde hükme bağlanması gerekirdi. Kanun koyucu özel bir hükümle bu imkanı
tanımadığı gibi, TTK. nun 54/2. maddesinde uygun bir süre içerisinde bu
eksikliğin tamamlanmasını şart koşmaka limited şirketin tek ortaklı bir şirket
şeklinde devam etmeyeceğini de açıkça belirtmiş bulunmaktadır. İlgili Bakanlığa
bu gibi durumlarda limited şirketin fesih ve tasfiyesini isteme hakkı
tanınmamış olması bu sonucu değiştirecek bir düzenleme olarak kabul edilemez.
Bu şekilde bir yorum tarzı menfaatler dergisine uygun olduğu gibi genel
sorumluluk ilkelerine de uyum sağlar. Şirketler hukukunda kişinin şahsi
sorumluluk ilkesi gereğince tek kalan ortak bütün malvarlığı ile şirket
borçlarından sorumlu olduğu gibi, ayrılan ortak dahi aynı Yasanın 205. maddesi
uyarınca kendisinin şirketten ayrılmasından önce başlanmış işlerden kaynaklanan
borçlardan yine şahsi malvarlığı ile sorumlu tutulmak suretiyle menfaatler
dengesi sağlanmış bulunmaktadır. Sermaye ile sınırlı sorumluluk esasına dayanan
limited şirkette ise, bir tek ortakla bu şirketin devamına imkan tanınması
halinde, o şirketin gerçek niteliği itibariyle bir kişi firması haline dönüşmüş
olmasına ve bu nedenle de sınırsız sorumluluk ilkelerine tabi olması gerektiği
halde, kalan tek ortağın içi boşalmış şirketin tüzel kişilik niteliğinden
yararlanarak sermaye ile sınırlı bir sorumluluk ilkesine dayanabilecektir ki,
kanun koyucunun amacının bu olmadığı da açıkça ortadadır.
TTK. nun 551. maddesinde çıkma ile birlikte düzenlenen çıkarma bakımından
da aynı sonuca varılması mümkün bulunmaktadır. Zira, anılan maddenin üçüncü
fıkrasına göre, esas sermayenin yarısından fazlasına sahip bulunan ortakların
mutlak ekseriyeti tarafından kararlaştırmak suretiyle bir ortağın şirketten
çıkarılmasını yasa koyucu şart koşmuş bulunmakla, çıkarma da bu işlemin ikiden
fazla ortaklı limited şirketler için düzenlendiğinin kabulü gerekir.
O halde, yukardan beri yapılan açıklamalar karşısında, iki kişilik bir
limited ortaklıkta ortaklardan birinin çıkarılmasına mahkemece izin verilmesi,
sonucu itibariyle tek kişilik şirketin devamına imkan tanıma neticesini
doğuracağından, yasa koyucu tarafından ise bu sonuç amaçlanmadığından TTK'nun
551/2. maddesinde çıkma hakkının ancak ikiden fazla orutaklı limited
şirketlerde uygulanmasının mümkün olacağının kabulü gerekir. Bu gibi hallerde
yani iki ortaklı limited şirkette ortaklardan biri şirketten çıkarılmasına izin
verilmesini isteyemeyeceğinden bu ortak ancak aynı maddede düzenlenmiş bulunan
fesih hakkını kullanabilir. Bu nedenle davacının limited şirketten
çıkarılmasına izin verilmesine ilişkin davasının reddine karar verilmesi
gerekirken yukarıda açıklanan hususlar üzerinde durulmadan ve irdelenmeden
davanın kabulüne karar verilmiş olması doğru görülmemiş ve hükmün bu yönden
davalı yararına bozulması gerekmiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının
kabulüyle kararın davalı yararına BOZULMASINA, bozma sebep ve şekline göre
diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek bulunmadığına ödediği
temyiz peşin harcının isteği halinde temyiz edene iadesine 29.11.1991 tarihinde
oybirliğiyle karar verildi.
HD.11 1991 - 3056/6358 , 29.11.1991
******