Mesajı Okuyun
Old 16-11-2012, 18:15   #8
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan subutayozgur
Sayın Dikici!
Mesajınızda dikkat çekici önerilerin yer aldığını düşünüyorum.
Önce bir parantez açayım.Irvin D.Yalom un divan isimli bir kitabını okumuştum. Burada mesleğin sorunlara profesyonelce yaklaşılmasının önemi ve yöntemleri çok güzel işlenmişti.Psikiyatristin seanslar için ücret alması,seans süresini (devam etmek istemesine rağmen) geçirmemesi onu çözmekle görevli olduğu sorunu kişiselleştirmekten alıkoyuyordu. Yine bu kitapta her psikiyatır kendisinden tecrübeli meslektaşlarından ücret karşılığı destek almak ve karşılaştığı problemleri onlarla tartışmak zorunda idi.Profesyonellikten ayrıldığında ise bir anda kendisini bekleyen tehlikelerle başbaşa kalmıştı.Bu kitabı bütün meslektaşlarıma tavsiye ediyorum.
-Yukardaki mesajnızda "Duruşmalarda ayağa kalkmayan avukatlara tepki gösteren Hakim ve Savcılarla empati kurmak, neden tepki gösterdiklerini düşünmek de zorunludur." demişsiniz. Ben empati yapmadan direk sordum. Onlar bunu makamlarına saygı göstergesi olarak kabul ediyorlar. Bu tartışmaya verdiğim cevap bizim sorunu çözmek için mahkemeye gelişimiz, hazırladığımız dosyamız, hitap şeklimiz, kılık kıyafetimiz bunların hepsi mesleğimize ve size saygımızın göstergesidir.Ancak bizi fiziken baskı altına aldığınızda biz bağımsız avukat olmaktan uzaklaşıp sizin astınızmışız gibi hissediyoruz.Siz nasıl makamınızın saygınlığı için gayret gösteriyorsanız bizim temsil ettiğimiz makamında bir saygınlığı vardır ve bu saygınlığı korumak için yemin ettik şeklinde oluyor.
- Hukuk davalarında duruşma yapılmaması bugün Almanyada uygulanan sistemmiş. Bu sisteme göre avukatlar ve hakimin odasında sohbet edercesine sorunu tartışıyormuş. Hakim elindeki kayıt cihazına kararları sesli olarak kaydediyormuş bu kayıtlar daha sonra zabıt haline geliyormuş.
-Hakim ve savcıların genç meslektaşlarımızdan rahatsız olma hakkı kanaatimce yoktur. Baronun ruhsat verdiği her avukat artık mesleğinde ehil ve yetişmiş kabul edilmeli ve en üst düzeyde önemsenmelidir. Eğer yeni meslektaşlar yeterli donanımda değil iseler derhal üniversiteler ve staj süreci mercek altına alınmalıdır zira asıl sorun buralarda yaşanıyor demektir.
- Hukuk mahkemelerinde asgari ücretin yatırıldığına ilişkin dekont ibraz edilmedikçe dava açılamaması şeklinde bir öneri tarafımca İstanbul Barosuna yıllar önce iletilmiştir. İnanıyorum ki birgün bu sistem gelecektir.
-Mahkemeler avukatın ayağa kalkmasına gerekçe olarak bu uygulamanın geleneksel hale gelmesini göstermektedir. Kanunda ayağa kalkılacak haller yazılıyken böyle bir gelenek hangi sebeple oluşmuştur. Bakırköy mahkemelerindeki bir yargıç avukat bey böyle bir uygulama bu güne kadar neden vardı bugün ne oldu da kaldırılmak isteniyor şeklinde bir soru sormuştu. Cevabını düşünürken aklıma şu geldi. Bizim insanımız Kuranda yazan farz namazın üzerine daima ilave namazlar eklemiştir. Daha çok ibadet daha çok sevap düşüncesiyle.Biz avukatlar saygı göstergesini zamanında biraz abartmış olup kanunda yazan hallerin ötesine geçmiş olabilirmiyiz?
Saygılarımla

Çok teşekkürler, eleştirilerinizi saygıyla karşılıyorum.

Ruhsat alan her avukatın, o mesleğin gereklerini yerine getirebilir durumda olduğu (elbette ki) bir "karine"dir.

Günümüzde mesleğimiz, çeşitli nedenlerle zarara uğra(tıl)mış olup, tablo maalesef hepimizin malumudur.

Çözüm önerileri oluşturmak, başkalarınca dile getirilen doğru veya hatalı görüş ve önerilere ise olgun yaklaşmak gerekir.