-Baba, sahiden sizin zamanınızda duruşma tutanakları katipler tarafından mı yazılıyordu?
- Evet oğlum.
-Peki bu katipler nasıl steno kullanmadan tüm söylenenleri tutanağa geçiriyordu?
-Eee pek öyle değil oğlum...
-Peki nasıl baba?
-Tümü değil de birazı geçiyordu...
-...Nası' yani?



-Baba...
-Evet oğlum.
-Sizin zamanınızda savcılar gerçekten de hakim kürsüsünde mi otururdu?
-Evet oğlum.
-Ama baba, kürsü hakimin değil midir?
-Eee öyledir de...



-Baba...
-Evet oğlum.
-Siz gerçekten duruşma için adliyeye mi giderdiniz?
-Evet oğlum.
-Yani ofisten duruşmaya katılamazdınız öyle mi?
-Aynen öyle.


-Baba...
-Evet oğlum.
-Sizin zamanınızda gerçeten de adalete ayrılan bütçe yüzde değil de bindelerle mi ifade ediliyordu?
-Evet oğlum.
-O zaman bütçe çok büyüktü demek ki?
-Eee... pek öyle denemez oğlum.
-Nası ya!
-Kurcalama işte ulan! Şu anda bütçeden en çok payı adalet ve milli eğitim alıyor mu almıyor mu ona bak sen! Sana ne geçmişten!

-Baba.
-Neee!
-Yav sizin zamanınızda hukukçuluk işi de zormuş ha!
-Zordu tabi eşşo...tövbe tövbe...


-Baba.
-Söyle yavrum.
-Son bi soru.
-Sor...
-Kızma ama...
-Kızmayacam ulan hadi sor!
-Dünyaya yine gelsen yine hukukçu mu olursun?
-Evet!
-Peki avukat mı olursun?
-Evet!
-Başka sorum yok...