Mesajı Okuyun
Old 19-09-2007, 23:19   #1
Ahmet Turan

 
Varsayılan Düşüncelerimizin Yansıması

Bizler neler düşünürsek düşündüğümüz duygularımıza yansırmış.

Duygularımızda neler hissetmeye başlarsak, hislerimizde davranışlarımıza dönüşür. Yani düşünceler duygularımızı, duygularda davranışlarımızın kaynağını oluştururmuş.

Kimileri bu nedenle derki aslında, ne düşünüyorsak aslında oyuz. yani bizler düşüncelerimizin ürünüyüz.Bu gün yaşadıklarımız dün düşündüklerimizin sonucu, yarın yaşayacaklarımızda bu gün düşündüklerimiz, his etiklerimiz ve yaşadıklarımızın sonucu olabilecektir deniyor.

Bunun için düşüncelerimizi pozitif tutabildiğimiz oranda yarınlarımızda pozitif olabilecektir. Seçim her şekilde bizim. Sizler hangisini seçerseniz aslında haklısınız. Seçim bizim gerçeğimiz oluveriyor. Çünkü ektiklerimizin sonucunu alıyoruz. Ne ekersek onu biçebiliyoruz.

Bu temelde yaşamın bize sundukları aslında bizim zihnimizde oluşturduğumuz düşüncelerimizin aynadaki yansımasıdır. Aynada kendimizi nasıl görmek istersek öyle görüyoruz.
Bir hikaye;
Uzun yıllar önce, uzaklardaki bir ülkede Bin aynalı dağ denilen bir dağ vardı. Bu Dağın zirvesine gerçekten de bin tane irili ufaklı ayna yerleştirilmişti. Herkes zaman zaman bin aynalı dağa çıkıp, ilginç öykülere şahit olmayı ve daha sonra gördükleri hakkında arkadaşlarıyla konuşmayı isterdi.

Bir gün, bu ülkede yasayan küçük mutlu bir köpek, bu dağı duydu ve oraya gitmeye karar verdi. Dağın eteğine ulaştı ve sora da neşeyle yukarı tırmandı. Yorulmuştu, ama yeni şeyler göreceği için keyiflenmiş ve yorgunluğunu çoktan unutmuştu. Aynaların bulunduğu zirveye geldiğinde kulaklarını dikmiş, kuyruğunu hızlı hızlı sallıyordu. Kocaman bir gülümseme gönderdi onlara. Karşılığında bin tane kocaman sıcak ve dostane gülümseme aldı. Mutluluğu kat kat artmıştı. Oradan bir türlü ayrılmak istemiyordu.

Türlü türlü sevinç ve dostluk hareketleri yapıyor, yaptıklarının bin kat fazlasıyla karşılığını görüyordu. Nihayet gün karadı ve oradan ayrılması gerektiğini anladı. dağdan inerken kendi kendisine; "Burası harika bir yer! Buraya sık sık geleceğim" diye düşünüyordu. Bu arada, aynalı Dağın çıkışındaki anlamlı levhayı da okudu ve mutluluğu bin kat daha arttı...

Ayni ülkede yaşayan başka küçük bir köpek daha vardı.
Ama ilki kadar mutlu değildi. Huysuz ve mutsuzdu. O da o dağa gitmeye karar verdi. Dağın eteklerine kadar gelip de yukarıya baktığında, şikâyete başlamıştı bile.
Sızlana sızlana dağın tepesine kadar çıktı. Yorgunluk ve kızgınlığa şimdi bir de korku eklenmişti. Doğru ya, bu dağın tepesinde kendisini kim bilir hangi hırsızlar, haydutlar bekliyordu! Aynaların olduğu alana yaklaşırken, her an bir düşmanla karsılaşacakmış gibi başını öne eğmişti. Kafasını kaldırıp da aynalara baktığında gözlerinde inanamadı. Soğuk soğuk bakan bin tane köpek gözlerini onun üzerine dikmişti.
Güya onlardan korkmadığını onlara göstermek için hırlamaya, dişlerini göstermeye başladı. Aynı anda korkunç görünümlü bin köpek kendisine hırlayınca, korkudan ne yapacağını bilemedi ve dağdan kaç inerken kendi kendine;
"Burası korkunç bir yer! Buraya bir daha asla gelmeyeceğim." diyordu.

Huysuz köpek, o hızla ve korkuyla kaçarken, aynalı dağ hakkında bilgi veren levhayı ve üzerindeki yazıları görmemişti bile.

Levhada şöyle yazıyordu:
"Ey yolcular! Sakın aldanmayın, gördüğünüz görüntüler sadece ve sadece sizin aynadaki yansımanızdır. Aynı şekilde; hayatta başınıza gelen bütün olaylar size tutulmuş aynalardır.


Bu temelde aynalarda kendimizi, geleceğimizi nasıl görmek istiyorsak öyle bakmalıyız.

Siz nasıl bakıyorsunuz? AYNAYA!