Mesajı Okuyun
Old 06-11-2008, 18:16   #2
Doç. Dr. Özge Yücel

 
Varsayılan

Adli Tıp Raporu usul açısından yok hükmündedir
Salı, 04 Kasım 2008 13:02

Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi, H. Ü. olayında düzenlenen hızlandırılmış adli tıp raporunun bilimsel olarak geçersiz, hukuken yok hükmünde olduğunu açıkladı.

TTB Merkez Konseyi, bu rapora dayanarak gerçekleştirilen tahliye işleminin yeniden değerlendirilmesi gerektiğini bildirdi.

TTB Merkez Konseyi, 14 yaşındaki bir kız çocuğuna cinsel taciz suçlamasıyla 6 ay tutuklu kaldıktan sonra Adli Tıp Kurumu’nun raporu sonucu serbest bırakılan H. Ü. ile ilgili olarak, bugün (4 Kasım 2008) bir basın toplantısı düzenledi. Basın toplantısına TTB Genel Sekreteri Dr. Eriş Bilaloğlu ve İstanbul Tabip Odası'ndan Dr. Osman Öztürk katıldılar.

Basın toplantısında konuşan TTB Genel Sekreteri Dr. Eriş Bilaloğlu, TTB Merkez Konseyi’nin 31 Ekim günü de bu konuyla ilgili bir yazılı açıklama yaptığını ve bu açıklamada “cinsel istismarın beden ve ruh sağlığını bozmama olasılığının olmadığını” vurguladıklarını anımsattı. Aynı açıklamada, Türk Tabipleri Birliği, İstanbul Tabip Odası, Adli Tıp Uzmanları Derneği, Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığı Derneği, Adolesan Sağlığı Derneği ve Türk Pediatri Kurumu olarak Adli Tıp Kurumu’nun H. Ü. ile ilgili olarak verdiği raporun bilimsel incelemesini yapmak üzere çalışmalara başladığını da duyurduklarını kaydeden Bilaloğlu, buna karşın bazı milletvekillerinin açıklamalarında ve kimi köşe yazılarında TTB’nin hedef alınmış olmasını anlamakta güçlük çektiklerini bildirdi.

Bilaloğlu, diğer kurumlarla beraber hazırlanacak bilimsel raporun kısa süre içinde açıklanacağını belirtirken, bugün ise raporu usulen değerlendirmek üzere bu basın toplantısını düzenlediklerini aktardı.

4 Kasım 2008
BASIN AÇIKLAMASI

H. Ü. OLAYINDA DÜZENLENEN HIZLANDIRILMIŞ ADLİ TIP RAPORU BİLİMSEL OLARAK GEÇERSİZ,
HUKUKEN YOK HÜKMÜNDEDİR.

BU RAPORA DAYANARAK GERÇEKLEŞTİRİLEN TAHLİYE İŞLEMİ GÖZDEN GEÇİRİLMELİ/YENİDEN DEĞERLENDİRİLMELİDİR!

14 yaşındaki bir kız çocuğuna yönelik cinsel istismar-pedofili (subyancılık) suçlamasıyla tutuklu bulunan H. Ü.’nün Adli Tıp Kurumu’nca düzenlenen rapor sonrası tahliye edilmesi kamuoyunda haklı ve büyük bir infialle karşılandı.

Türk Tabipleri Birliği olarak söz konusu raporu bilimsel açıdan inceleyerek değerlendireceğimizi 31 Ekim 2008 tarihinde yaptığımız basın açıklamasında duyurmuştuk. İlgili inceleme tamamlandığında sonuçlarını kamuoyu ile paylaşacağız.

Ancak, Türk Tabipleri Birliği, konunun aciliyetini göz önünde tutarak Adli Tıp Kurumu’nun düzenlediği raporu basına yansıyan bilgiler çerçevesinde öncelikle usûl açısından değerlendirmiştir:

1- Basında yer alan bilgilerden mağdure B. Ç. Hakkında düzenlenen Adli Tıp Kurumu (ATK) 6. Adli Tıp İhtisas Kurulu’nun raporunda yapılan muayeneye dair bulgulara yer verilmeksizin “… beden ve ruh sağlığını bozacak mahiyet ve derecede patolojik araz tespit edilmediği” kaydının düşülmesi söz konusu raporun öncelikle bilimsel olarak yetersiz ve bu nedenle geçersiz olduğunu göstermektedir.

2- Adli Tıp Kurumu (ATK) 6. Adli Tıp İhtisas Kurulu pedofili olayının mağduresi B. Ç.’yi 19 Eylül 2008 Cuma günü muayene etmiş ve 22 Eylül Pazartesi raporunu hazırlamıştır. İhtisas Kurulu’nun rapor hazırlama süreci; kişinin muayenesi/kişiye ait dosyanın genellikle asistan hekimlerden oluşan raportöre verilmesi/raportörün taslak raporunu hazırlaması/bu taslak rapor hakkında Kurul Başkanı veya ilgili Kurul üyesinin değerlendirme-onayının alınması-ilk taslak raporun İhtisas Kurulu toplantısında okunup tartışılması/İhtisas Kurulu tarafından son hali verilen raporun yazım için görevli sekreterlere verilmesi/sekreterlerce hazırlanan tek nüshalık ilk rapor taslağının raportör üye tarafından gözden geçirilip gereken düzeltmelerin yapılması/nihai olarak üç nüsha halinde hazırlanan raporun raportör, Kurul Başkanı ve Kurul üyeleri tarafından incelenerek imzalanması ve ATK Başkanlığı’na gönderilmesi gibi bir dizi aşamada gerçekleştirilmektedir. Bir adli tıp raporunun hatasız olarak verilebilmesi için gerekli olan bu aşamalar doğal olarak raporlaştırma sürecini uzatmaktadır ve 6. Adli Tıp İhtisas Kurulu’nda bu süre ortalama 3-4 haftayı bulmaktadır.

Durum böyle iken mağdure B. Ç. hakkındaki raporun muayeneden sonraki 1 iş günü içinde hazırlanmış olması ortada bir “hızlandırılmış rapor” sürecinin var olduğunu göstermektedir ve bu durum ilgili raporlaştırma sürecine “müdahale edildiği”, “sanığın korunduğu” kuşkularını doğurmaktadır. Kamuoyunun aydınlatılması ve ATK üzerindeki kuşkuların kaldırılabilmesi için öncelikle bu sürecin hangi saiklerle ve nasıl gerçekleştirildiğinin Adalet Bakanlığı ve ATK yöneticileri tarafından açıklanması gerekir.

3- Adli Tıp Kurumu 2659 sayılı Kanunla kurulmuştur ve Adli Tıp İhtisas Kurulları’nın yapısı ve çalışma esasları da bu Kanun’la düzenlenmiştir.

Bu Kanun’a göre 6. Adli Tıp İhtisas Kurulu’nun bir başkan ve adli tıp uzmanı iki üye ile birlikte Kadın Hastalıkları ve Doğum, Radyoloji, Üroloji, Ruh Sağlığı ve Hastalıkları, Çocuk Psikiyatrisi, Adli Antropoloji ve Çocuk Cerrahisi branşlarından birer üyeden oluşması yasal bir zorunluluktur.

Aynı Kanun’un 23. maddesi (B) fıkrasında Adli Tıp İhtisas Kurullarının çalışma esasları şu şekilde düzenlenmiştir:

“ Adli Tıp İhtisas Kurulları Başkanının başkanlığında işin niteliğine göre en az dört üye ile toplanır ve oyçokluğu ile karar alır. …

Üyelerden birinin özürlü olması veya yokluğu halinde eksiklik diğer kurullardan alınacak üye ile tamamlanır. Şu kadar ki tetkik edilecek konu, ilgili uzman üye hazır bulunmadıkça müzakere edilemez.”

Açık olarak görüldüğü gibi çocuk psikiyatristi hazır bulunmadan pedofiliyle ilgili bir vakanın 6. Adli Tıp İhtisas Kurulu’nda muayenesinin yapılması ve rapor hazırlanması 2659 sayılı Adli Tıp Kurumu Kanunu’na aykırıdır ve bu şekilde hazırlanmış bir rapor hukuki açıdan da bilir kişi raporu olarak kabul edilemez.

4- 6. Adli Tıp İhtisas Kurulu’nda çocuk psikiyatristi bir üyenin halihazırda olmaması raporun bu şekilde hazırlanması için haklı bir gerekçe oluşturmaz.

Çünkü, gene 2659 sayılı Kanun’a göre; “adli tıp ihtisas kurulları ile adli tıp ihtisas daireleri, inceledikleri konularla ilgili olarak Adli Tıp Kurumunda bulunmayan tıp ve diğer uzmanlık dallarında Adli Tıp Kurumu dışından uzmanların bilirkişi olarak davet edilmesine karar verebilirler.”

Pedofili olayının mağduresi B. Ç.’nin muayenesi İstanbul’da yapılmıştır ve istenildiği takdirde İstanbul’da bir çocuk psikiyatristinin bulunamaması söz konusu değildir.

5- 6. Adli Tıp İhtisas Kurulu Başkanı’nın ruh sağlığı ve hastalıkları uzmanı olması pedofili mağduresi B. Ç. hakkında hazırlanan raporun bilimsel olduğu doğrultusunda bir kanıt oluşturmaz. Çünkü ruh sağlığı ve hastalıkları ile çocuk psikiyatrisi uzun yıllar önce birbirinden ayrılmış iki farklı tıp disiplinidir ve birbirlerinin yerine ikame edilemezler.

6- 6. Adli Tıp İhtisas Kurulu 2659 sayılı Kanun’da 2003 yılında yapılan değişiklikle kurulmuştur. Yukarıda da bahsedildiği gibi bu kurulda çocuk psikiyatristi bir üyenin bulunması yasal bir zorunluluk iken aradan geçen 5 yıl boyunca bu zorunluluk yerine getirilmemiştir.

ATK Kanunu’nun 11/c maddesine göre “Kurumun verimli ve düzenli çalışmalarını sağlamak ve bu yolda uygun göreceği tedbirleri almak” ATK Başkanı’nın görevleri arasındadır. Oysa beş yılı aşkın bir süredir ATK Başkanlığı görevini yürüten Dr. Keramettin Kurt bu görevini yerine getirmemektedir ve en azından ağır bir görevi ihmal suçu söz konusudur.

Sonuç olarak; H.Ü. olayıyla ilgili mağdure B. Ç. hakkında ATK 6. Adli Tıp İhtisas Kurulu tarafından hazırlanan rapor meslek örgütümüz tarafından usûl açısından değerlendirilmiş ve yapılan bu değerlendirme sonucunda söz konusu raporun hukuken bilir kişi raporu olarak kabul edilemeyeceği, yok hükmünde olduğu anlaşılmıştır.

Bu durumda; H. Ü. eğer basında yer aldığı gibi Bursa 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nce bu rapora dayanarak tahliye edilmişse ilgili mahkeme kararının gözden geçirilmesi/yeniden değerlendirilmesi gerekmektedir.

Türk Tabipleri Birliği aynı zamanda fevkâlâde önemli bir sağlık sorunu olan pedofili (subyancılık) iddiasıyla ilgili konuyu yakından takip etmekte ve gelişmeleri çocuklarımızın ruh sağlığı açısından endişeyle izlemektedir.
Kamuoyuna saygılarımızla duyururuz.

TÜRK TABİPLERİ BİRLİĞİ
MERKEZ KONSEYİ

http://www.ttb.org.tr/index.php/habe...ueseyin-uezmez