Mesajı Okuyun
Old 07-06-2002, 12:19   #6
Cest la vie

 
Varsayılan her soru kaç puan? :)

Sayın Tikici..
Sorular biraz karısık gibi ama elimden geldiğince cevaplamaya çalışacağım. Hata olursa hoşgörünüz


1- Aile eğer çocugu için tedbir almışsa, elinden geldiğini yapmıssa ve bunu kanıtlamıssa, kurtuluş beyyinesi getirmiş sayılır ve zarardan sorumlu olmaz. Ama, bu tedbir çocugu evlere girip çıkacak bir işte çalıştırmaksa, durum değişebilir. Bunun bir tedbir oldugu ne derece iddia edilebilir ki? Kedinin boynuna ciğer siparişi yazıp kediyi kasaba yollamak, ve o ciğerin sağ sağlim eve gelmesini beklemek gibi bir şey değil mi bu? Bu halde aile gerekli tedbiri aldıgını, cocugun bir zarara sebep olmasını engellemek için gerekli bütün önlemleri aldıgını iddia edemeyecektir. Başka iş mi yoktu ki cocugu, onun evlere girip cıkmasını sağlayacak bir işe verdiler? Veya tüpçüyü uyarmaları gerekmez miydi, en azından servis işini değil de başka tür işleri ona yaptırsınlar diye?
Bu nedenle ailenin sorumlulugu hala söz konusu gibi..

2- Hırsızın tüpçü olması durumunda BK md 41 gereğince tazminat davası direkt tüpçüye açılmaz mı?
"Gerek kasten, gerek ihmal veya teseyyüb yahut tedbirsizlik ile haksız bir surette diğer kimseye zarar veren şahıs bu zararın tazminine mecburdur."
Yani tüpçünün amacının zaten hırsızlık olması halinde BK 41 uygulanmaz mı?

Ama, sorun sadece daha önce hırsızlık yapmış birini çalıştırmaksa... Bir şey diyemeyeceğim. Yani şartların varlıgı halinde olsa olsa BK 100 e dayanarak dava açılabilir(eve gelen bir misafirin eşyası çalınsaydı BK 55 olurdu) ama BK 100 ün şartlarının varlığı tartışılır.. Öğrendiğim kadarıyla yanında çalışanın borcun ifasıyla ilişkisi olmayan haksız fiillerden doğan zarardan dolayı borçlu (yani tüpçü) sorumlu değildir. Ama hükmün koyuluş amacı karşı tarafı korumaksa ve borçlunun borcun ifası için gerekli olan özeni göstermeye zorlamaksa..
Aklım karıştı
Ben daha öğrenciyim, kitaplardan öğrendiklerim dısında bir şey söyleyemeyeceğim Bu nedenle siz yanıtlarsanız çok memnun olurum, böylece ben de öğrenmiş olurum.

Alıntı:
Dip not: Sayın Hukuk doktoru bu kadar basit bir soru sormaz. Kafa yormalısınız, haksız fiilin varlığına rağmen zarar anlamında sorumsuz olmak mümkün müdür? .......


Ben de ilk başta tuzak mı var acaba diye düşündüm ama bulamadıgım için normal cevabı yazdım. Buyrun, hep birlikte kafa yoralım.

Peki, aynı mantıkla hareket etsek.. Diyelim ki ben bir haksız fiil işledim ve üzerime kayıtlı hiç bir şey yok. (20 yaşındayım) Velayet hükümlerine göre 18 yaşını dolduran ama okumakta olan çocuga ailenin bakma yükümü devam etmektedir. Yani, her yönden aileme bağlıyım, tüm masraflarımla. Para da kazanmıyorum. Bana açılan davada, para benden tazmin edilemez, çünkü mal varlığım yok. Ailemin de sorumlulugu söz konusu olamaz. Peki, bu durumda zarar görenin zararı kimden tazmin edilecek? Ben, param, malvarlıgım olmadıgı için tazminden kurtulacak mıyım?
Yoksa temerrüde düşmüş mü sayılacagım? Tazminat borcum ne zaman muaccel olmus sayılacak?
Sevgi ve Saygılarımla
Ahu