Mesajı Okuyun
Old 19-01-2004, 22:40   #10
Cumok

 
Varsayılan

Sayın Üstadım; Milletvekili dokunulmazlığının sınırlandırılmasını sadece basında kopartılan fırtınadan etkilenme olarak yaklaşmanız üzücü. Üstadım, ben de bu ülkenin bir bireyi'yim, yani ben halkım. TV izliyor, gazete okuyor ve belki de tahmin edemiyeceğiniz kadar kitap okuyorum. Sonra etrafıma da bakarım, baktığımda da görmek için bakarım. Okuduğumu kendimce anlar değerlendirebilirim de. Asla sabit fikirli biri değilim, bilmiyorsam sorarım, ya da bilmiyorum diyebilenlerdenim. At gözlüğünü çıkartalı belki yıllar oldu, asla ne bir partinin, ne bir parti liderinin peşinde olmadım, “Türkiye sizinle gurur duyuyor” diye de bağırmadım, bağıranların yanında da olmadım. Çağdaş bir insanım, çağdaş yaşamın ne olduğunu çok iyi bilenlerdenim.

İzin verirseniz bir örnek vereyim. Yok olup giden partilerden birinin bir külhanbeyi tavırlı milletvekilinin, yine kendi partisinden başka bir milletvekilinin adaylığını hazmedeyip arabasına nasıl hücum ettiğini, o yaşlı adama nasıl hakaret ettiğini hâlâ unutabilmiş değilim. Bu terbiyesiz adamın gücü nereden geliyordu acaba? Neden böylesine bir adiliği yapabilmişti? Dokunulmazlık yerinde kullanıldığında doğrudur üstadım, ama onu alırda, “ben milletvekiliyim, kırmızı ışıkta geçerim, istediğim yere girerim, kapı pencere kırarım ve siz bana asla bir şey yapamazsınız” derseniz ben size halk olarak karşı çıkarım.

Size soru soran gazeteciye kızdığınız zaman, etrafınızda neden gerektiğini asla çözemediğim korumalar ordusunu üzerine salarsanız, ben size de sizin dokunulmazlığınıza da karşı çıkarım.
Sonra 12 yıl gibi bir süre yurtdışında gelişmiş bir ülkede yaşadım. Oranın yaşamı, politikası, politikacısı ile bizleri kıyaslayabilecek kadar bilgiye de sahibim. Aslında her zaman da yaptığım budur. Bir milletvekil geçecek diye gelişmiş ülkelerde sokaklar kapatılmaz, trafik aksatılmaz, eskortlarla tantana içinde bir yere gidilmez. Hele etrafında gereksiz bir sürü zebellah gibi saygısız koruma gezdirilmez. Daha sayayım mı üstadım?

Biz toplum olarak cahiliz, vur dendiğinde öldüren bir karakter yapımız var. 550 milletvekilinin kaçı aklı başında aydın kişilerdir söyleyebilir misiniz? Kaçı kitap okuyordur, kaçı tiyatroya gitmiştir, ya da gidiyordur? Hele kaçının operadan haberi var? Bu nasıl bir vekilliktir ki hepsinin belinde tabanca var? Ne için sayın üstadım, tabanca ne ve kimin için taşınır? Belinde silah, etrafında gorilleri ve dokunulmazlık zırhına bürünmüş vekiller...
Basından etkilensem ne olacak? Basın bir çoğunun yaptığı gibi yalakalık mı yapmalı, ne derlerse, ne yaparlarsa alkş mı tutmalı? Böyle olursa her yer güllük gülistanlık mı olacak? Ben düşünebilen bir insanım üstadım, birilerinin beni yönlendirmesine gerek yok, buna gereksinimim de yok.

Etrafta olan biteni görmek, anlamak için gören gözlerle bakmanız yeterli. Yaşamımda kimsenin kıçını yalamadım ben, kimse de yalatamadı. Alnım açık yüreğim huzur doludur. Geçmiş yönetimler zamanını da gördük, şimdiyi de yaşıyoruz, neden hâlâ olduğumuz yerde sayıyoruz söyleyebilir misiniz? Siz bir kanun adamısınız, sanırım yüzlerce, binlerce inanılmaz saçmalıklar dolu davalarla uğraşıyorsunuz. Hiç şöyle düşündüğünüz olmuyor mu? Neden bizler hâlâ buralardayız, neden böylesine konularla uğraşıyoruz, neden hâlâ yerimizde sayıyoruz diye?

Son olarak; Bu hükümetin dokunulmazlık konusunda neden bu kadar kayıtsız kaldığını açıklayabilir misiniz? Bırakın basında görevini yapsın, sanık şayet suçsuzsa yargılanıp aklansın. Bundan neden bu kadar korkuluyor ki? Yine bu hükümetin yetkili bakanları söylüyor; 55 milyar dolar ortadan kaybolmuş, neden bunun hesabı sorulmuyor? Neden savsaklanıyor? Öncekilerin başladıklarının devamı neden getirilmiyor? Ben halk olarak bunları önce merak ediyor sonra da sonucu bekliyorum.

Üstadım, bana katılmak zorunda olmanızı zaten bekleyemem. Buna hakkım da olamaz, ama benim de gördüğünüz gibi itirazlarım, beklentilerim var. Bunlar yanlış, eksik ya da hatalı olabilirler. Zaten ille de böyle olacak, ya da olmalı diye bir iddiam yok. Endişelerimi, saçma gördüklerimi dilimin döndüğünce dile getirmeye çalışıyorum. Bu da benim vatandaşlık görevim. Gördüğüm kadar da bazı konularda hemfikiriz. Diğerleri de benim diğer ülklelerde gördüklerimle, burada yaptığım kıyaslamalar sonucu düşüncelerimdir.

Ben artık ortalıkta mafia vari dolaşan vekil istemiyorum. Vekil halkı için görev yapan olmalı, etrafa “ben artık milletvekiliyim” diye hava atarak dolaşanları, kırmızı ışıkta geçenleri, suç işlediğinde vekil kimliğiyle yırtanları, geçeceği yolları kapatarak halkına eziyet edenleri istemiyorum. Ben artık kendi seçtiğim vekillerim tarafından aşağılanmak, hor görülmek, itilmek kakılmak istemiyorum. Yakasına atnalı gibi vekil rozeti takıp hava atmaktan öte, artık akıllarını başlarına toplayıp bu ülkeye ve bu ülkenin insanına sahip çıkmalarını istiyorum ve bekliyorum. Bu da sanırım benim, bir vatandaş olarak en doğal hakkımdır.

Üstadım, sizden bir istirhamım olsun. Şu basına çok fazla takılmışsınız siz. Bundan kendinizi kurtarın önce, bir yerlere suç yükleyerek, diğer tarafı koruyarak hiçbir yere varılamaz. Geniş açıyla gören gözleriniz, en ince sesleri duyabilen kulaklarınız, algılayabilen, tartabilen bir beyniniz olduğu sürece sadece etrafa bakmak, olanları ya da olacakları görmek, anlayabilmek için yeterlidir.
Ne demişti bilgenin biri? “Düşünüyorum, öyleyse varım.”
Saygı ve Sevgiyle