Mesajı Okuyun
Old 03-09-2013, 15:07   #9
repose

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
7. HUKUK DAİRESİ
E. 2012/5010
K. 2013/2220
T. 5.3.2013
• ELEKTRİK ABONELİĞİNDEN KAYNAKLANAN İSTİRDAT DAVASI ( Kayıp Kaçak Bedelinin Belirlenmesi İçin Alınan Kurul Kararının EPDK’nın Bir Düzenleyici İşlemi Olarak Tüm Tüzel ve Gerçek Kişileri Bağlayacağı - Kurul Kararlarının İptali İçin Açılacak Davaların Danıştay’da Görülebileceği )
• KAYIP KAÇAK ELEKTRİK BEDELİ ( İstirdat Davası/Kayıp Kaçak Bedelinin Belirlenmesi İçin Alınan Kurul Kararının EPDK’nın Bir Düzenleyici İşlemi Olarak Tüm Tüzel ve Gerçek Kişileri Bağlayacağı - Kurul Kararlarının İptali İçin Açılacak Davaların Danıştay’da Görülmesi Gerektiği )
• YARGI YOLUNUN BELİRLENMESİ ( İstirdat Davası/Kayıp Kaçak Bedelinin Belirlenmesi İçin Alınan Kurul Kararının EPDK’nın Bir Düzenleyici İşlemi Olarak Tüm Tüzel ve Gerçek Kişileri Bağlayacağı - Kurul Kararlarının İptali İçin Açılacak Davaların Danıştay'ın Görev Alanında Olduğu )
• DANIŞTAY'DA GÖRÜLECEK DAVA ( İstirdat Davası/Kayıp Kaçak Bedelinin Belirlenmesi İçin Alınan Kurul Kararının EPDK’nın Bir Düzenleyici İşlemi Olarak Tüm Tüzel ve Gerçek Kişileri Bağlayacağı - Kurul Kararlarının İptali İçin Açılacak Davaların Danıştay’ın Görev Alanında Olduğu )
2004/m.72
ÖZET : Dava, elektrik aboneliği sözleşmesinden kaynaklanan ve istenen miktarda borçlu olmadığı halde ödenen bedelin istirdadı istemine ilişkindir. Kayıp-kaçak bedelini EPDK’nun kanunun kendisine verdiği yetki çerçevesinde ve kanunun temel amaçlarına uygun şekilde belirlediği, kayıp-kaçak bedelinin belirlenmesi için alınan kurul kararının EPDK’nun bir düzenleyici işlemi olarak tüm tüzel ve gerçek kişileri bağlayacağı, dağıtım şirketlerinin kurul kararlarına aykırılık teşkil edecek herhangi bir işlemde bulunamayacakları, Kurul Kararlarının iptali için yargı yoluna başvurmanın her zaman mümkün olduğu ancak Kurul Kararlarının iptali için açılacak davaların Danıştay’da görülebileceğinin açık hükme bağlandığı anlaşılmakla davacının davasının reddine karar vermek gerekir.

DAVA : Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtay’ca incelenmesi davacı tarafından istenilmekle, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dosya incelendi, gereği görüşüldü:

KARAR : Dava, elektrik aboneliği sözleşmesinden kaynaklanan ve istenen miktarda borçlu olmadığı halde ödenen bedelin istirdadı istemine ilişkindir.

İddia ve savunmaya, duruşma tutanaklarına yansıyan bilgi ve belgelere, bu yolla saptanan dava niteliği ile dosya kapsamında toplanıp değerlendirilen delillere, delillerin takdir, tahlil ve tartışımına ilişkin hükümde gösterilen gerekçelere göre,

SONUÇ : Davacı tarafın yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile kararın ONANMASINA, peşin alınan harcın mahsubu ile geriye kalan 3,15.TL harcın davacı taraftan alınmasına, 05.03.2013 gününde oybirliği ile karar verildi.

YEREL MAHKEME KARARI

TÜRK MİLLETİ ADINA

KONYA

1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO: 2011/529

KARAR NO: 2012/239

KARAR TARİHİ: 18/04/2012

Mahkememizde görülmekte bulunan İstirdat davasının yapılan açık yargılamasının sonunda;

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:

Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin davalı elektrik dağıtım şirketinde 1392780 numaralı sanayi elektrik aboneliğinin bulunduğunu, bu abonelikten kaynaklı olarak müvekkiline toplam 25.365,97 TL tutarında alacak kalemlerini de içeren faturalar tanzim edildiğini, müvekkilinin 2011 Haziran, Temmuz, Ağustos, Eylül, Ekim ve Kasım dönemlerine ilişkin faturalarını düzenli olarak ödediğini, Türkiye genelinde kaçak elektrik kullanan kötüniyetli gerçek ya da tüzel kişilerin kaçak kullanım bedellerinin fatura tutarlarının belli oranları ile yansıtıldığını, özellikle müvekkili gibi aylık elektrik tüketim miktar ve oranı oldukça yüksek olan şirketler için bu oran ve miktarın oldukça yüksek olduğunu tüm bu nedenlerle elektrik faturalarına yansıtılan kaçak kullanım bedelinin halkız olduğunun tespiti ile müvekkili şirketten bundan sonra kaçak kullanım bedeli adı altında tahsilat yapılmamasına müvekkili tarafından bugüne kadar kaçak kullanım bedeli adı altında ödenen 25.365,00 TL.nin davalı şirketten her birini ödeme tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile tahsiline karar verilmesini dava ve talep etmiştir.

Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, dağıtım şirketleri tarafından kayıp-kaçak bedelinin abonelerden tahsili ile ilgili kanun yönetmelikler ve epdk kurul kararlarına dayandığını bu mevzuat yürürlükte olduğu sürece de kayıp-kaçak bedelinin tahsilinin yasal olduğunu, davacının sözleşme ile uymayı kabul ettiği mevzuat gereğince kayıp-kaçak bedeli tahsil edildiği davacının bu bedelin kendisine iadesine isteminin sözleşmeye aykırı bir talep olduğunu tüm bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

Dava, elektrik faturasına yansıtılan kaçak kullanım bedelinden dolayı bunun alınmasının yerinde olup olmadığı yerinde olduğu taktirde istirdatı istemine ilişindir.

Tüm dosya kapsamına göre; davacı şirket tarafından abonelerden kayıp-kaçak bedelinin tahsilinin yönetmelikler ve EPDK kararlarına dayandığı, mevzuatın yürürlükte olduğu sürece kayıp-kaçak bedelinin tahsilinin yasal olduğu, ayrıca fatura bedelinin belirlenmesine yönelik tarifelerin EPDK tarafından belirlendiği davacı şirketin EPDK tarafından belirlenen tarifeleri uygulamakla yükümlü olduğu, davacı şirket ile davalı tüketici arasında 28.10.2010 tarihli Alçak Gerilim Elektrik Enerjisi Satışına İlişkin Perakende Satış Sözleşmesi akdedildiği ve davalı-tüketiciye 1392780 abone nosu ile elektrik hizmeti sunulduğu anlaşılmıştır.

Elektrik nakli işleminde teknik kaybın olacağı, kayıpsız elektrik üretiminin söz konusu olamayacağı, 2011 yılı öncesinde ilgili mevzuatlar gereği teknik kayıpların tüm tüketicilere yansıtılırken elektrik kaçağını içeren teknik olmayan kayıpların dağıtım şirketlerinin kayıp-kaçak hedefleri de dikkate alınarak serbest olmayan tüketicilere yansıtıldığı, 2011 yılına ilişkin yapılan değişiklikler ile yalnızca perakende satış lisansına sahip dağıtım şirketlerinden enerji satın alan abonelerin değil, dağıtım sistemini kullanan her bir tüketicinin hizmet sunulmasında oluşan tüm maliyetlere katlanmasının öngörüldüğü, tarifelerin uygulanmasının, lisans sahibi şirketler bakımından yasal zorunluluk olduğu, lisans sahibi şirketlerin tarifeyi değiştiremeyeceği gibi tarifede yer almayan bir bedeli de tahsil edemeyeceği veya düzenlenen tarifeler kapsamında belirlenmiş bir bedeli de tahsil etmeme gibi bir davranışta bulunamayacağı, perakende satış lisansı sahibi dağıtım şirketlerinin tarifeleri uygulayıp uygulamama ve kayıp-kaçak bedelini tahsil edip etmeme gibi bir inisiyatifinin bulunmadığı, tarifelere uyma yükümlülüğünün bir gereği olarak kayıp-kaçak bedelinin perakende satış tarifesinin bir unsuru olarak faturalarda yer aldığı, kayıp-kaçak bedelini EPDK’nun kanunun kendisine verdiği yetki çerçevesinde ve kanunun temel amaçlarına uygun şekilde belirlediği, kayıp-kaçak bedelinin belirlenmesi için alınan kurul kararının EPDK’nun bir düzenleyici işlemi olarak tüm tüzel ve gerçek kişileri bağlayacağı, dağıtım şirketlerinin kurul kararlarına aykırılık teşkil edecek herhangi bir işlemde bulunamayacakları, Elektrik Piyasası Kanunu’nun 12.maddesinde,

“idari para cezaları dahil, kurul tarafından alınan bütün kararlara karşı açılan iptal davaları ilk derece mahkemesi olarak Danıştay’da görülür. Danıştay, Kurul Kararlarına karşı yapılan başvuruları acele işlerden sayar…” denildiği,

Bu hüküm çerçevesinde Kurul Kararlarının iptali için yargı yoluna başvurmanın her zaman mümkün olduğu ancak Kurul Kararlarının iptali için açılacak davaların Danıştay’da görülebileceğinin açık hükme bağlandığı anlaşılmakla davacının davasının reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir.

Hüküm: Yukarıda açıklanan nedenlerle;

Davanın REDDİNE,

Peşin alınan 376,70 TL harçtan alınması gereken 21,15 TL karar harcının mahsubu ile bakiye 355,55 TL fazla harcın karar kesinleştiğinde ve istek halinde davacıya iadesine,

Yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,

Davalı vekili için taktir edilen 3.040,15 TL ücreti vekaletin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,

Davacı vekili tarafından yatırılan avanstan arta kalan kısmının HMK 333 maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,

Dair taraf vekillerinin yüzüne karşı HUMK. 432 maddesine göre temyiz süresi on beş gün olup, temyiz süreleri ilamın usulen taraflardan her birine tebliği ile başlamak üzere Yargıtay yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 18.04.2012