Mesajı Okuyun
Old 31-05-2007, 09:53   #10
Seyda

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan AkçadaĞ
O halde; konuşma özürlü olan, anti-sosyal kişiliğe sahip bireylerin Hukuk Fakültelerine girmelerini ve bu okulları bitiripte başarısız birer Avukat olacaklarına, girmeden önce böyle bir mülakat ile Fakültelere alınmamaları daha akılcı geliyor. en azından bu insanlar Hukuk Fakültesini bitirip başarısız olacaklarına daha yolun başındayken başka meslek gruplarına yönlendirme şansları bulunmuş olur. Saygılarımla...

Hukuk Fakültesi'nde okuyan ve mezun olan her insanın sosyal olduğunu,

olacağını ve hatta olması gerektiğini düşünmüyorum..Sosyallikten çok

konuşmayı anlamasam da ( ) şöyle söyleyebilirim ki; konuşmayı sevenler ve

boş konuşmayanlar ile düşünmeyi sevenler ve boş düşünmeyenler avukatlıkta

başarılı olabilirler..

Ağzı çok laf yapmayan ancak müthiş bir araştırmacı olan, kalemi güçlü olanlar

akademisyen olabilirler.

Benim gibi konuşmayı da düşünmeyi de seven ancak arkasında bir güvence

olsun isteyenler, yani biraz da cesaretsiz olanlar hakimlik veya savcılığı tercih

edebilirler..

Aslında kişilik özelliklerine veya yeteneklere göre kriter koymak istemiyorum

ancak başarının ayrımını bir mülakatın ve hatta çoktan seçmeli bir sınavın

yapacağına inanmıyorum. Birde şunu anlamıyorum : Bazı şeyleri aşmış olan

insanlar geriden gelenlerin en son haddinde zorlanmasından yana olabiliyorlar

çoğu kez..Sınav yapalım, mülakat koyalım, Öss çok kolay 2 basamak

yapalım,hatta Öss'den sonra her puanı tutanı almayalım, yabancı dil bilmeyeni

avukat yapmayalım vs.

Biz birşeyleri böyle mi aştık, bizden öncekiler böyle mi aştılar?Ben bu yolu

geçtim geriden gelenler ne yaparlarsa yapsınlar değil..Ben nasıl ki mülakatsız

Hukuk Fakültesi'ne girdiysem ve başarılı olacağıma inanıyorsam benden

sonrakilerin de böyle olmasını isterim.Kaliteyi faydasız kriterleri artırarak

sağlayamayız.Bunun temelden olması gerekliydi..

Saygılarımla..