Mesajı Okuyun
Old 09-10-2010, 09:56   #90
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Gemici
Konu hakkında bilgisayar klavyesinin tuşlarına en fazla eziyet çektirenlerden biri olduğumun farkına vardım, biraz önce yazılanları gözden geçirdiğimde.

Devamlı olarak aynı telden çalmışım ama buna rağmen aynı telden çalan ve devamlı olarak aynı plağı döndüren tek katılımcı değilim. Ne benim yazdıklarım diğer katılımcıları etkilemiş ne onların yazdıkları beni. Buna rağmen plağımı yeniden çalacağım; Nağme aynı nağme, tekst'te biraz değişiklik var.

1. Hukuk sistemimizin dahil olduğu Avrupa Hukuk'u evliliği eşler arasında varılan bir sözleşme olarak kabul ediyor. Devletin fonksiyonu evlilik sözleşmesinin tescili ve toplumun temel nüvelerinden olan evlilik birliğini özellikle dış etkenlerden korumak oluyor bu sistemde.

2. Medeni hukukumuzun akrabaları sayılan Alman ve İsviçre hukuk sistemleri eşlerden birisinin üçüncü bir kişi ile kurduğu cinsel ilişkiyi herhangi bir yaptırıma bağlamıyor.

3. Bizim dahil olduğumuz Avrupa hukuk sisteminin dışındaki hukuk sistemleri evlilik dışı ilişkileri değişik şekillerde düzenlemiş; Evli kişinin, ister kadın olsun, ister erkek üçüncü bir kişi ile kurduğu cinsel ilişkiyi hapis cezası ile müeyyideye bağlayanlar olduğu gibi, ölüm cezası ile müeyyidelendirenler de var. Bazı ülkelerde erkekler yüz kırbaçla kurtulurken, kadınlar taşlanarak öldürülüyor.

4. Avrupa'da bir de kilise hukuku var. Devlet yasaları evliliği kişiler arasındaki bir anlaşma olarak düzenlerken, kilise hukuku 'ölüm sizi birbirinizden ayırıncaya kadar' formülü ile evliliği ancak ölümle sona erecek bir birlik olarak kabul ediyor. Buna bağlı olarak'ta boşanmış olan kişiler katolik kilisesi ve ona bağlı işyerlerinde çalıştırılmıyor. Almanya'da kiliselerin bu konuda özerklikleri var; Tendezbetrieb(belirli bir misyonu/bir düşünceyi gerçekleştirmek için kurulan işletme) olarak kabul edilen kiliselerin personel işlerine devlet mahkemeleri fazla karışmaz. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi bundan kısa bir süre önce bu özerkliğe büyük bir darbe vurdu; Mahkeme, evli olduğu halde başka bir kadınla ilişki kuran ve bu evlilik dışı ilişkiden bir çocuğu olan orgçu ve koro yöneticisi bir müzisyeni işten çıkaran kiliseyi haksız buldu ve çıkışın haksız olarak verildiğini kabul etti. Mahkemenin gerekçesi: Çıkış insan hakları ile bağdaşmıyor.

5. Endonezya'nın Aceh Eyaleti bundan bir süre önce zina suçu işleyenlerin taşlanarak öldürülmesi hakkında bir yasa kabul etti. Yasaya göre evli kişilerin evlilik dışı cinsel ilişkisi taşlanarak öldürme, evli olmayanların cezası ise 100 sopa.

6. Bu senenin nisan ayında meydada çıkan bir haber: Amerika Birleşik Devletleri'nin Kuzey Karolina eyaletindeki bir mahkeme aldatılan kadına 9 miyon dolar tazminat verilmesini kararlaştırdı. Tazminatı ödeyecek kişi, kadının boşandığı kocasının sevgilisi. Tazminata karar veren mahkemenin gerekçesi: Olayda hırsızlık söz konusu. Kararın dayandığı yasa bundan 200 yıl öncesine ait ve Kuzey Karolina dışında beş diğer Eyalette halen yürürlükte imiş. Amerikalıların 'Alienation of affection' olarak adlandırdıkları bu suç unsurunu Almanlar 'aşk hırsızlığı' olarak Almancaya çeviriyor. Türkçe nasıl çevrilir bilen varsa çevirirse memnun olurum. Yasanın çıkarıldığı zamanlar kadınlar eşlerinin malı olarak kabul ediliyormuş.
-------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
7. Dikkat ederseniz Yargıtay'ımızın gerekçesi ile Kuzey Karolina'daki yasanın gerekçesi arasında bir paralellik var. Birisi başkasına ait bir malı çalmaktan yola çıkarken, diğeri başkasının bir malına veya hakkına yapılan karşı yapılan bir haksız fiilden bahsediyor.

8. Hangi yöne gideceğimiz konusunda bir karar vermemiz gerekir bence; Hukukumuz bağlı olduğumuz Avrupa hukukunun gelişimine uygun ve insan haklarına ve kişiliğe önem veren bir yön mü tutturacak, yoksa başka bir yöne doğru mu yelken açacak?

9. Yazdıklarımı okuyup, 'bize ne kardeşim, biz Almanya'yı İsviçre'yi tanımayız, kendi bünyemize uygun bir hukuk geliştirelim' diyenlere cevabım:
'Sözünü ettiğim ülkelerin hukuk tarihini incelersek ve bizim şimdiki uygulamamızla karşılştrırısak, yasalarımız onların yasaları ile bir aşağı bir yukarı aynı olsa bile, uygulamada onların bundan 20-30 yıl önce bulundukları noktadayız.

10. Türkiye'de son zamanlarda konuşulan konuların başında, töre veya namus cinayetleri, evlilik içi şiddet ve kadın hakları geliyor. Ben, ilk bakışta evli kadından yanaymış gibi algılanabilecek olan, üzerinde tartışıtığımız Yargıtay kararının töre ve namus cinayetilerine ve evlilik içi şiddete karşı yapılan çalışmaları olumsuz yönde etkileyeceğini düşünüyorum; Çünkü sahip olma, ait olma, eş üzerinde hak iddia etme düşüncesini pekiştiriyor.

Saygılarımla

Sayın Gemici

Alman ve isviçre Medeni hukukunda da "ahlaka aykırılık" sorumluluğa neden bir durumdur. Ancak bildiğiniz üzere bazı kavramların toplumsal algılanışı ve doğal olarak uygulanışı farklılık arz edebiliyor. "Ahlak" kavramının endazesinin şaşması, yahut ölçüdeki sapma, aynı hükmün farklı uygulanmasına -maalesef- neden oluyor. Sıkıntı buradadır diye düşünüyorum.

Bizim ülkemizde "ahlak kavramı"nın alanı genişledikçe genişliyor. Bu gidişle tahmin ediyorum yargı kararlarıyla çok ahlaklı bir toplum haline geleceğiz...