Mesajı Okuyun
Old 28-11-2008, 10:34   #22
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Armağan Konyalı
Bir hususa dikkatinizi çekmek isterim:

Sözleşmenin geçersizliğinden parayı peşin alan satıcı yararlanır. Satıcının seçme şansı vardır: İsterse resmi biçimde sözleşme yaparak malı verir, isterse parayı iade eder. Güçlü olan satıcıdır. Geçersiz sözleşmelerde korunması gereken taraf alıcıdır.

- Sorudaki olayda:
Satıcının parayı geç iade etmesi satıcı lehinedir. Satıcı lehine olan "parayı geç iade etme" koşulunun geçersiz olması adalete uygundur. Parayı geç iade etme koşulu geçerli sayılırsa satıcı malı vermemeye teşvik ediliyor demektir. Satıcı hem malı vermez hem de parayı kullanır. Parayı geç iade etmenin hukuki bir nedeni ve açıklaması bulunmamaktadır.

- Örnek kararda ise:
Satıcının faiz ödemesi alıcı lehinedir. Alıcının lehine olan "faiz koşulu" geçerli sayılmakla alıcı korunmaktadır. Alıcının korunması adalete uygun düşer. Malını alamayan alıcı hiç olmazsa parasının kullanılmasının karşılığını almalıdır. Geçersiz sözleşmedeki "faiz koşulu" geçerli sayılmalı. Böylelikle satıcı malı vermeye teşvik edilmiş olur; malı vermezse de parayı bir an önce iade etmeye teşvik edilmiş olur; parayı geç iade ederse de faiziyle bedelini ödemiş olur.

Özetle, geçersiz sözleşmelerde terazi alıcıdan yana olmalı kanısındayım. Bu nedenle daha önceki mesajımdaki 'asıl hüküm yoksa başka hüküm de yok' biçimindeki düşüncesizce ortaya koyduğum önerimden vazgeçiyorum. Geçersiz sözleşmeler için genel bir kural koymak yeterli olmuyor.

Hukuk kılı kırk yarmalı. Bir kural yerine kırk kural koymalı ki kimsenin kalbi kırılmasın.

Saygılarımla

Hukuk kurallarının asli amacının adaleti tesis etmek olduğu ve bu manada hukuk kurallarını yorumlarken adaleti tesis etmek için azami gayret sarfetmek gerektiği düşüncesine ben de katılıyorum.

Örnek kararda yer alan aylık %8 faiz koşulunun Sayın Orhan uzgören'in karşı oy yazısındaki gerekçelerle uygulanamayacağını ancak "Borçlu, her kusurundan mesuldür" diyen BK.98 atfı ile yasal faizle karşılanamayan zararların tazmini hususunda BK.105. madde uygulanarak adaletsizliğin bertaraf edilebileceğini düşünüyorum.

Çünkü evvela bir bütün olarak geçersiz olan sözleşmelerde (Yani BK.20/II 'nin uygulanamayacağı türden geçersizlik hallerini kastediyorum)tali yükümlülüklerin de kendiliğinden geçersiz olacağı bilinmektedir. Hal böyle olmasına rağmen diğer yandan da bu halin somut örnek karardaki gibi (enflasyonun yüksek seyrettiğiortamlarda) satıcı lehine avantaj (Neticede adaletsizlik) sağlayacağı da kuşkusuz bir gerçektir.

Orta yolu bulmak için Borçlar kanununun anahtar niteliği taşıyan maddelerinden istifade etmek ve bu noktada BK.105'u hak ettiği şekilde uygulamak gerektiği kanaatindeyim.

Ancak bu noktada şu eleştiriye hak veririm: BK.105'in uygulanabilmesi için alacaklı, yasal faizle sağlanan alacağının zararını karşılamadığını ikinci bir dava ile ispatlamak zorunda kalır ki bu durum alacaklıyı alacağını geç almak noktasında mağdur edebilir.

Buna itiraz edemem.

Esas itibariyle ben bu tür davalarda hakimin telafi edici yetkilerle donatılması gerektiği düşüncesindeyim. Şöyle ki: Somut örnekte olduğu gibi, yasal faizle talep edilmesi düşünülen alıcının alacağının, Bk.105 dairesinde zararını karşılamayacağını hakim görüyorsa ikinci bir dava açılmasına da yer bırakmadan aynı dava içinde zararı re'sen giderecek kararlar alabilmelidir. Aksi durum hem hukukun gecikmesine neden oluyor hem de alacaklının hukuk karşısında haksız borçluya nazaran daha az korunmasına neden oluyor.

Saygılarımla.