Mesajı Okuyun
Old 18-02-2011, 09:16   #26
AV.SERTANn

 
Varsayılan

Mecliste Bilim komisyonundaki hocalardan Prof.Eren; ``Leyla ile Mecnun` bir araya gelmişse, `icap ve kabul` de Borçlar hukukunun en önemli kavramlarıdır. İcap ve kabul, borçlar hukukunun ayrılmaz iki kavramıdır. `Öneri ve kabul` sözcükleri yerine, `İcap ve kabul` ifadeleri kullanılmalı...Öneri kelimesi icabı karşılamaz"
Prof. Dr. Haluk Burcuoğlu da “Borçlar Kanunu`nu matematikçiden berbere, kasaptan doktora kadar, herkes anlamalı,Borçlar Kanunu`nun özel dili olmaz. İcap sözcüğüne karşı değilim. Ancak vatandaş, Borçlar Kanunu anlamalı…..” demiş…

Buna karşı da "Türkçeleştirme kaygısıyla hareket edilirken `aşırı seçkinci dil` kullanıldı... Arapça kelimeleri anlamayan vatandaşın, `borç tanısını` da anlayabileceğini sanmıyorum."denilmiş...

"Hukuk bir bilimdir ve her bilim gibi kendine ait bir dili vardır. Bu dil içerisinde geçen özel kavramlar, ne kadar türkçeleştirilirse türkçeleştirilsin, o bilim dalının eğitimi alınmadıkça tam olarak anlaşılamazlar. ayrıca bir bilim dalına ait terminoloji üzerinde türkçeleştirme kaygısıyla oynanmaz. çünkü her bilimin bir geleneği vardır ve bu gelenek bilimin gelişmesi için gereklidir.

Her bilim dalı gibi hukuk da, kendi gelişimi içerisinde yeni tanımlar ve kavramlar oluşturur, yani kendi dilini inşa eder. bilimsel bilginin devamlı gelişebilmesi için, bilimin kendine özgü dilinin korunması şarttır. aksi halde her seferinde tekerleği yeni baştan icat etmek zorunda kalırsınız. modern türk hukuku her ne kadar yeniyse de, hukuk bilinci türkler için yeni değildir. bu nedenledir ki, hukuka ait kavramların neredeyse tamamı eski dilden aktarmadır. örneğin mülkiyet, eşya, hak, hukuk, adalet, kanun gibi kavramlar da arapça kökenlidir. ancak bu durum rahatsız edici değildir. nasıl ki, iktisat biliminde geçen enflasyon, deflasyon gibi kavramlar türkçe değil yabancı kökenliyse, ilaç prospektüslerindeki kavramlar nasıl türkçe değilse, bobin, çip, televizyon, radyo gibi kavramlar, hatta sosyoloji, felsefe, matematik gibi bilim dallarının isimleri nasıl türkçe kökenli değilse, hukuk kavramları da türkçe değildir ve türkçeleştirilmesine de gerek yoktur. ayrıca hukuk dili her ülkede kendine özgüdür ve hukukçu olmayanların bu dili anlaması her dilde zordur. İnanmayan varsa, bildiği yabancı dildeki hukuk metinlerini açıp okusun, ne kadarını anlayabileceğini kendisi test etsin. Bunun nedeni hukukun bir bilim dalı olması ve zorunlu olarak kendine ait bir terminoloji geliştirmesidir. şimdi temerrüd faizi yerine direnim faizi desek daha mı anlaşılır olacak? (direnim faizi, borçlar kanunu tasarısında temerrüt faizi yerine teklif edilmişti. ancak genel olarak borçlar kanununun dilini türkçeleştirme çabası, bizzat hukukçular tarafından, hukuk terminolojisini bozduğu ve şimdiye kadar yazılmış hukuk metinlerindeki bilgilerin anlaşılmasını imkansızlaştıracağı için eleştirilmişti. zaten direnim faizi kelimesi de temerrüd faizinin anlamını karşılamaktan uzaktır).temerrüd faizi yerine direnim faizi dersek, bu kelimeyi görenler, temerrüd faizi/ direnim faizinin ne olduğunu, ne zaman istenebileceğini anlayabilecekler mi? Matematikte “doğal sayılar” vardır…ne kadar Türkçe değil mi?Fakat Türkçe diye Matematik bilgisi olmayan bir kişinin bunun ne anlama geldiğini okuduğunda anlaması mümkün müdür?
Bilim dilinin türkçe olması isteniyorsa, yapılacak tek şey, bilgiye diğer insanlardan daha önce ulaşmaktır. bilgiyi kim üretirse, o bilim dalının dilini de o belirler. marifet yeni bir şey bulup onun ismini türkçe koymaktır, yoksa zaten başkasının bulduğu ve isimlendirdiği şeyi, türkçeleştirmek değil."