Mesajı Okuyun
Old 26-01-2016, 17:36   #321
Av.CKaran

 
Varsayılan

Türk okuyucusundaki Roma tarihine ilgisizlik, belli bir deneyim hazinesinden yararlanamamamıza sebep olmuştur. Oysa eski çağın klasik kültürü ile günümüz Avrupa Toplumları arasında, bilindiği gibi, orta çağ boyunca etkinliğini korumuş olan güçlü Hristiyan kültürü yer almıştır fakat Hristiyanlık, yine de klasik kültürle uzlaşmadan edememiştir. Klasik çağ ile çağdaş batı arasındaki köprü bu uzlaşma ile kurulabilmiştir. Avrupalıların klasik kültür üzerine yorumlarını öznel kılan da işte bu uzlaşmadır. Bu nedenle günümüz Avrupa toplumlarını batı kültürüne katan öğe hiristiyanlık değil, tersine klasik kültür ve bu kültürdeki insancı temelin, Hristiyanlığa karşın benimsenmesi olmuştur. Öyleyse batı kültürüne açılmak, gerçekte, bu kültüre bütünlük sağlayan insancı öze açılmaktır. Bu açıdan ne yazık, gerekli tarihsel ve kültürel bilinç toplumumuzda yaygınlaşmamıştır. Böyle olunca da, örneğin Roma tarihine ilgisizlik doğal olarak, Roma edebiyatına ilgisizliği de birlikte getirmiştir. Bu tutum Türk toplumunun kültürel atılımını, bu kaynaklar Avrupalıların tekelinde sanılarak, insanlığa mal olmuş besleyici ve çok önemli kaynaklardan yoksun bırakmıştır. Oysa,uzun bir toplumsal-kültürel gelişme süreci yaşamış ve insanlığa ölümsüz evrensel kavramlar armağan etmiş olan Roma'nın Yunan kültürü karşısında geçirdiği aşamalar ve yaşadığı sorunlar bugün herhangi toplum için bulunmaz değerde bir deneyim hazinesidir. Yaklaşık bin sene bu topraklarda Romalılarla birlikte yaşamışız. Bazen Roma Ordusu ile beraber bazen de Roma'ya karşı savaşmışız. Fatih'ten itibaren (Fatih fermanlarında Roma Sezarı ünvanını kullanırdı.) Roma'nın sahibiyiz demişiz. Kanuni lakabını Roma kanunlarını yeniden ihdas etmesi sebebiyle almıştır ki kendisi de Roma Sezarı ünvanını kullanırdı. Cumhuriyet'e kadar Roma'nın varisi olmuşuz. Şimdi bu değerli hazineyi reddetmemiz acaba hangi asimilasyon sebebiyle olmuştur tekrar düşünün derim.