Mesajı Okuyun
Old 13-06-2007, 11:21   #5
Av. Bülent Sabri Akpunar

 
Varsayılan

Çekte vade yoktur.Banka çeklerin arkasını yazabilir.



Alıntı:
T.C.

YARGITAY

11. HUKUK DAİRESİ

E. 1981/1850

K. 1981/2241

T. 7.5.1981

• ÇEKTEN CAYMA ( İbraz Süresinin Geçmesinden Sonra Mümkün Olması )

• ÇEKE KOYULAN VADE ( Koyulmamış Hükmünde Olması-Çekin Geçerliliğini Etkilememesi )

• ÇEKE KONULAN ÇEK GÜNÜNDE MUTEBERDİR KAYDI ( Çekin Geçerliliğine Etkisi )

• ÇEKİN İBRAZINDA ÖDENECEĞİ KURALI ( Çek Gününde Muteberdir Kaydının Sonuç Doğurmaması )

6762/m.599,692,711,730

ÖZET : Çeke koyulan vade koyulmamış hükmündedir ve çekin geçerliliğini etkilemez. çekten cayma ancak ibraz süresinin geçmesinden sonra mümkündür. Bu nedenle keşide tarihi olarak gösterilen tarihten önce çekten cayma geçerli değildir. Muhatap bankanın bu yöndeki talimata uyma zorunluluğu yoktur.
DAVA : Taraflar arasındaki davadan dolayı ( Kayseri Dördüncü Asliye Hukuk Hakimliği )nce verilen 13.11.1980 tarih ve 741/657 sayılı hükmün duruşmalı olarak temyizen tekiki davalı avukatı tarafından istenmiş olmakla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Davacı vekili, vekil edinince dava dışı Mahmut emrine edilip 21.8.1979'da davalıya ciro edilen ve ön yüzünde "çek gününde muteberdir" kaydı ile 1.10.1979 ve 1.11.1979 tarihleri bulunan ( 100000 )er liralık iki çekin, Yasal on günlük ibraz süresinde muhatap bankaya ibraz edilmemesi nedeniyle, TTK. nun 711. maddesi uyarınca cayma hakkı da kullanıldığından hükümsüz bulunduğunu bildirerek takip konusu çeklerin iptallerine karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili derdestlik itirazıyla birlikte dava konusu çeklerin TTK.nun 692. maddesinde öngörülen yasal koşulları içerdiğini anılan Yasanın 729. maddesi uyarınca ibraz süresinin çeklerin üzerinde yazılı 1.10.1979 ve 1.11.1979 keşide günlerini izleyen günden itibaren işlemeğe başlayacağını bildirerek davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, çeklerin 21.8.1979'da ciro edildiğine göre ön yüzlerindeki 1.10.1979 ve 1.11.1979 tarihlerinin keşide değil vade tarihi niteliğinde olduğu, ancak çeklerde vade tarihi geçerli olmadığına göre, ibraz süresinin ciro tarihinden itibaren işlediğinin kabulü gerektiği, bu kabule göre çeklerin yasal on günlük süreden sonra ibraz edildiği ve keşidecinin de cayma hakkını kullandığının anlaşıldığı gerekçesiyle, cayma hakkı kullanıldığından takip konusu çeklerin iptalerine karar verilmiştir.
Hüküm, davalı vekilince temyiz edilmiştir.
Uyuşmazlık hakkında sağlıklı bir sonuca ulaşabilmek için; öncelikle, kıymetli evrak hukuku açısından tartışılması gereken konuların saptanması gerekir.
Olayımızda bu sorunları:
a ) Emre yazılı çek hamiline yöneltilebilecek defiler;
b ) Keşide tarihinden önce lehdarına verildiği ve ciro edildiği anlaşılan dava konusu çeklerde, ibraz süresi başlangıcının ne olacağının ya da eş anlatımla, senedin sonraki tarihli bir çek biçiminde düzenlenmesi durumunun, onun görüldüğünde ödenecek senet niteliği etkileyip, etkilemiyeceği;
c ) Çek ön yüzüne konan "çek gününde muteberdir" kaydının, senedin çek niteliğinin yitirmesi sonucunu doğurup doğurmadığı, biçiminde belirliyebiliriz.
a ) Emre yazılı nitelikteki çeklere de , yasaca öngörülen kayıtlar konabileceğine göre, senedi görünen bu şekliyle devralan ve bu durumu bilen hamile karşı, "senet metninden anlaşılan" ya da "senedin hükümsüzlüğüne ilişkin" defilerin ileri sürülebilmesi olanaklıdır ( TTK. 737/1. ). Olayımızda, bile bile borçlu zararına davranış iddiası ileri sürülmediğine göre, kişisel defilere ilişkin hükümlerin tartışılması gereği bulunmamaktadır ( TTK. 737/2 ve 730/5 yoluyla 599 ). Böylece, davalı hamile karşı, "çeklerin görüldüğünde ödeneceği kuralına karşın", senedin ön yüzüne yazılan "çek gününde muteberdir" kaydına ilişkin def'inin ileri sürülebileceği gözetilerek, bu kaydın geçerliliği ya da etkisinin tartışılması gerekmektedir.
b ) TTK.nun 692/5. maddesi hükmü uyarınca; çekte keşide gününün belirtilmesi zorunludur. Keşide gününü içermeyen senedin, çek niteliği kazanmasına olanak yoktur. Bu zorunluk, anılan Yasanın 708/son fıkrasında görülen, "yukarıda yazılı müddetler, çekte keşide günü olarak gösterilen tarihten itibaren işler", yolundaki hükmün doğal bir sonucudur.
Senette keşide tarihinin gerçeğe aykırı biçimde gösterilmiş olmasının, çekin geçerliliğine etkisi konusunda Ticaret Yasamızın "vade" kenar başlıklı 707. maddesi hükmünün gözönünde tutulması gerekir. Anılan maddenin, "çek görüldüğünde ödenir. Buna aykırı herhangi bir kayıt yazılmamış hükmündedir. Keşide günü olarak gösterilen günden önce ödenmek için ibraz olunan bir çek ibraz günü ödenir" yolundaki hükmüyle, Yasa koyucu, sonraki tarihli çeklerin geçerliliğini açık biçimde kabul etmektedir. Yasal ibraz sürelerinin ( m. 708 ) başlangıç tarihi; çekte keşide günü olarak gösterilen tarihtir. Gerçek ihdas tarihi, ibraz süresi hesabının başlangıcı olamaz. bilimsel öğretide de kabul edildiği gibi, keşide tarihi senedin gerçekten tedavüle çıkarıldığı tarih olmayıp, üzerinde yazılı bulunan tarihtir. Bu durum, çekin, üzerinde yazılı keşide tarihinden önce ya da sonra tedavüle çıkarılmasına olanak vermekte, dolayısıyla ibraz sürelerini kısaltmak ya da uzatmak olanağı doğmaktadır. Böylece, keşide tarihi olarak ilerideki bir tarihin gösterilmesi suretiyle düzenlenen sonraki tarihli çekin geçerliliğini koruyacağı, bu tür çeklerde ibraz süresinin, senet üzerinde gösterilen tarihten işlemeğe başlıyacağı; hamilin, böyle bir çeki ibraz süresinin son gününde ödenmek üzere bankaya ibraz edebileceği gibi, senedi ele geçirmez de ibraz olanağı bulunduğunun kabulü gerekir ( Bkz. Doç. Dr. Fırat Öztan, "Kıymetli Evrak Hukuku" Ankara 1976, sh. 706.707, 710.711 - Ayrıca aynı görüş için: Prof. Dr. Reha Poroy, "Kıymetli Evrak Hukuku Esasları" İstanbul 1977 Sh. 230; Prof. Dr. Hayri Domaniç, "kıymetli Evrak Hukuku" İstanbul 1975 Sh. 382, 385; İsmali Doğanay, "Türk Ticaret Kanunu Şerhi" Ankara 1981, C. 2. Sh. 1959 ).
İleriki tarihli çek ( Post date çek ) sorunu Cenevre Konferansı'nda da tartışma konusu yapılmış ve Cenevre Yeknesak Kanunun 28/2. maddesiyle, çekin üzerinde düzenleme tarihi olarak, henüz gelmemiş bir gün bulunsa dahi, çekin hamilin eline geçtiği andan itibaren ödeme için ibraz edilebileceği kabul edilmiştir. Ayrıca, Post date çek düzenlenmesinin olanaklı bulunduğu ve bu tür senetlerin geçerliliklerini koruyacakları sonucuna varılmıştır ( Bkz. Prof. Dr. Reha Poroy, age., Sh. 230; Doç. Dr. Fırat Öztan, age., sh. 710 ).
Böylece, sonraki tarihli çeklerin geçerliliğinin yasa hükmüyle kabul edildiği; bu tür çeklerde ibraz süresinin başlangıcının, senedin gerçekte tedavüle çıkarıldığı tarih değil, çekte keşide günü olarak gösterilen tarih bulunduğu ve ibraz süresinin, senet üzerinde yazılı tarihten itibaren işlemeğe başladığını kabul zorunluğu doğmaktadır.
Dava konusu çeklerin, 1.10.1979 ( ibraz süresinin başladığı ve çekte gösterilen keşide günü ) ve 24.10.1979 ( çekteki keşide gününden önce, TTk. 707/2 ) olan ibraz tarihlerine göre; söz konusu ibrazların, yasal ( TTK. 70/1 ) süreden sonra yapıldığını ileri sürme olanağı yoktur. İbraz süresi içinde de çekten cayma hükümsüz sayıldığına göre ( m. 711/1 ) muhatap bankanın, böyle bir cayma beyanına uymak zorunda olmadığını kabul etmek gerekir.
c ) Yasa koyucu, çeklerde sadece bir tür vade kabul etmiştir. "Çek görüldüğünde ödenir. Buna aykırı herhangi bir kayıt yazılmamış hükmündedir" ( m. 707/1 ). Bilimsel öğretide de baskın biçimde kabul edildiği gibi; çekte, vadenin görüldüğünde olacağına ilişkin bu buyurucu hükme aykırı herhangi bir kayıt, yazılmamış sayılır ve aykırı nitelikli bu kayda karşın, çek görüldüğünde ödenir. Ayrıca, vade kaydı çek olma niteliğini etkilemez. Tüm bu nedenlerle, çekte aslında teknik anlamda bir vade olduğu söylenemez ( Bkz. Prof. Dr. Reha Poroy, age., Sh. 299; Doç. Fırat Öztan age., Sh. 651; İsmail Doğanay age., Sh. 1562; Prof. Dr. Hayri Domaniç, age., sh. 382 ).
Yukarıda da değinildiği gibi senedin sonraki tarihli bir çek şeklinde düzenlenmesi durumu onun görüldüğünde ödenecek senet niteliğini etkilemeyeceğinden buyurucu nitelikli sözkonusu yasa hükmüne aykırı düşecek biçimde anlaşma yapılamayacağı gibi bu tür kayıtlar yazılmamış hükmündedir ( m. 707/1 ).
Bu durumda, çekin ancak, senette gösterilen keşide gününden itibaren ödenebileceği yolundaki anlaşmayı ifade eden, "çek gününde muteberdir" kaydı, hüküm ve sonuç yaratmıyacaktır. Böylece öğretide, de kabul edildiği gibi ( Bkz. Fırat Öztan age., sh. 711 ) Çekin ibrazından ödeneceği kuralı, senedin keşide tarihinden önce tedavüle çıkarılmasının dolaylı yaptırımı ( müeyyidesi ) olmaktadır.
Tüm bu nedenlerle, her iki çekin de yasal sürelerinde ibraz olundukları ve çekten caymanın ancak, söz konusu ibraz süreleri geçtikten sonra hüküm ifade edeceği gözetilerek, davanın reddine karar vermek gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemşitir.
SONUÇ : Yukarıda yazılı nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle, hükmün davalı yararına BOZULMASINA, davalı vekili geldiğinden ( 3000 ) lira duruşma vekillik ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine ve ödediği temyiz peşin harcının isteği halinde temyiz edene iadesine 7.5.1981 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

yarx