Mesajı Okuyun
Old 30-11-2010, 16:40   #11
Av.E.Fırat Kuyurtar

 
Varsayılan

Sayın Meslektaşlarım konuyu incelerken bu hususla ilgili can alıcı bir husus dikkate alınmadığından tartışmanın sağlıklı bir zeminde ilerlemediği kanaatindeyim. Şöyle ki;

17.07.2003 tarihli ve 4949 sayılı Kanunun 15. maddesi ile değiştirilen İİK.nun 67/1. maddesinde "takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.

Oysa ki yukarıda verilen kararlarda 2003 yılından önceki yasa metni dikkate alınrak verilen karar örnekleri foruma eklenmiştir.

Değişiklik öncesi İİK m.67 şu şekilde düzenlenmektedir: "Takip talebine itiraz edilen ve itirazın kaldırılması için mercie müracaat etmek istemiyen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, umumi hükümler dairesinde, alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir."[/size]


Bu değişiklik sonrası verilen bir takım karar örnekleri şu şekildedir:



Esas No : 2005 / 10217
Karar No: 2005 / 13076
Merci : Yargıtay 3. Hukuk Dairesi
Tarih : 01/12/2005

Özü : İ.İ.K'NUN 67.MADDESİNDE TAKİP TALEBİNE İTİRAZ EDİLEN VE İTİRAZIN KALDIRILMASI TALEBİ REDDEDİLEN ALACAKLININ 1 YIL İÇİNDE MAHKEMEDE İTİRAZIN İPTALİ DAVASI AÇMASINA YASAL ENGEL YOKTUR
Bu nedenle, takibe yapılan itirazın ( sınırlı inceleme ile yetkili tetkik merciinden ) kaldırılması için başvuran alacaklının, bu talebinin tetkik merciinde incelenmesi aşamasında veya talebinin reddedilmesi üzerine, verilecek veya verilmiş karar, taraflar arasında kesin bir hükmün sonuçlarını doğuran nitelikte bulunmadığından, alacaklının mahkemede, İİK 67/1. maddesinde yazılı 1 yıllık süre içinde olmak koşuluyla itirazın iptali davası açmasına ve geniş yetkili mahkemede uyuşmazlığın çözümünü talep etmesine, anılan yasa hükmünün gerek ifadesi, gerekse amacı mani teşkil etmez. O halde, mahkemece işin esası incelenerek sonucuna göre bir karar vermek gerekir.
DAVA : Dava dilekçesinde1.485.000.000 lira alacak ve fer'ileri için takibe vaki itirazın iptali, inkar tazminatının faiz ve masraflarla birlikte davalı taraftan tahsili istenilmiştir. Mahkemece davanın reddi cihetine gidilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
KARAR : Davada, ödenmeyen 1.485.000.000 TL kira bedelinin tahsili için takibe vaki itirazın iptali talep ve dava edilmiş, mahkemece bu davadan önce müracaat edilen İcra Tetkik Mercii, itirazın kaldırılması talebini ( İİK.269/b md.uyarınca ) reddetmiş olmakla, itirazın iptali davasının açılamayacağı genel hükümler çerçevesinde alacak davası açma hakkı bulunduğu gerekçe gösterilerek davanın reddine karar verilmiştir. Hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
İİK'nun 67.maddesinde takip talebine itiraz edilen ve itirazın kaldırılması talebi reddedilen alacaklının 1 yıl içinde mahkemede itirazın iptali davası açmasına yasal engel bulunmamaktadır.
Bu nedenle, takibe yapılan itirazın ( sınırlı inceleme ile yetkili tetkik merciinden ) kaldırılması için başvuran alacaklının, bu talebinin tetkik merciinde incelenmesi aşamasında veya talebinin reddedilmesi üzerine, verilecek veya verilmiş karar, taraflar arasında kesin bir hükmün sonuçlarını doğuran nitelikte bulunmadığından, alacaklının mahkemede, İİK 67/1. maddesinde yazılı 1 yıllık süre içinde olmak koşuluyla itirazın iptali davası açmasına ve geniş yetkili mahkemede uyuşmazlığın çözümünü talep etmesine, anılan yasa hükmünün gerek ifadesi, gerekse amacı mani teşkil etmez.
O halde, mahkemece işin esası incelenerek sonucuna göre bir karar vermek gerekirken, yazılı gerekçe ile davanın reddi doğru görülmemiştir.
SONUÇ : Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 01.12.2005 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.




Esas No : 2006 / 2174
Karar No: 2006 / 6885
Merci : Yargıtay 13. Hukuk Dairesi
Tarih : 01/05/2006

Özü : 4949 SAYILI KANUNUN 15. MADDESİ İLE İİK.NIN 67/1. MADDESİNDE YAPILAN DEĞİŞİKLİKLE, MERCİİDE İTİRAZIN KALDIRILMASI İÇİN DAVA AÇAN VE ANCAK DAVASI REDDEDİLEN ALACAKLIYA DA İTİRAZIN İPTALİ DAVASI AÇMA OLANAĞI TANINMIŞTIR. BU NEDENLERLE, DAVACININ MERCİE MÜRACAAT ETMESİNE RAĞMEN GENEL MAHKEMEDE DE İTİRAZIN İPTALİ DAVASI AÇMA HAKKI VARDIR.


DAVA : Taraflar arasındaki borca karşı yapılan itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR : Davacı, murisinden kendisine kalan taşınmazların devir işlemlerinin yapılması için davalıyı vekil tayin ettiğini, ancak davalının bu vekaletnameye dayanarak taşınmazı dava dışı üçüncü şahsa sattığını, satış bedelinden hissesine düşen miktarın tahsili için icra takibi yaptığını, davalının itiraz etmesi üzerine İcra Tetkik Merciinde açtığı davanın reddedildiğini ileri sürerek icra takibine vaki itirazın iptalini istemiştir. Davalı, itirazın kaldırılması için merciide dava açan davacının itirazın iptali davası açamayacağını savunarak davanın reddini dilemiştir. Mahkemece, merciide itirazın kaldırılması için dava açan ancak davası reddedilen davacının alacak davası açabileceği, itirazın iptali davasının açılamayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir. 1- 17.07.2003 tarihli ve 4949 sayılı Kanunun 15. maddesi ile değiştirilen İİK.nun 67/1. maddesinde "takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir" hükmü mevcut olup, eski kanun maddesinde yer alan "ve itirazın kaldırılması için merciie müracaat etmek istemeyen" ibareleri kanun metninden çıkarılmıştır. Anılan kanun değişikliği ile merciide itirazın kaldırılması için dava açan ve ancak davası reddedilen alacaklıya da itirazın iptali davası açma olanağı tanınmıştır. Davacı 4949 sayılı Yasa yürürlüğe girdikten sonra 10.09.2004 tarihinde icra takibi yaptığına göre, merciie müracaat etmesine rağmen genel mahkemede de itirazın iptali davası açma hakkına sahiptir. Mahkemece değinilen bu yön gözetilerek işin esasına girilip hasıl olacak sonuca uygun bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması usul ve yasaya aykırıdır. Bozmayı gerektirir. 2- Bir numaralı bentteki bozma nedenine göre davacının diğer temyiz itirazlarının incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ : Yukarıda 1 numaralı bentte açıklanan nedenlerle; temyiz olunan hükmün davacı yararına (BOZULMASINA), 2 numaralı bent uyarınca diğer temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, peşin harcın istek halinde iadesine, 01.05.2006 gününde oybirliğiyle karar verildi. ******

( Bu içerik 30 Kasım 2010 tarihinde www.hukukturk.com arşivinden alınmıştır. )



Esas No : 2004 / 14328
Karar No: 2005 / 1882
Merci : Yargıtay 13. Hukuk Dairesi
Tarih : 10/02/2005

Özü : İCRA İFLAS KANUNUNUN 4949 SAYILI YASA İLE 67/1 MADDE DEĞİŞTİRİLMİŞTİR. MADDENİN DEĞİŞTİRİLEN YENİ HÜKMÜNE GÖRE İCRA TETKİK MERCİİNE İTİRAZIN KALDIRILMASI TALEBİYLE BAŞVURAN VE TALEBİ RED EDİLEN ALACAKLI DA, İCRA TAKİBİNE BORÇLUNUN YAPTIĞI İTİRAZIN KENDİSİNE TEBLİĞİNDEN İTİBAREN BİR YIL İÇİNDE MAHKEMEYE BAŞVURARAK İTİRAZIN İPTALİ DAVASI AÇABİLİR.


DAVA : Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Davacı, haricen satın aldığı aracın kayıt malikinin borçlarından dolayı haczedilerek elinden alındığını, bedelin kendisine iade edilmediğini alacağını tahsil etmek için başlattığı icra takibine davalının haksız olarak itiraz ettiğini öne sürerek, itirazın iptaline karar verilmesini istemiştir. Davalı, itirazın kaldırılması davasının İcra Tetkik Mercii tarafından reddedilmesi nedeniyle davacının itirazın iptali davası açamayacağını bildirerek davanın reddini dilemiştir. Mahkemece davanın reddine karar verilmiş; hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir. Davacı alacağının tahsili için davalı aleyhine yaptığı icra takibinin borçlunun itirazı ile durduğu ve davacının borçlunun itirazının kaldırılması talebiyle icra tetkik merciinde açtığı davanın da red edilmesi üzerine, itirazın iptali talebiyle bu davayı açmıştır. İtirazın iptali talebiyle açılan bu dava mahkemece, icra tetkik merciine itirazın kaldırılması talebiyle başvuran ve talebi reddedilen alacaklının itirazın iptali talebiyle dava açamayacağı gerekçesi ile red edilmiştir. İcra İflas kanununun 4949 sayılı yasa ile 67/1 madde değiştirilmiştir. Maddenin değiştirilen yeni hükmüne göre icra tetkik merciine itirazın kaldırılması talebiyle başvuran ve talebi red edilen alacaklı da, icra takibine borçlunun yaptığı itirazın kendisine tebliğinden itibaren bir yıl içinde mahkemeye başvurarak itirazın iptali davası açabilir. Bu nedenle davanın reddi doğru değildir. Mahkemece işin esasına girilerek taraf delilleri toplanıp değerlendirilip, sonucuna uygun karar verilmesi gerekirken, aksi düşüncelerle yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle kararın temyiz eden davacı yararına BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 10.2.2005 gününde oybirliğiyle karar verildi.

( Bu içerik 30 Kasım 2010 tarihinde www.hukukturk.com arşivinden alınmıştır. )



Görüldüğü gibi benim kanaatime göre içtihatlar kararlı nitelikte değildir. 3.Hukuk Dairesinin iki davanın aynı anda açılabileceğine ilişkin bir kararı olmasına karşın 13.Hukuk Dairesi kararlarında itirazın kaldırılması davasının reddi hallinde dava açılabileceğine ilişkin kararlar vardır. 13.Hukuk Dairesi kararlarında benim inceleyebildiğim kadarı ile itirazın kaldırılması davası derdestken itirazın iptali davası açılamaz diye bir karar da yoktur.

Peki burada Yargıtay 13.Hukuk Dairesi ile 3.Hukuk Dairesinin kararları nasıl yorumlanacaktır? İki davadan bir diğeri derdestken bir diğerinin görülmesi mümkün müdür, değil midir? Yada daha doğru bir soru sormak gerekirse itirazın kaldırılması davası derdestken itirazın iptali davası açmak mümkün müdür? Bence asıl tartışılması gereken husus budur.

Saygılarımla