Mesajı Okuyun
Old 24-11-2006, 02:00   #14
Yücel Kocabaş

 
Varsayılan Sayın Akpunar'ın sorusu

Tapu maliki veya zilyetin uzun süre işgale göz yumması ve müdahale etmemesi, fuzuli işgali ortadan kaldırmaz. Malik veya zilyet iznini ve hoşgörüsünü ortadan kaldırdığı an , işgal edenin müdahalesine son vermesi gerekir. Direnmesi halinde müdahalesinin önlenmesine , tahliyesine , uzaklaştırılmasına gibi kararlar verilir.

Ecrimisile gelince ; TMK. 995 mad. göre iyiniyetli olmayan zilyet
, geri vermeye yükümlü olduğu şeyi haksız alıkoymuş olması yüzünden hak sahibine verdiği zararlar ve elde ettiği veya elde etmeyi ihmal ettiği ürünler karşılığında tazminat ödemek zorundadır. 8. 3.1950 T. 22/4 sayılı İçtihatı Birleştirme kararı ecrimisil sorumlusunu “ başkasının taşınmazını haksız olarak zorla alıp kullanmış olan kötü niyetli kimse “ olarak tanımlamaktadır.

HGK. 2
2.5.1996 T. 1996/ 3-246 E. 1996/360 sayılı kararına göre “ ecrimisil, gelir getirebilecek bir yerin, işgali nedeni ile malikin o yerden olağan biçimde yararlanamaması yüzünden mal varlığında meydana gelecek artışına engel olunması neticesinde kötüniyetli zilyedden isteyebileceği tazminattır. Bu engel olmanın sağladığı mal varlığına girmeyen çoğalma, en az kira, en çok tam gelir yoksunluğudur. Tam gelir istenmesi halinde, butür zararın varlığını ve kapsamını ispatlaması gerekir .”

Bu tanımlardan da anlaşılacağı üzere, ecrimisil isteme koşullarından biri de , işgal eden kişinin kötüniyetli olmasıdır. Tapu maliki veya zilyetin müdahaleye karşı hareketsiz kalması ,
göz yumması , hoşgörü göstermesi “ zımni bir izin “ sayılabilir. Bu zimni izin ise kötüniyet unsurunu ortadan kaldırabilir. Bu durumda kötüniyet unsuru gerçekleşmediğinden mailk veya zilyet bu hoşgörüsünü geri alıncaya kadar o yeri kullanan ecrimisil ile sorumlu tutulmaz. Ancak bir ihtarname çekilmiş ise o tarihten ,fuzuli işgal davası açılmış ise dava tarihinden itibaren ecrimisil ile sorumlu tutulabilir.

Zamanaşımı konusu : 25.5.1938 T. 29/10 sayılı İçtihatı Birleştirme Kararı ecrimisi
l taleplerinde BK. 126 ıncı md.sindeki 5 yıllık zamanaşımı süresinin geçerli olacağını kararlaştırmıştır. Bilindiği gibi İç.Brl.K.ları kanun gibi etkili ve bağlayıcı olduğundan , başkaca bir zamanaşımı süresinin uygulanmasın söz konusu olamayacağını düşünüyorum.

Saygılarımla