Mesajı Okuyun
Old 27-06-2012, 13:22   #6
Av.Emin

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Ezgi Yavuz
Evlenme töreninin asli şartlarından birisi bu törenin yetkili memur huzurunda yapılmasıdır. Evlilik sözleşmesi diğer alelade sözleşmeler gibi tarafların birbirine uygun iradelerini açıklamalarından ibaret değildir.
Resmi memurun iradesinin de tıpkı taraflar ve tanıklar gibi tam olması gerekir. Dolayısıyla ayırt etme gücünden yoksun bir memurun kıydığı nikah yok hükmündedir.
Konuyla ilgili olarak Bkz. Velidedeoğlu sh.89, Saymen/Elbir sh.112, Tandoğan sh 44, Öztan sh.87, Akıntürk sh.101

Sayın meslektaşım,

Evlenme törenin yetkili memur huzurunda yapılması gerektiği aksi halde asli şart eksikliğinden yokluk hükmüyle karşılaşacağı konusunda aynı fikirdeyim. Ancak, tarafların yetkili evlendirme memurunun sarhoş olup olmadığı konusunda bir araştırma yapması söz konusu olamayacağına göre; taraflar iyiniyetle sarhoş yetkili memur ve ayrıt etme gücüne haiz şahitler huzurunda evlenmek istediklerini beyan ettikleri takdirde evlenme akdinin kurulacağını düşünmekteyim.

14.6.1965 gün 1965/3 karar sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında evlendirme memurunun taraflardan aldığı olumlu karşılıklar üzerine, evlenmenin yasaca akdedilmiş olduğunu söylemesi bile, evlenme akdinin meydana gelebilmesi için esaslı bir unsur olmadığı, yapılan evlenme akdinin deftere işleyip altını imzalamasının da evlenmenin geçerli sayılmasını sağlıyacak bir koşulda olmadığı yolundaki açıklamalar ve o içtihadı birleştirme kararında bu gerekçe ile sıkı sıkıya bağlı olan sonuç evlenmenin geçerli sayılmasını sağlıyacak bir koşulda olmadığı yolundaki açıklamalar ve o içtihadı birleştirme kararında bu gerekçe ile sıkı sıkıya bağlı olan sonuç evlenmenin bir akit olduğu esasının benimsendiğini açıkça göstermektedir....Türk hukukunda 14.6.1965 günlü İçtihadı Birleştirme Kararında açıklanan hukuki esaslar uyarınca resmi memurun irade açıklamasının evlenme akdinin tamamlanması için gerekli bulunmadığı gözönünde tutulunca.....evlendirme memuru sıfatiyle hareket eden kimsenin gerçekte bu sıfatı haiz olmaması halinde evlenme akdinin meydana gelip gelmiyeceği sorunu üzerinde de durulmasında yarar görülmüştür. Alman Medeni Kanunu, konuyu evlenen çiftlerin iyi niyetli olup olmamasına göre çözümlemiş, evlenme memuru görevini ifa eden kişinin bu sıfatı haiz bulunmadığı taraflarca bilinmiyorsa evlenme akdini geçerli saymışken daha sonra çıkarılan Alman Evlendirme Kanunu 11. maddesiyle konuyu objektif bir esasa bağlıyarak şu hükmü getirmiştir. "1 - Bir evlenme, ancak bir şahsi halmemurunun önünde akdedilmişse meydana gelir. 2 - Kendisi şahsi hal memuru olmadığı halde bir şahsi hal memurunun görevini alenen ifa eden ve evlenmeyi aile siciline tescil eden kimse, birinci fıkradaki anlamda şahsi hal memuru sayılır" ( S.S.Tekinay a.g.e. Sh. 120 ). Dr.A.Egger bu gibi durumlarda tarafların iyi niyeti korunarak evlenme merasimini tanımak gerektiğini ileri sürmekte ve Avusturya, Amerikan Hukukunda da aynı anlayışın geçerli olduğunu belirtmektedir. Dr. Egger ayrıca burada iyiniyetin korunmasının en az kanunen tanınan diğer hallerde olduğu kadar zorunlu olduğunu da ilave ediyor. ( Dr. A.Egger, Aile Hukuk, Çeviren Dr. Tahir Çağa 1943 Sh.128-129 ).YARGITAY HUKUK GENEL KURULU E. 1984/2-845 K. 1985/111

Saygılarımla,