Mesajı Okuyun
Old 17-08-2007, 19:38   #15
Mehmet Taşcı

 
Varsayılan

Hukukun ve avukatlık mesleğinin en temel kuralı şudur ki, yargılamaya ilişkin tüm deliller toplanmadan dava-yargılama- hakkında kesin bir kanaate varmak mümkün değildir. Bununla beraber;
Sayın C.ÜNAL konuyu kısaca özetlemiş kanaatimce, yanlız akılda tutulması gereken asıl unsur şudur: Mevzuatımızda meşru savunma kurumu evelliyatından beri mevcuttur. Meşru savunma halnde sanığa ceza verilmeyeceği ( her ne kadar işlenen fill suç teşkil etse de) yasanını 25/1 md. düzenlenmiştir. Ancak bu hkümün somut hadiselerde uygulanması çok zordur, zira mahkemeler " hiçbir tereddüte yer vermeyecek şekilde meşru savunmanını varlığının ıspatını" arar. Kesin olarak ispat edilemeyen durumlarda meşru savunma hükümleri uygulanmaz.
Diğer taraftan yanlızca iki şahıs arasında geçen ve tanık bulunmayan durumlarda hangi şahsın saldırıyı başlattığı ve hangisinini maddi gerçeği söylediğinin pek mümkün olmadığı hallerde meşru savunma iddiları pek nazara alınmaz.
Sanıkta( bıçakla yaralayan şahısta) öldürme kastının varlığı kabul edilirse 5237 s.k.nun 29.,31., 35. ve şartları varsa 62.md. ler tatbik edileceği ortadadır .
Şu hususu da özellikle nazara almak gerekir; bıçak darbelerinin şiddeti, ölümün- neticenin hangi sebepten dolayı meydana gelmediği, kullanılan silahın ( bıçağın) mahiyeti ve amaca ne kadar matuf olduğu , yaralama esnasında şahısların mobil halde olup olmadığ gibi hususlar bir bütün olarak düşünülecektir ve mahkeme bu hususları irdelemeden doğrudan öldürmeye teşebbüsten dolayı ceza vermeyecektir.
Yukarıdan atan şahıs da mağdur -sanık olarak yargılanacaktır ve esasen bu şahıs içinde kasden öldürmeye teşebbüsten dolayı ceza verilmesi muhtemeldir