Mesajı Okuyun
Old 22-01-2010, 23:29   #23
yargıç isa

 
Karar ,,,,,,,

(NoT:Yargıtayın benzer olaylara bakış açısını dikkate alarak yanıtlıyorum.)

Sayin msahinparlak;

Öncelikle olaya (B) şahsı açısından bakacak olursak: Bu sahış eşlerin boşanma davasında, olaydan anlaşıldığı kadarıyla, erkek eş (Y) aleyhine şahitlik yapıyor. İkincisi, olaydan önce (Y) şahsı ile (B) küfürleşiyorlar, ki buda bize boşanma olayından sonra süre gelen bir husumetin varlığını gösterebilir.Üçüncüsü , (B) kendisinin (Y) tarafından sürekli tehdit edildiğini söylüyor. Dördüncüsü, belinde silahıyla olay yerine giden (Y), (B) yi hayati bölgesinden vuruyor. (Y) nin eylemi, Yargıtay'ın öldürme kastının tayinine ilişkin belirlemiş olduğu kritelerin birden fazlasına uymaktadır.

Bunlar:
1-mağdur ile fail arasında husumetin varlığı (=şahitlik, tehdit)
2-olay öncesi kullanılan sözler,(=küfürleşmeler)
3-suçta kullanılan aracın niteliği, (=ateşli bir silah)
4-hedef alınan bölgenin hayati olup olmadığı (=hayati organ hedef alınmış)

Sizin savunmanız, " öldürmek isteseydi atışalara devam ederdi" şeklinde. Fakat, müteakip atışlara devam edilip edilmediği hususu, öldürme kastının tayinine ilişkin kriterleden yanlızca biri. (L) nin suça konu eylemi diğer dört kritere uymaktadır. Dolayısıyla, mahkemenin en azından (B) açısından öldürmeye teşebbüsten hüküm kurması muhtemeldir.

Yaralanan ve şikayetlerini geri alan diğer iki şahıs bakımından: 3 kurşun sıkılıyor, 3 kurşunda isabet alıyor ve 3 kişi yaralanıyor; fakat rastgele ateş edildiği iddia ediliyor. Burada, müştekilerin ifade değiştirip "bize doğru ateş etmedi" demeleri mahkemeyi ve savcıyı şüpheye düşürüp "bu nasıl rastgele ateş etmek" dedirtebilir. Burada olayın diğer ayrıntılarını da devreye sokarak bir sonuca varmak; savunmayı da ona göre yapmak gerekecektir. (kavga yeri, müştekilerin olay yerindeki konumu, ateşin yönü, şüpheli/sanığın silah kullanma yeteneği vs. )

Alıntı:
10 yaşındaki çocuğa dahi sorsanız sanığın kastının öldürme olmadığını, öldürmek isteseydi her üç mağduru da rahatlıkla öldürebileceğini söylerdi...
Yakındığınız durum, kastın tayinini konu alan benzer olaylarda/kararlarda hep tartışma konusu olmuştur. Nitekim, kast kişinin manevi dünyasına ait bir olgu niteliği taşıdığı için, bunun net bir şekilde bilinmesi güç hatta bazen imkansızdır. Yargılama esnasında, dışa yansınyan davranışlardan ve meydana gelen neticelerden hareketle kastın tayini yoluna gidilir. Bu sebeple, şüpheli/sanık gerçekte değil öldürmek, yaralamak bile istememiş olabilir. Fakat mahkemeke, somut olayın özelliklerini nazara alarak, ceza hukukunun genel ilkeleri çerçevesinde sanığın hangi kastla hareket ettiğinin kabule gerek olduğuna bizza karar verir. Bu durumda da, çeşitli tartışmaların yaşanması olasıdır.

Adaletin yerini bulması dileğiyle...
Saygılarımla...