Mesajı Okuyun
Old 03-11-2011, 13:32   #10
Av.Suat Ergin

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Aybüke Kağan
Sayın Suat Ergin 'in görüşü nedir acaba?

Bu forumu okumamışım, kusura bakmayın. Yol gösterici olur diye bir karar ekliyorum.

Alıntı:
T.C.
YARGITAY
6. HUKUK DAİRESİ
E. 1998/10025
K. 1998/10025
T. 23.11.1998
• KİRA ALACAĞININ TAHSİLİ ( Bono İle Ödenen )
• KİRA BEDELLERİ KARŞILIĞINDA BONO ALINMASI ( Ödenmemesi Durumunda Önce İhbar Sonra Temerrüt İhtarı Gönderme Zorunluluğu )
• BONO İLE ÖDENEN KİRA BEDELİ ( Ödenmemesi Durumunda Önce İhbar Sonra Temerrüt İhtarı Gönderme Zorunluluğu )
• TAHLİYE ( Bono Verilen Kira Bedelinin Ödenmemesi )
6762/m.667
ÖZET : Karşılığında bonoyu kabul eden kiralayan, ticari senetlere ilişkin ödeme şekline de peşinen rıza göstermiş demektir. Ticari senetle ödenmesi vaadedilen borç ise aranan borç niteliğindedir. Buna göre; kira borcu götürülüp alacaklının ikametgahında ödenmesi gereken bir borç olduğu halde, bu borcun bonoya dönüşmesiyle birlikte götürülen değil, aranan borç niteliği kazandığı, böylece vasfının değiştiği kabul edilmelidir.

DAVA : Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan tahliye - alacak davasına dair karar davalı tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü.

KARAR : Dava temerrüt nedeniyle kiralananın tahliyesi ve birikmiş kira alacağının tahsili istemine ilişkindir. Mahkemece kiralananın tahliyesine, alacak yargılama aşamasında ödenmiş olmakla konusu kalmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.

Kira bedelleri için kiralayana bono verilmişse, tarafların anlaşmasıyla kira alacağının tahsili ticari senede bağlanmış demektir. Hal böyle olunca ticari senetlerin ciro kabiliyeti olduğundan kiracının verdiği senedin kimin elinde olduğunu bilmesi icabeder. Bu senet bankaya tahsile verilmişse gönderilen ihbarla senedin ödeme yeri borçlu tarafından biliniyor demektir. İhbara rağmen ödenmemesi halinde iki haklı ihtar veya temerrüt konusu yapılıp buna ilişkin ihtarlar gönderilebilir. Senet tahsile verilmeyip alacaklının elinde tutuluyorsa, alacaklının borçlunun ayağına gidip senedi verip karşılığını alması gerektiğinden bu yolla gitmeden doğrudan doğruya ihtar göndererek iki haklı ihtar veya temerrüt konusu yapması mümkün değildir.

Taraflar arasındaki kira sözleşmesi 18.9.1996 başlangıç tarihli olup iki yıl sürelidir. Aylık kiralar karşılığı kiracı davalı tarafından davacıya senet verildiği sözleşmenin ödeme ve özel şartlar 4. maddesinde belirtilmiştir. Davacı vekili de dava dilekçesinde tanzim edilen senetlerin ödeme günlerinin ait oldukları ayın birinci günü olduğunu açıklamıştır. Davacı kira bedelleri karşılığı bonoyu kabul etmekle ticari senetlere ilişkin ödeme şeklini de peşinen rıza göstermiş olmaktadır. Ticari senetle ödenmesi vaadedilen borç aranan borç niteliğindedir. Kira borcunun götürülüp alacaklının ikametgahında ödenmesi gerektiği halde bu borcun bonoya dönüşmesiyle götürülen değil aranan borç niteliğini aldığını, böylece vasfının değiştiğinin kabulü gerekir. Hal böyle olunca senedi elinde bulunduran kişinin borçluya ihtarda bulunması, onu takip etmesi ve ayağına kadar giderek senedi verip karşılığı olan parayı alması gerekir. TTK. 667. maddesi de buna amirdir. Bono ciro edilerek elden ele geçebileceğinden borçlunun peşinen ödemeyi kime yapacağını bilmesi mümkün değildir. Bu durumda senedi elinde bulunduran şahsın öncelikle senet borçlusuna ihbarda bulunması gerekir. Davacının da aynı şekilde önce ihbar etmesi sonra temerrüt ihtarı göndermesi icap eder. Doğrudan doğruya temerrüt ihtarı göndermeye hakkı yoktur. Bu hususlar nazara alınarak davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçeyle tahliye kararı verilmesi hatalı olmuştur.

Hüküm bu nedenle bozulmalıdır.

SONUÇ : Yukarıda açıklanan sebeplerle temyiz itirazlarının kabulü ile HUMK.nun 428. maddesi uyarınca hükmün ( BOZULMASINA ), istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 23.11.1998 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.