Mesajı Okuyun
Old 20-06-2007, 13:37   #3
Sinerji Hukuk Yazılımları

 
Varsayılan

Sayın meslektaşımız, aşağıdakinin benzeri kararlar oldukça fazla. İyi çalışmalar...

T.C. Askeri Yüksek Mah.
2.Dairesi

Esas: 2000/566
Karar: 2002/115
Karar Tarihi: 28.01.2002

ÖZET: Davacının, bir kamu hizmeti olduğunda şüphe bulunmayan askerlik hizmeti yaptığı sırada, 25 metre sıfırlama atışlarında, idarenin diğer bir ajanının tedbirsiz ve dikkatsizliği neticesinde yaralandığı, zarar ile eylem arasında illiyet bağının bulunduğu ve söz konusu zararların kusursuz sorumluluk ilkesi uyarınca davalı idarece karşılanması gerektiği sonucuna varılmıştır. Taraflara tebliğ edilen ve itiraz edilmeyen bilirkişi raporu yerleşmiş içtihatlara, kabul edilen kıstaslara ve ilmi verilere uygun bulunduğundan, bilirkişi raporu doğrultusunda tatbikat yapılmıştır. Davacıların olay nedeniyle çektikleri acı ve ızdıraplarının kısmen de olsa telafisi amacıyla, uygun miktarlarda manevi tazminat verilmesi kabul edilmiştir.

(2709 S. K. m. 125) (1602 S. K. m. 21, 24)

Davacı vekili 7 Eylül 2000 tarihinde kayda geçen dilekçesinde özetle, Müvekkilinin 4. Jandarma Sınır Tugay K. lığı emrinde askerlik hizmetini yapmakta iken, 31 Mayıs 1999 tarihinde sol gözünden yaralanıp sakat kaldığını belirterek, 13 Milyar TL. Maddi ve 1 Milyar TL. Manevi tazminatın idareye müracaat tarihi olan 15 Mayıs 2000 tarihinden itibaren işletilecek faiziyle birlikte hüküm altına alınmasını talep ve dava etmiştir.

Dava dosyasındaki belge ve bilgilerden, davacının 23. P. Tuğ. Komutanlığı emrinde askerlik hizmetini yapmaktayken, 31.5.1999 tarihinde diğer erlerle birlikte batarya komutanı Top. Yzb ................. nezaretinde, 25 metre sıfırlama atışlarını yapmak üzere atış alanına gittikleri, davacının silahının sıfırlama işlemi yapıldıktan sonra, Top. Yzb ...............'nın silahı kontrol etmek için hedefe ateş ettiği, ikinci atışta merminin hedefin altında bulunan taşa çarptığı, taştan kopan bir parçanın da davacının gözüne isabet ettiği, hemen revire götürülen davacının yapılan tedavileri sonucunda, 23 ncü Jandarma sınır Tümen Komutanlığı 30 yataklı Seyyar Cerrahi Hastanesince 11/12/1999 tarihinde, <Sol gözde post travmatik kistoid maküler ödem neticesi 15 gün mutat iştigal, hayati tehlike yoktur. Uzuv kaybı yoktur. Uzuv tadili vardır. Sabit eser vardır. Çalışma gücünde %25 kayıp vardır.> şeklinde rapor tanzim edildiği, bilahare açılmış olan dava üzerine davacının sakatlığının tespit edilebilmesi amacıyla askeri hastaneye sevk edildiği, GATA Sağlık Kurulunun 4 Nisan 2001 tarihli ve 3186 sayılı raporu ile <A/8 F-l Askerliğe elverişlidir. Komando Olamaz. Uzuv tadili vardır.> kararı verildiği anlaşılmıştır.

Olayın bir kamu hizmetinin ifası sırasında meydana geldiği ve olayda davacının kusuru bulunmadığı hususlarında taraflar arasında bir uyuşmazlık bulunmamaktadır.

İdarenin hukuki sorumluluğunun dayanağı Anayasanın 125'inci maddesidir. Bahse konu madde de <İdare, kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararları ödemekle yükümlüdür.> denilmek suretiyle, idarenin sorumluluğu Anayasa prensibi olarak kabul edilmiştir. İdarenin sorumluluğu Anayasa dışında 1602 sayılı Kanunun 21 ve 24'üncü maddelerinde de düzenlenmiş ancak, gerek Anayasada gerekse 1602 sayılı Kanunda Tau sorumluluğunun hangi esaslara dayanacağı belirtilmemiştir. Bugün idarenin sorumluluğu, doktrin ve yargı içtihatları doğrultusunda hizmet kusuru ve kusursuz sorumluluk ilkelerine dayandırılmaktadır. İster hizmet kusuru isterse kusursuz sorumluluk ilkesine dayansın genel olarak idarenin tazmin borcunun doğabilmesi için bir zararın mevcudiyeti, zarara yol açan eylemin idareye yüklenebilir nitelikte olması ve zarar ile eylem arasında illiyet bağının bulunması zorunludur.

Meydana gelen olay nedeniyle doğan zararın meydana gelişinde, idarenin yerine getirmekle yükümlü olduğu hizmetin kurulmasından ve işletilmesinden doğan bir hizmet kusuru bulunmamaktadır. Ancak davacın, bir kamu hizmeti olduğunda şüphe bulunmayan askerlik hizmeti yaptığı sırada, 25 metre sıfırlama atışlarında, idarenin diğer bir ajanının tedbirsiz ve dikkatsizliği neticesinde yaralandığı, zarar ile eylem arasında illiyet bağının bulunduğu ve söz konusu zararların kusursuz sorumluluk ilkesi uyarınca davalı idarece karşılanması gerektiği sonucuna varılmıştır.

Davacının maddi zararının tespiti için re'sen seçilen bilirkişinin 6.11.2001 tarihinde tanzim ettiği bilirkişi raporunun tetkikinde, hiçbir maddi yarar edinememiş bulunan davacının maddi tazminat hak edişinin, 27.582.423.420.TL. olduğunun bildirildiği görülmüştür.

Taraflara tebliğ edilen ve itiraz edilmeyen bilirkişi raporu mahkememizin yerleşmiş içtihatlarına, mahkememizce kabul edilen kıstaslara ve ilmi verilere uygun bulunduğundan, bilirkişi raporu doğrultusunda tatbikat yapılmıştır.

Davacıların olay nedeniyle çektikleri acı ve ızdıraplarının kısmen de olsa telafisi amacıyla, olayın vukua geliş şekli ve tarihi, davacıların sosyal durumları paranın alım gücü ve işleyecek yasal faiz göz önünde bulundurularak uygun miktarlarda manevi tazminat verilmesi kabul edilmiştir.

Açıklanan nedenlerle;

1- Bilirkişi raporu uyarınca ve istemine bağlı kalınarak davacı ................'e 13.000.000.000. TL. (onüçmilyar TL.) maddi tazminat verilmesine,

2- Davacı ..............'e takdiren ve istemi gibi 1.000.000.000.TL.

3- (birmilyar TL) manevi tazminat verilmesine, Hükmedilen maddi tazminat miktarına, davacının yeniden gelir elde edeceği varsayılan 28 Ekim 2000 tarihinden ödeme tarihine kadar yıllık %60 (yüzde altmış) yasal faiz yürütülmesine,

4- Hükmedilen manevi tazminata istemi gibi idareye müracaat ettiği 15 Mayıs 2000 tarihinden ödeme tarihine kadar yıllık %60 (yüzde altmış) yasal faiz yürütülmesine

5- 1602 Sayılı AYİM Kanununun 71 nci maddesi uyarınca yargılama giderlerinin davalı idareye yükletilmesine ancak, 492 sayılı Harçlar Kanununun 13/J maddesi uyarınca harçtan muaf olan davalı idare aleyhine harca hükmedilmesine yer olmadığına,

6- Davacı tarafından peşin yatırılan ve sarf edilen 35.000.000.TL. (otuzbeşmilyon TL.) bilirkişi ücretinin davalı idareden alınarak davacıya verilmesine,

7- Hükmedilen maddi ve manevi tazminat miktarları üzerinden davanın açıldığı tarihte yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifeleri uyarınca tespit edilen 159.000.000 TL. (yüzellidokuzmilyon TL.) Avukatlık ücretinin, davalı idareden alınarak davacıya VERİLMESİNE,

KARŞI OY GEREKÇESİ

Davacılar manevi tazminata olay tarihinden itibaren yasal faiz yürütülmesini talep etmişler ise de; takdir olunan manevi tazminat miktarı paranın karar tarihindeki alım gücü, olay tarihinden karar tarihine kadar geçen süredeki değişen sosyal ve ekonomik koşullar nazara alınarak davacıların olay tarihindeki manevi zararlarının tamamını kapsayacak şekilde tespit ve takdir edildiğinden, manevi tazminata olay tarihinden itibaren yasal faiz yürütülmesi isteminin reddine karar verilmesi, ancak karar tarihinden ödeme tarihine kadar yasal faiz yürütülmesi gerektiği görüşünde bulunduğumdan çoğunluğun aksi yöndeki kararına katılmıyorum. (¤¤)

Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programları
**************************************