Mesajı Okuyun
Old 30-04-2007, 11:56   #12
Bahadır Turan DURMAZ

 
Varsayılan

Sayın Demir,

Açıkçası yazdığınız cevaplar içerisinde en tatmin edici cevabınız bu olmuş. Sorulara verilen yanıtların uygun bulunması açısından değil, en azından hedefe yönelik açıklamalar olduğu için tatmin edici olmasından bahsediyorum.

Avukatlık dediğiniz meslekte kitaplardan öğrenilmez hatta öğrenilmesi imkansızdır. Ancak avukatlıkta kullanacağınız bilgileri okuyarak biriktirir, tatbik esnasında mesleği tam anlamıyla kavrarsınız. Bizler, bahsettiğiniz 'arabuluculuk' mesleğine yabancı insanlar değiliz. Kaldı ki bizler okuyarak öğrendiklerimizi de uygulamaya geçirmekte tecrübeli insanlarız. Arabulucuk mesleğine yeni geçiş yapanlar ile avukatları birbirine karıştırmamak gerekir. Önemle belirtilmesi gereken bir diğer nokta ise, avukatlar okuyarak öğrendiklerini uygulamaya geçirirlerken, 'arabuluculardan' kat be kat daha fazla hukuki ve cezai sorumluluk alırlar. Bir arabulucunun yaptığı en büyük hata ile avukatın yaptığı en küçük hatanın oluşturacakları zarar yönünden karşılaştırmasını yaparsanız ne demek istediğimi az çok anlayabilirsiniz.

Yabancı avukatların eğitimde olmazsa olmaz, olması konusuna gelince; Yabancı bağımlılığımızı anlayabilmiş değilim. Siz şimdi eğitimi alırken bu yabancılar olmasayda öğrendiklerimi başka bir şekilde öğrenmemin imkanı yoktu diyorsunuz. Bana göre hiçbir şeyi öğrenmek bahsettiğiniz kadar zor değildir. Yeter ki birey, bilgiye ulaşmak istesin. Kitap tercümesi ve telif ile ilgili sıkıntıyı da açıkçası anlayabilmiş değilim, zira bu ülkemizdeki ilk yabancı tercüme olmasa gerek.

CMK ile karşılaştırma konusunda ise, CMK'daki tespitinize katılıyorum. CMK'da hukuk değil, baroyla ilişkiler öğretilir zira öyle de olması gerekir. Dediğim gibi bizler hukukçuyuz, hukuku herkesten bağımsız öğrenebiliriz, işte bu yüzden hukuk fakültelerimizde de devam mecburiyeti yoktur. CMK ile karşılaştırma yapılmasındaki sebep, CMK seminerine başvuran 1500 kişinin, anlatım zorluğu ile her bir seminere 150 kişi kabul edilmesine rağmen (bu sayı uzlaşmada 16), başvuran 1500 kişiyi eritene kadar seri şekilde seminerler düzenlemesi. Fakat uzlaşma eğitimlerinde “başvuruya yetişebilen” ilk 16 kişinin alınması esas sorunumuzu teşkil etmekte. Zannedersem asıl cevap verilmesi gereken husus bu idi.

Bunun dışında arabulucunun niteliklerini saymışsınız, (tarafsız olacağı, tarafları yönlendiremeyeceği, tavsiye veremeyeceği, yargılayamayacağı, taraflardan birine hak veremeyeceği) saydığınız gibi bu hususlar sayılıdır. Ve benim gibi, diğer ziyaretçilerinde okuduktan sonra eminim bunun 4 günlük bir eğitime ihtiyacı olup olmadığı hususunda akıllarında birer fikir cereyan etmiştir. Uygulama ise, kurgusal uzlaşma seansları ile mümkün değildir. Uygulama için gerekli bilgiyi edinen uzlaştırıcıları, gerçek hayata itmelisiniz. Gerçek hayatta, kurguladığınız uzlaşı seanslarından milyonlarca kez daha çok ihtimaller söz konusudur. İnsan davranışları, kurgusal uzlaşı seanslarında öngürülemeyecek derecede değişkendir. Yer sorununundan bahsetmeniz üzerine; baro eğer yer ararsa en büyük yerleri büyük bir kolaylıkla temin edebilir, bundan hiçbir meslektaşımızın en ufak şüphesi yoktur.

Eğitim şeklinizi destekliyorum. Keşke herkes yaptığı işi sizin kadar ciddiye alsa. Keşke, ‘arabuluculuktan’ kat be kat daha fazla hukuki ve cezai sorumluluk gerektiren, çok daha fazla uygulama gerektiren, çok daha fazla bilgi birikimi gerektiren avukatlık stajı da bahsettiğiniz gibi yapılsa. Yada büyükşehir dışındaki illerimizde en azından staj yapılabilse. Eğitim şeklinizi kısmen desteklesemde, uygulamada avukatları mağdur eden problemleri görmezden gelmemeniz gerektiğini düşünüyorum. Demokrasilerde kişilerin yönetime katılma hakları, yönetimi etkileme haklarının mevcudiyeti tartışmasızdır. Sizin için konuşmuyorum ama genel anlayışı göz önüne alacak olursak, kendilerini ilgilendirenlerin alınan kararlara ve eylemlere katkısının olmadığı, gücü elinde bulunduranın tek taraflı irade beyanı ile ortaya çıkan kararlar ve eylemler, elbette ki ilgililerin haklarını ihlal edecektir. Bu, kaçınılmaz bir sonuçtur. Hakları ihlal edilenlerin tepkileri, bu danışma ihtiyacı duymayan gücü, elbet birgün değiştirecektir.