Mesajı Okuyun
Old 11-05-2010, 12:49   #2
Levent Cirit

 
Varsayılan

Kanımca sigortalılığın tespiti davası ile hiç vakit kaybetmeyin derim. Çünkü somut olayda sigortalılığın tespiti davası sonucu elde edeceğiniz hükmün size sağlayacağı bir yarar yok. Müteveffa zaten emekli ve emekli maaşının etkilenmesi söz konusu değil. Müteveffanın orada çalıştığı da gerek şirket sahibinin ve gerek diğer tanıkların anlatımları ile sabit olduğuna göre hiçbir sorun yaşamazsınız.
Manevi tazminatı Yargıtay geniş yorumlamaktadır. 4.H.D. 5.3.1979 9973/2900- 18.10.1973 10302/8845 kararlarında "Burada önemli olan aile hukuku çerçevesinde yakınlık olmayıp duygusal yakınlıktır. Böyle olunca da uzak ya da yakın hısımlık bağları yerine ölenle çok yakın ve içtenlik taşıyan bir bağlılığın varlığı aranmalıdır." demektedir. Dolayısıla kardeşleri de manevi tazminat davası açabilirler.
Destekten yoksun kalma için ise fiilen devam eden bir desteğin yanında bakım gücü ve bakım ihtiyacının bir arada bulunması gerekmektedir. Dolayısıyla işçinin bakım gücü yoksa (aldığı maaş gereği) veya talepte bulunanların bakım ihtiyacı yoksa (çocukların iyi geliri var ise mesela) bu tazminattan söz edilemez.
Kural olarak 55 yaşında bir işçinin ölümü ile de bu tazminata hak kazanılabilir. Bu tazminatta sadece PMF tablosuna göre çalışacağı aktif dönem kazançları değil yaşlılık aylığı alacağı pasif dönem de göz önünde tutulur ancak tahmin edersiniz ki yaş sebebiyle bu tazminat miktarı azalacaktır.
Umarım yardımım dokunmuştur. İyi çalışmalar...