Mesajı Okuyun
Old 16-06-2007, 09:02   #6
Yücel Kocabaş

 
Varsayılan

1. İkinci ıslah dilekçesi denilen talep aslında bir ıslah talebi değildir. Burada ıslahı gerektirir talebin çoğaltılması durumu değil talebin azaltılması, daraltılması, sınırlandırılması durumu vardır. Bu nedenle ikinci dilekçe bir ıslah dilekçesi olarak algılanamaz. Bir açıklama dilekçesi niteliğindedir.

Dava, Borçlar Yasasının 18. maddesinden kaynaklanan muvazaa hukuksal nedenine dayalı olarak bir kısım mirasçılar tarafından açılmış ve tapunun iptali ile terekeye döndürülmesi istenmiştir. Daha sonra davacılar vekili isteği pay oranında iptal tescile dönüştürmüş, mahkemece davanın ıslah edildiği kabul edilerek islahtan itibaren üç gün içinde yeni bir dilekçe verilmediği gerekçesiyle HUMK.nun 88. maddesi uyarınca davanın iptaline karar verilmiştirD
avacının talep sonucunu daraltması ( azaltması ) davayı değiştirme veya genişletme sayılmaz. Bu nedenle davacının talep sonucunu daraltabilmesi ( azaltabilmesi ) için ( kural olarak davalının muvafakatine ihtiyaç olmadığı gibi ) ıslah yoluna başvurmasına da gerek yoktur. Somut olayda tereke adına açılan bir davanın paya dönüştürülmesi HUMY uyarınca ıslah anlamında olmayıp müddeabihin daraltılması, diğer bir deyişle neticeyi talebin sınırlandırılması anlamını taşır. Böyle bir isteğe ıslah niteliği verilerek davanın iptali şeklinde hüküm kurulması doğru değildir.
Hal böyle olunca işin esasının incelenmesi gerekirken, isteğe ıslah niteliği verilmek suretiyle yazılı biçimde hüküm kurulması doğru değildir.
(Yargıtay 1.HD. 26.06.2000T. 2000/8666 E. 2000/8548 K. )

2. Hal böyle olunca yerel mahkemenin dava dilekçesini, birinci ıslah dilekçesini ve açıklama dilekçesi niteliğinde olan ikinci dilekçeyi dikkate alarak davaya ( paya hasren tapunun iptali ile iptal edilecek payın davacı adına tescili ) şekliyle devam etmesi gerekirdi.

3.Muhtemel bozma ile ,açılan dava böylece paya hasren iptal ve tescil davası haline gelmiş olacağından aynı konuda şimdiden müstakil bir dava açılması derdestlik itirazını haklı kılabilir. Bu yönden temyiz sonucu beklenmeli diye düşünüyorum.

4. Dava tereke adına devam edecekse, bazı mirasçıların izin vermemesi , fazla bir sorun yaratmaz. TMK 640 maddesine göre terekeye temsilci atanarak davaya dev
am edilmesi
imkanı da bulunmaktadır.

5. HUMK. Hükümlerine göre dava dilekçesinin iptali kararı ilk itirazlar arasında yer alan “ Dava dilekçesinin düzenlenmesinde kanuni noksanlıklar bulunması “ halinde verilebilecek bir karardır. Somut olayla dava dilekçesinin iptali kararı arasında hiçbir bağlantı bulunmamaktadır. Fakat yerel mahkeme hatalı da olsa böyle bir karar verdiğine göre “ dava dilekçesinin iptali “ kararının hukuki sonuçlarına uymak zorundadır. “ Mahkeme dava dilekçesinin iptali kararında d
avacıyı yargılama giderlerine ve bu arada vekalet ücretine mahküm edemez. 14.04.1954 T.4/14 sayılı İçtihatı Birleştirme kararı “ (B.Kuru,R. Arslan,E.Yılmaz, Medeni Usul Hukuku 2005 s. 687)
Saygılarımla.