Mesajı Okuyun
Old 31-07-2006, 12:17   #12
Av.Selim Balku

 
Varsayılan

MADDE 166.- Evlilik birliği, ortak hayatı sürdürmeleri kendilerinden beklenmeyecek derecede temelinden sarsılmış olursa, eşlerden her biri boşanma davası açabilir.
Yukarıdaki fıkrada belirtilen hallerde, davacının kusuru daha ağır ise, davalının açılan davaya itiraz hakkı vardır. Bununla beraber bu itiraz, hakkın kötüye kullanılması niteliğinde ise ve evlilik birliğinin devamında davalı ve çocuklar bakımından korunmaya değer bir yarar kalmamışsa boşanmaya karar verilebilir.
Evlilik en az bir yıl sürmüş ise, eşlerin birlikte başvurması ya da bir eşin diğerinin davasını kabul etmesi halinde, evlilik birliği temelinden sarsılmış sayılır. Bu halde boşanma kararı verilebilmesi için, hakimin tarafları bizzat dinleyerek iradelerinin serbestçe açıklandığına kanaat getirmesi ve boşanmanın mali sonuçları ile çocukların durumu hususunda taraflarca kabul edilecek düzenlemeyi uygun bulması şarttır. Hakim, tarafların ve çocukların menfaatlerini göz önünde tutarak bu anlaşmada gerekli gördüğü değişiklikleri yapabilir. Bu değişikliklerin taraflarca da kabulü halinde boşanmaya hükmolunur. Bu halde tarafların ikrarlarının hakimi bağlamayacağı hükmü uygulanmaz.
Boşanma sebeplerinden herhangi biriyle açılmış bulunan davanın reddine karar verilmesi ve bu kararın kesinleştiği tarihten başlayarak üç yıl geçmesi halinde, her ne sebeple olursa olsun ortak hayat yeniden kurulamamışsa evlilik birliği temelden sarsılmış sayılır ve eşlerden birinin istemi üzerine boşanmaya karar verilir.

MADDE 184.- Boşanmada yargılama, aşağıdaki kurallar saklı kalmak üzere Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununa tabidir:
1. Hakim, boşanma veya ayrılık davasının dayandığı olguların varlığına vicdanen kanaat getirmedikçe, bunları ispatlanmış sayamaz.
2. Hakim, bu olgular hakkında gerek re'sen, gerek istem üzerine taraflara yemin öneremez.
3. Tarafların bu konudaki her türlü ikrarları hakimi bağlamaz.
4. Hakim, kanıtları serbestçe takdir eder.
5. Boşanma veya ayrılığın fer'i sonuçlarına ilişkin anlaşmalar, hakim tarafından onaylanmadıkça geçerli olmaz.
6. Hakim, taraflardan birinin istemi üzerine duruşmanın gizli yapılmasına karar verebilir

İki maddeyi ayrıntılı olarak incelersek kanımca bir çelişki olduğunu görürüz aslında çelişki olan hükmün esası değil, tatbikin yanlışlığıdır. Şöyle ki;
166/4 bağımsız bir boşanma sebebi olduğunu söyledik, Sayın Ergin’in belirttiği gibi hâkimin takdirine bırakılmadan taraflar boşanıyor ki bu hususa katılıyorum uygulama böyledir. Ancak hâkimin takdirine bırakılmadan boşanmanın kati’liğinin dayanağını ben bulamadım…

166/3 fıkrasının son cümlesine dikkat edersek (altını çizdim) tarafların ikrarlarının hâkimi bağlamayacağı açıkça yazılmıştır ancak 4. fıkrada böyle bir açıklama yapma bilakis lüzum görünmemiştir…
184. madde hükmü ile yargılama usulü belirtilmiştir. 166/4 bu hükmü bertaraf edip emredici hukuk kuralı koymuştur, kanımca bu çelişki yaratmaktadır, şöyle ki 184 md ile hâkime boşanmanın olguları oluştuğuna dair vicdanen rahat değilsen boşama denmiş, peki 166/4 demiş ki, eğer bir boşanma daha önceden reddedilmişse ve aradan 3 yıl geçmişse ve taraflar hala bir araya gelmemişse sen vicdanına falan bakma tarafları boşa… (amiyane betimleme yaptığım için özür dilerim)

Bir misal vererek açıklayım, Başkasına aşık olan Ahmet, Ayşe’ye boşanma davası açmıştır, dava reddedilmiştir. Reddedilen davadan sonra Ahmet Ayşe ile arasını iyi tutmuş, arada bir, görüşmüş, “sen benim karımsın demiş” ancak Ahmet çalışmak zorunda olduğunu söyleyerek sevgilisiyle yurtdışına çıkmıştır, 3 yıl süre ile yurt dışından dönmemiş, ancak karısı Ayşe’yi arada bir telefonla arayarak gönlünü hoş etmiş, çocukların masrafları için para göndermiş, hatta senede 1-2 defa Ayşe’yi yurt dışından ziyarete gelmiş. Ayşe de kocam beni seviyor diye evli gibi yaşamaya devam etmiştir(olay kurgusal değil gerçektir)
3 yılın neticesinde 166/4 göre açılan boşanma davasında, hâkim ortak hayat kurulamadı diye tarafları boşar. Vicdanen hâkime takdir hakkı verilmemiştir. Taraflar 3 yıl bir araya geldi mi, gelemedi… Peki ya ortak hayatın kurulamadığını belirleyecek olan makam kimdir?
Hâkim burada ortak hayat kurulamadığından dolayı tarafları boşayacaktır ancak 184 de belirtilen vicdani olgular oluşmadan…
Çözüm olarak 166/4 hükmün son cümlesine 166/3 deki gibi bir hüküm eklenmedikçe, kanımca çelişkiye mahal verecektir… Teşekkürler