Mesajı Okuyun
Old 03-07-2008, 17:59   #6
Gamze Dülger

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan AV.HANİFE
sevgili meslektaşım kıyı kenar çizgisinin iptali ile yeniden tespiti için parseliniz yönünden idare mahkemesinde iptal davası açabilirsiniz.Ancak bu tür büyük ugulamaları çok fazla iptal etmiyor Mahkemeler.Ayrıca tapuya güvenerek gayrimenkulü satın alan müvekkiliniz için mülkün değerinin ödenmesi gerekiyor.Zaten dosyanızda keşifle beraber değer tespiti yapılacaktır.Bu da size yol gösterir.kolay gelsin.

"Kıyı Kenar çizgisi tespitinde " adli yargı görevlidir.

Saygılarımla
T.C.

YARGITAY

1. HUKUK DAİRESİ

E. 1994/8556

K. 1994/10886

T. 21.9.1994

• KIYI KENAR ÇİZGİSİ SAPTANMASI ( Kıyı Kenar Çizgisinin Valiliklerce Oluşturulacak En Az Beş Kişilik Komisyonca Tespit Edilmesi )

• UYUŞMAZLIĞIN ÇÖZÜMÜ ( Uyuşmazlığın Kıyı Kenar Çizgisinin Saptanmasından Kaynaklanması Halinde Kıyı Kenar Çizgisi Belirlenerek Uyuşmazlığın Buna Göre Çözümlenmesinin Gerekmesi )

• YASAYA DAYALI KIYI KENAR ÇİZGİSİ ( Bunun Belirlenmesi Yapıldığı Takdirde Bunun Bağlayıcı Nitelikte Olması ve Bu Tür Uyuşmazlıkların da Buna Göre Çözümlenmesinin Gerekmesi )

3621/m.5,9


ÖZET : Yanlar arasındaki uyuşmazlığın kıyı kenar çizgisinin saptanmasından kaynaklanması halinde, kıyı kenar çizgisi belirlenerek uyuşmazlığın buna göre çözümlenmesi gerekir.
DAVA : Davacı tarafından, davalı aleyhine açılan davada; mahkemece verilen karar, süresinde temyiz edilmekle; dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : Davada ileri sürülen iddianın niteliği ve içeriği itibariyle yanlar arasındaki uyuşmazlığın, kıyı kenar çizgisinin saptanması noktasından kaynaklandığı anlaşılmaktadır. Bilindiği gibi, son kez yürürlüğe giren 3621 sayılı Kıyı Kanununun 9. maddesi, kıyı kenar çizgisinin Valiliklerce oluşturulacak en az beş kişilik komisyonca tesbit edileceğini öngörmüştür. Öte yandan, anılan Yasanın konuya ilişkin 5 ve 9. maddelerinin Anayasaya aykırı olmadığı Anayasa Mahkemesi tarafından verilen 18.2.1991 tarih, 23/29 sayılı kararda vurgulanmış ve bu maddelere yönelik iptal isteminin reddine karar verilmiştir. Yasaya dayalı bir kıyı kenar çizgisi belirlenmesi yapıldığı takdirde, bunun bağlayıcı nitelikte olacağı ve bu tür uyuşmazlıkların da buna göre çözümlenmesinin gerekeceği kuşkusuzdur.
O halde, sözü edilen komisyonca yapılmış bir tesbit olup olmadığı Valilikten sorulmalı; kıyı kenar çizgisinin belirlendiğinin anlaşılması halinde uyuşmazlık belirlenen duruma değer verilmek suretiyle çözümlenmelidir. Böyle bir belirlemenin yapılmamış olduğunun anlaşılması yönünden komisyona zorunluluk yüklediği cihetle; davacı Hazineye, Valiliğe başvurmak üzere önel verilmeli ve yapılacak tesbit sonucu beklenerek, ortaya çıkacak belirleme doğrultusunda bir karar verilmelidir. Yerel Mahkemece 7.4.1990 tarihinde yürürlüğe giren ve eldeki dava için uygulanması gereken 3621 sayılı Yasanın hükümleri uyarınca ve yukarıda açıklanan çerçevede işlem ve inceleme yapmadan sonuca gidilmesi ve yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.
SONUÇ : Davalının temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle hükmün belirlenen nedenlerden dolayı HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, peşin alınan harcın temyiz edene geri verilmesine, 21.9.1994 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
T.C.

YARGITAY

1. HUKUK DAİRESİ

E. 2004/368

K. 2004/3620

T. 30.3.2004

• KIYI KENAR ÇİZGİSİ ( Kural Olarak Mülkiyet Hukuku Yönünden Kıyı Kenar Çizgisi Belirlenmesi Görevinin Adli Yargıya Ait Olması )

• 3621 SAYILI YASA ( İdare Tarafından Kıyı Kenar Çizgisi Belirlendiğinde Eğer İdari Yargıda Dava Açılmazsa Kıyı Kenar Çizgisinin Adli Yargı Tarafından Saptanması Lüzumu )

• GÖREV ( 3621 Sayılı Kanun Uyarınca İdare Tarafından Kıyı Kenar Çizgisi Belirlendiğinde Eğer İdari Yargıda Dava Açılmazsa Kıyı Kenar Çizgisinin Adli Yargı Tarafından Saptanması Lüzumu )

• BiLİRKİŞİ RAPORU ( Eksik İncelemeye Dayalı ve Çelişkili Rapor ve Krokilerle Kurulan Hükmün Yasaya Aykırı Olması )

3621/m.5,9


ÖZET : Taraflar arasında görülen davada; ileri sürülen iddianın ve savunmanın içeriğine göre; yanlar arasındaki uyuşmazlığın, "kıyı kenar çizgisinin" saptanmasından kaynaklandığı açıktır.
Bilindiği üzere, son kez yürürlüğe giren 3621 sayılı kıyı kanunu'nun "kıyı kenar çizgisini"belirleme yöntemine ilişkin 5 ve 9.maddeleri, Anayasa Mahkemesinin iptal kararı kapsamı dışında bırakılmış;anılan kanun maddesinin uygulanmasına yorum getiren ve görülmekle olan davalarda dikkate alınması zorunlu bulunan 28.11.1997 gün ve 5/3 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararın da "kural olarak, mülkiyet hukuku yönünden kıyı kenar çizgisi belirlenmesi görevinin adli yargıya ait olduğuna; ancak 3621 sayılı Kıyı Kanunu'nun 9.maddesi uyarınca idare tarafından kıyı kenar çizgisi belirlenmiş ve yazılı bildirime rağmen yasal süresinde idari yargıya başvurulmaması nedeniyle yargı yolunun kapanmış olması veya idare tarafından verilip kesinleşmiş karar bulunması durumlarında, bunlara uygun şekilde kıyı kenar çizgisinin adli yargı tarafından saptanması gerektiğine"işaret edilmiştir.
DAVA : Davacı Hazine, tapuda davalı adına kayıtlı 751 nolu parselin kıyı kenar çizgisi içinde kaldığını ileri sürüp, tapusunun iptali ile, tescil harici bırakılmasını, davalının elatmasının yıkım suretiyle önlenmesini istemiştir.
Davalı, taşınmazın komşu 750 nolu parsel hakkında açılan davada belirlenen ve kesinleşen kıyı kenar çizgisinin dışında kaldığını belirterek, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, çekişmeli taşınmazın kısmen kıyı kenar çizgisi içinde kaldığı gerekçesiyle, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Karar, davalı vekili tarafından süresinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla; duruşma günü olarak saptanan 30.03.2004 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden Celal Erdurmaz ile temyiz edilen Hazine vekili avukat İclal Perran Kural geldiler duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen asilin ve vekilin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı, bilahare Tetkik Hakimi A.Sevil Çalıkoğlu'nun raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : Dava, tapu iptal, elatmanın önlenmesi ve yıkım isteklerine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Davada ileri sürülen iddianın ve savunmanın içeriğine göre;yanlar arasındaki uyuşmazlığın, "kıyı kenar çizgisinin" saptanmasından kaynaklandığı açıktır.
Bilindiği üzere, son kez yürürlüğe giren 3621 sayılı kıyı kanunu'nun "kıyı kenar çizgisini "belirleme yöntemine ilişkin 5 ve 9.maddeleri, Anayasa Mahkemesinin iptal kararı kapsamı dışında bırakılmış;anılan kanun maddesinin uygulanmasına yorum getiren ve görülmekle olan davalarda dikkate alınması zorunlu bulunan 28.11.1997 gün ve 5/3 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararın da "kural olarak, mülkiyet hukuku yönünden kıyı kenar çizgisi belirlenmesi görevinin adli yargıya ait olduğuna;ancak 3621 sayılı Kıyı Kanunu'nun 9.maddesi uyarınca idare tarafından kıyı kenar çizgisi belirlenmiş ve yazılı bildirime rağmen yasal süresinde idari yargıya başvurulmaması nedeniyle yargı yolunun kapanmış olması veya idare tarafından verilip kesinleşmiş karar bulunması durumlarında, bunlara uygun şekilde kıyı kenar çizgisinin adli yargı tarafından saptanması gerektiğine"işaret edilmiştir.
Hal böyle olunca, öncelikle idare tarafından 3621 sayılı Kanunun 9.maddesi hükmüne göre "kıyı kenar çizgisi" haritasının düzenlenip, düzenlenmediği araştırılmalı, ondan sonra, üç jeologtan oluşturulacak uzman bilirkişi kurulu ve Tapu Fen Memuru aracılığıyla yerinde keşif yapılmalı;harita düzenlendiğinin ve yukarıda değinilen İçtihadı Birleştirme Kararı'nda belirtildiği şekilde işlem gördüğünün, böylece davanın taraflarını bağlayan bir içerik kazandığının anlaşılması durumunda"kıyı kenar çizgisi" idarenin düzenlendiği harita ya değer verilerek saptanmalıdır. Harita düzenlenmediğinin yada düzenlenipte 5/3 sayılı kararda yazılı olduğu gibi bizzat bildirim yapılmadığının veya ilanen bildirime karşın, idari yargıya başvurulmadığının ortaya çıkması halinde ise, kıyı kenar çizgisi, bilimsel verilerden ve düzenlenmiş olmakla birlikte bağlayıcılık niteliğini kazanamamış haritadan yararlanılarak belli edilmeli belirlenen çizgi Tapu Fen memuru sıfatını taşıyan uzman bilirkişinin krokisine infazda kuşkuya yer bırakmayacak biçimde yansıtılmalı ve sonucuna göre bir hüküm kurulmalıdır.
Mahkemece, yukarıda açıklanan ilkeler gözetilmek suretiyle yapılan inceleme sonucu çekişmeli 751 parsel sayılı taşınmazın bir bölümünün kıyı kenar çizgisi içerisinde kaldığı kabul edilmek suretiyle hüküm kurulmuştur.
Ne var ki; dosyaya sunulan ve çekişmeli taşınmazın hemen bitişiğinde bulunan 750 parsel sayılı taşınmaz bakımından aynı esaslara göre yapılan inceleme sonucu düzenlendiği anlaşılan rapor ve krokiden belirlenen çizgi ile eldeki davada saptanan çizginin bariz farklılık gösterdiği anlaşılmaktadır. Her iki davada bilirkişi olarak görev alan Jeoloji Yüksek Mühendisi Prof. Dr. Salih Zeki Tutkun farklı raporlara imza atan kişidir. Sözü edilen emsal dosyadaki bilirkişi rapor ve krokilerindeki farklılık mahkemece irdelenmiş ve rapor ve krokiler arasındaki çelişki giderilmiş değildir.
Belirtilen anlamda, eksik incelemeye dayalı ve çelişkili rapor ve krokilerle kurulan hükmün, davanın tarafları bakımından inandırıcı olduğu söylenemeyeceği gibi, adalet duygularını tatmin eder nitelikte olduğu da söylenemez.
Hal böyle olunca, yerinde uzman bilirkişiler kurulu aracılığıyla yeniden keşif yapılarak, yukarıda açıklanan çelişki sebebinin bilirkişilere açıklattırılması, hangi tesbitin sağlıklı ve doğru olduğu yönünde bilimsel açıklattırma yapılması ve ondan sonra bir karar verilmesi gerekirken, yazılı olduğu üzere hüküm kurulması doğru değildir.
SONUÇ : Davalının temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK.'nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, peşin alınan harcın temyiz edene geri verilmesine, 30.03.2004 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.