Mesajı Okuyun
Old 30-11-2012, 11:27   #4
Av.Şenel DELİGÖZ

 
Varsayılan

T.C. YARGITAY
11.Hukuk Dairesi

Esas: 2004/12632
Karar: 2005/10414
Karar Tarihi: 27.10.2005

ÖZET: Somut olayda işletenin ve sürücünün aynı derecedeki yakınları trafik sigortacı karşısında, bedensel zararlar bakımından üçüncü kişi durumunda olduklarına göre, sürücü murisin kusuru ile işletenin varsa ayrıca oluşan kusuru toplamı kadar hukuki sorumluluk üstlenen trafik sigortacısından bu toplam kusur oranına isabet eden destek tazminat miktarından, poliçe limitini geçmemek kaydı ile bu sigortacı sorumlu tutulmalıdır.

(2918 S. K. m. 1, 85, 91, 92) (818 S. K. m. 47) (Özel Güvenlik Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları A.5) (YİBK. 22.06.1966 T. 1966/7 E. 1966/7 K.) (11. HD. 17.04.1995 T. 1995/2056 E. 1995/3648 K.) (11. HD. 15.05.2000 T. 2000/288 E. 2000/4194 K.) (11. HD. 09.06.2003 T. 2003/269 E. 2003/6111 K.)

Dava: Taraflar arasında görülen davada Çorum Asliye 3. Hukuk Mahkemesi'nce verilen 10.06.2004 tarih ve 2003/430-2004/266 sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi davalılardan Başak Sigorta A.Ş. vekili ve İnci Ünal ve çocukları vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi Ramazan Özcan tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

Karar: Davacılar vekili, müvekkillerinin murislerinin kusurlu olmadığı trafik kazasında öldüğünü, davalılardan Başak Sigortanın müvekkillerinin aracının Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası, diğer iki davalının da karşı araç sürücüsünün mirasçıları olduklarını ileri sürerek, her iki müvekkili için toplam 20 milyar TL manevi ve 5 milyar TL maddi tazminatın davalılardan temerrüt faiziyle tahsilini talep ve dava etmiştir.

Davalılardan Başak Sigorta vekili, karşı araca ait poliçe bulamadıklarını savunarak davanın husumetten reddini istemiştir.

Davalılardan Akdeniz Sigorta davaya yanıt vermemiştir.

Diğer davalılar vekili, kazada üçüncü bir aracın kusurlu olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.

Mahkemece; iddia, savunmalar, toplanan deliller ve bilirkişi raporuna göre, hasar bedeli ile manevi tazminat taleplerinin aynen ve maddi tazminat taleplerinin kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Kararı, davalılardan Başak Sigorta vekili ile İnci Ünal ve oğulları vekili temyiz etmiştir.

1- Dava dosyası içindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre davalılardan İnci Ünal ve oğulları vekilinin aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.

2- Dava, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu kapsamında, haksız eyleme dayalı maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.

Hakim manevi tazminata Borçlar Kanunu'nun 47. maddesi hükmüne göre, özel durumları göz önünde tutarak, manevi tazminat miktarını adalete uygun olarak belirlemesi gerekmekte olup, hükmedilen manevi tazminat fazladır. Manevi tazminat, zarara uğrayanda, manevi huzuru gerçekleştirecek ve tazminata benzer bir fonksiyonu da olan özgün bir nitelik taşır. Manevi tazminat bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. Zarar görenin zenginleşmemesi, zarar sorumlusunun da fakirleşmemesi gerekmektedir. Takdir edilecek miktarın, mevcut halde elde edilmek istenen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.6.1966 günlü ve 7/7 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı'nın gerekçesinde de takdir edilecek manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden, hakim bu konuda takdir hakkını kullanır iken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.

Somut olayda, karşı araç sürücüsü de ölmüş ve geride mirasçıları kalmıştır. Bu durumda hükmedilen manevi tazminat miktarı, somut olayın özelliklerine, tarafların ekonomik ve sosyal durumlarına uygun olmalıdır. Bu konuda mahkemece araştırma yapılmış ise de bu araştırma yalnızca davalıların ölen murisi hakkında yapılmış ve ancak birkaç yazışmadan sonra, yalnızca bu murisin ölmeden önce aldığı son ücreti belirlenebilmiştir.

Bu durumda mahkemece, her iki tarafın da ekonomik ve sosyal durumu etraflıca araştırılarak, bunun sonucuna göre, davlıların sorumluluğun niteliği ve olay tarihindeki paranın alım gücüne uygun düşen bir manevi tazminata hükmedilmelidir.

3- Davalı Başak Sigorta vekilinin temyizine gelince, bu davalı bakımından dava, ölen sürücünün mirasçılarının, hak sahibi sıfatıyla, aracın işleteninin sorumluluğunu üstlenen zorunlu mali sorumluluk sigortasına karşı, ölüm nedeniyle açtıkları tazminat davasıdır.

Bu açıklamalara göre, davada bu davalı bakımından uyuşmazlık, trafik kazasında ölen sürücünün mirasçılarının, onun desteğinden yoksun kalmaları nedeniyle, aynı aracın işleteninden, dolayısıyla da onun hukuki sorumluluğunu üzerine alan davalı Başak Sigorta'dan üçüncü kişi sayılarak tazminat isteyip, isteyemeyeceği noktasında toplanmaktadır.

Öncelikle, bu davalının, davadaki konumuna göre sorumluluğunun belirlenmesi açısından bu husustaki ilkeleri açıklamakta yarar vardır.

Bilindiği üzere, zorunlu trafik sigortasında sigortacı, işletenin 2918 sayılı KTK.nun 85/1 nci madde hükmünde yazılı hukuki sorumluluğunu, aynı kanunun 91/1 nci maddesi uyarınca üstlenmiş olup, gerek 85/1 nci madde hükmü, gerekse zorunlu trafik sigortası poliçesi genel şartlarının 1. maddesi hükmü, ölüm veya cismani zararlar yanında ancak bir şeyin zarara uğraması halinin teminat kapsamında olduğunu öngörmüştür. Aynı kanunun 92/b ve poliçe genel şartlarının A.5.b bendi hükümlerinde, işletenine eşinin, usul ve fürunun, kendisine evlat edinme ilişkisi ile bağlı olanların ve birlikte yaşadığı kardeşlerinin mallarına gelen zararlar nedeniyle ileri sürülebilecekleri taleplerin teminat dışı olduğu hüküm altına alınmıştır. Bu hüküm, Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası'nın asıl amacının üçüncü kişilere verilecek zararların güvence altına alınması ilkesinin bir tekrarı olmaktadır.

Ne var ki, sözü edilen maddede bedeni zararlardan söz edilmemiş, sadece mal zararlarının güvence dışı olduğu hükme bağlanmış bulunmaktadır. Doktrinde de, bu tarz düzenleme nedeniyle, işletenin yasada sayılan yakınlarının uğramış oldukları bedensel zararların Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası güvencesi içinde kaldığı kabul edilmekte olup, varılan bu sonucun, işleten sıfatı olmayan sürücünün aynı derecedeki yakınları için de geçerli olduğunun kabulü gerekmektedir. Zira, sigortacının bu kapsamdaki sorumluluğunu sınırlayan aynı yasanın 92 nci maddesinde araç sürücüsünün aynı derecedeki yakınlarının bu kapsamın dışında kaldığına ilişkin hüküm bulunmadığı gibi, sigorta poliçesi genel şartlarında da bu yolda bir sınırlama getirilmemiştir. O halde sürücünün aynı derecedeki yakınlarının da murislerinin ölümü nedeniyle bedensel zararlar kapsamında olan destekten yoksun kalma tazminatına ilişkin trafik sigortacısından istemde bulunabileceği ilke olarak benimsenmelidir. Esasen, doktrinde de sürücü ve yardımcılarının işletene karşı tazminat isteminde bulunabilecekleri dolayısıyla onun sigortacısının da sorumlu olması gerektiği kabul edilmektedir. (Bkz. Dr. S. Arkan, Sigorta Hukuk Dergisi, C.1, sayı 3-4, Sh.268; Ç. Aşçıoğlu, Trafik Kazalarında Hukuki Sorumluluk ve Tazminat Davaları, Ank. 1989, sh. 86 vd.) Nitekim, somut olayla ilgisi olmamakla birlikte, İMSS. Genel Şartları'nın 3/c bendinde, bu noktada sürücü ve işleten arasında, yakınlar bakımından bir ayrım yapılmamıştır. Dairemiz'in 17.4.1995 tarih ve 2056-3648 sayılı; 15.5.2000 tarih ve 288-4194 sayılı; 15.3.2001 tarih ve1244-1941 sayılı; 9.6.2003 tarih ve 269-6111 sayılı; 20.6.2005 tarih ve 2004/9695 esas, 2005/6380 karar sayılı ilamları, ölen sürücünün eşi ve çocuklarının bedensel zararlara ilişkin, üçüncü kişi olarak dava hakkının varlığına ilişkindir.

İşletenin ve sürücünün aynı derecedeki yakınları trafik sigortacı karşısında, bedensel zararlar bakımından üçüncü kişi durumunda olduklarına göre, sürücü murisin kusuru ile işletenin varsa ayrıca oluşan kusuru toplamı kadar hukuki sorumluluk üstlenen trafik sigortacısından bu toplam kusur oranına isabet eden destek tazminat miktarından, poliçe limitini geçmemek kaydı ile bu sigortacı sorumlu tutulmalıdır. Zira, işleten ve sürücü yakınlarının murisin ölümünden doğan zararlarına ilişkin istemleri, üçüncü kişi olmaları nedeniyle, miras hukuku ilişkisinden bağımsız istemler olup, sigorta hukuku ilkeleri çerçevesinde ele alınması gerekeceğinden, murisin kusuru oranından yararlanmamaları gerektiği artık söylenemeyecektir. Bir başka deyişle, muris sürücünün kazadaki kusur oranı ile bu kusurun dışında kalan işletenin ayrıca oluşabilen varsa kusur oranının belirlenmesi, olaya neden olan başka bir davalı ya da dava dışı bir başka araç varsa, müteselsilen tahsil isteminin varlığı halinde, bunların kusurunun da toplanması, poliçe limiti aşılmadan tahsile karar verilmesi gerekecektir.

Yukarıda açıklanan bu ilkeler ışığında somut olay incelendiğinde ise davacıların murisi olan araç sürücüsünün olayda kusurlu olmadığının çekişmesiz olmasına göre, davalı Başak Sigorta bakımından, sigortalı aracın sürücüsünün kusurlu olmaması nedeniyle davanın reddi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır.

Sonuç: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalılardan İnci Ünal ve oğulları vekilinin diğer itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, bu davalılar vekilinin ve (3) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalılardan sigorta vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün, anılan davalılar yararına ayrı ayrı BOZULMASINA, ödedikleri temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edenlere iadesine, 27.10.2005 tarihinde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)

Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programı