Mesajı Okuyun
Old 11-06-2013, 16:49   #3
avukatcetin

 
Varsayılan

T.C. YARGITAY 4.Hukuk Dairesi
Esas: 2002/1939 Karar: 2002/6574 K. Tarihi: 29.05.2002


ÖZET: Davaya konu edilen olayda davalının davacıya karşı kullandığı sözler ve ayrıca karar yerinde davacının davalı için söylediği sözlerin doğru olmadığı belirtilmiş ise de, bu sözlerin davacı tarafından söylendiği kanıtlandığından, davacının da bölüşük kusurunun varlığı kabul edildiğinde hüküm altına alınan tazminat miktarı çok fazladır. Daha da alt düzeyde tazminata hükmedilmek üzere karar bozulmalıdır.


(4721 S. K. m. 4) (818 S. K. m. 53) (765 S. K. m. 482, 485)

Dava: Davacı Nuh Mehmet Çınar vekili Avukat Seyfullah Güngör tarafından, davalı Aliye İçer aleyhine 14.9.2001 ve 28.9.2001 gününde verilen dilekçeler ile hakaretten doğan manevi tazminat dava ve karşı dava ile istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; ilk davanın kısmen kabulüne, karşı davanın reddine dair verilen 26.12.2001 günlü kararın Yargıtay'ca incelenmesi davalı-karşı davacı vekili Avukat Abdurrezzak Karaköse tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.

1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davalının davacı tarafından açılan davaya karşı aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları reddedilmelidir.

2- Davalının diğer temyiz itirazlarına gelince;

Kişilik hakları hukuka aykırı olarak saldırıya uğrayan kimse manevi tazminata hükmedilmesini isteyebilir. Hakim manevi tazminatın miktarını tayin ederken saldırı teşkil eden eylem ve olayın özelliği yanında tarafların kusur oranını, sıfatını, işgal ettikleri makamı ve diğer sosyal ve ekonomik durumlarını da dikkate almalıdır. Miktarın belirlenmesinde her olaya göre değişebilecek özel hal ve şartların bulunacağı da gözetilerek takdir hakkını etkileyecek nedenleri karar yerinde objektif olarak göstermelidir. Çünkü kanunun takdir hakkı verdiği hususlarda hakimin hak ve nısfetle hüküm vereceği Medeni Kanun'un 4. maddesinde belirtilmiştir. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır.

Davaya konu edilen olayda davalının davacıya karşı kullandığı sözler ve ayrıca karar yerinde davacının davalı için söylediği sözlerin doğru olmadığı belirtilmiş ise de, bu sözlerin davacı tarafından söylendiği Asliye Ceza Mahkemesinin 2000/131 Esas sayılı hükmü ile kanıtlandığından, davacının da bölüşük kusurunun varlığı kabul edilmek ve yukarıda ki ilkeler gözetildiğinde hüküm altına alınan tazminat miktarı çok fazladır. Daha da alt düzeyde tazminata hükmedilmek üzere karar bozulmalıdır.

3- Davalının, davacıya karşı açtığı davaya gelince;

Dava ve karşı dava, karşılıklı hakaret nedeniyle manevi tazminat istemine ilişkindir. Davalı-karşı davacı Aliye İçer, kızının davacı-karşı davalı Nuh Mehmet Çınar'ın oğlu ile boşanması neticesinde aralarında devam eden eşya davası ile ilgili olarak Nuh Mehmet Çınar'ın oğlunun bir kısım eşyalarının tedbiren iadesine dair mahkeme kararının infazı sırasında, Aliye İçer'in evine gelerek <Biz adamı böyle yatağında basarız. Üç kuruşluk memursunuz, nefesiniz kokuyor, biz sizin gibi memurları paramızla satın alırız, kızını sat, karnını doyur, haline bak, utan... > diye yüzüne tükürüp tekmeleyip hakaret etmesi nedeniyle manevi tazminat isteminde bulunmuştur.

Mahkemece davacı-karşı davalının açmış olduğu hakaret davasındaki iddia, savunma ve deliller yeniden değerlendirilerek, ceza mahkemesinin karşılıklı hakaret edildiğinin kabulü ile verdiği ıskat kararına itibar edilmeyerek, koşulları oluşmayan davanın reddine karar verilmiştir. Karar davalı-karşı davacı tarafından temyiz edilmiştir.

Her ne kadar Borçlar Kanununun 53.maddesi metninde ceza mahkemesince verilen kararların Hukuk Hakimini bağlamayacağına dair açık bir hüküm yoksa da bu maddenin genel yorumundan ve özellikle son cümlenin karşı anlamından ceza mahkemesince verilen mahkumiyet kararlarındaki, fiilin hukuka aykırılığının ve illiyet bağını saptayan maddi vakıa konusundaki kabulün Hukuk Hakimini de bağlıyacağı hem Bilimsel hem de kökleşmiş kazai içtihatlarla benimsenmiş bulunmaktadır.

Aliye İçer'in, Nuh Mehmet Çınar'a <Sakallı şeytan, Sen şeytansın> diye hakaret etmesi nedeni ile açılan Kayseri 1.Asliye Ceza Mahkemesinin 2000/131 Esas sayılı şahsi davası ile Nuh Mehmet Yüksel'in de <Sen kızını çalıştırıyorsun, ****** yapacaksın> diye hakaret ettiği kabul edilerek TCK'nun 482/3. maddesinden verilen mahkumiyet kararı Nuh Mehmet Çınar'ın haksız tahriki ile hakaret olayının meydana gelmesine neden olduğundan TCK 485/2 maddesi uyarınca ıskat edilmiş ve karar Yargıtay 4. Ceza Dairesi tarafından onanarak kesinleşmiştir.

Mahkemece davalı-karşı davacının iddiasının kanıtlanmadığı ifade edilmiş ise de, Kayseri 1. Asliye Ceza Mahkemesinin kesinleşen 24.5.2000 gün ve 2000/131-457 sayılı kararı ile davacı-karşı davalının, davalı-karşı davacı Aliye İçer'e hakaret ettiği ancak eylemin karşılıklı olması nedeniyle cezanın kaldırılmasına ilişkin olgu karşısında eldeki davada bu hususun yeniden tartışılması doğru değildir. Mahkemenin davacı-karşı davalının da davalı-karşı davacıya hakaret ettiği kabul edilmelidir. Bu yön dikkate alınmaksızın davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Mahkemece yapılacak iş tazminat miktarı belirlenerek sonucuna göre bir karar vermekten ibarettir.

Sonuç: Temyiz olunan kararın yukarıda 2 ve 3 nolu bentte gösterilen nedenler ile davalı-karşı davacı yararına BOZULMASINA, diğer temyiz itirazlarının 1 nolu bentte gösterilen nedenle reddine ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 29.05.2002 gününde oyçokluğu ile karar verildi.

KARŞI OY YAZISI

Gerek davacı-karşı davalını, gerekse davalı-karşı davacının birbirlerine karşılıklı olarak hakaret etmeleri ve ceza davasının ıslahla sonuçlanmış olması karşısında BK.’ nun 44/1. inci maddesi gereğince her iki davanın da reddedilmesi gerektiği görüşünde olduğumdan çoğunluğun kararına katılamıyorum. 29.05.2002 (¤¤)