Mesajı Okuyun
Old 03-05-2010, 10:42   #212
Nur Deniz

 
Varsayılan

Demişler ki; yediğin içtiğin senin olsun gördüklerini anlat! Ama ben hepsini anlatacağım. 01.30 da otobüse bindiğimde hava sıcaklığı 4 derece idi. Yoğun bir gün geçirmiştim ve yorgundum Akşehir e girmeden uyumuşum.Kulağımda kulaklık vardı muavin almış, koltuğum yatırılmış, çantam yukarıya özenle yerleştirilmişti. Sabah uyandığımda ise tabelada Bornova Çevre Yolu yazıyordu. Gözümü açar açmaz, mesajlar gelmeye, telefonum çalmaya başladı. ''Tamam!'' dır dedim kendi kendime. Beni süperkardeşimin karşılayacağı yere indirdiler ki hemen uzaktan telaşla bana doğru gelen falcı bacının dediği gibi İzmir in Türkan Şoray ı geldi. Yok bir birbirimizi kesinlikle daha önce gördük ve uzun zamandır görüşmeyi bekliyorduk gibi hissettim. (Yahu beni karşılayanlar gerçekten bir kardeş hissini veriyor, Sn Adnan Koray ın Ankara karşılaması da çok güzeldi, bunu da unutmadım. ) Yüzüme bakarak ''Abla kahvaltı yapalım mı yoksa sen hemen çay mı içmek istersin? diye sorarak en acil ihtiyaçlarımı acilen giderdi sağolsun süperkardeşim. Kafelerden birine oturduk ki süperkardeşime yakışıklı yakışıklı delikanlılar selam veriyor, sohbet ediyor. Çok keyifli zaman geçirdik kafelerden başlayarak. Sonra kuaföre gittik. (Zaten planımızda vardı.) Sonra metro ile Havaş a giderken heyecanım artmaya başladı. Gülümse Ablamı çok özlemiştim. Üstelikde de özlediklerim katmer katmer oradaydı. En sıcak Kardan Adam , Atahun.

Metro ile Havaş son durağa geçtik ve burnuma denizin kokusu gelmeye başladı. Yarım saatlik süre daha olduğu için ben süperkardeşimi deniz kıyısına gidelim diye ikna ettim. Bu sırada çiçekçiler , falcılar geçmeye başladı. İnsanlar gerçekten gamsız , neşeli ve eğlenceli görünüyordu. Falcının bir tanesi gerçekten süperkardeşe ''İzmir in Türkan Şoray ı'' dedi, bana dediğini yazmıyorum.Ağzında bakla ıslanmayanlar sağolsun. Bu sırada Adli Tip in boyoz yemeye başladığını öğrendim telefonda, kendim için 3 tane ayırmalarını istediğimi söyledim ki, Sn S Karaca, Armağan Bey in kendilerini alarak birlikte kahvaltı yapmaya başladıklarını söyledi ki, benim düşmüş şekerim , artık sevdiğim kişileri görmek için bekleme sabrım bitmişti. Bir telaşla koşarak taksiye bindik çok kısa bir mesafeyi.

Hana girdik ki, kahvaltı yapılıyor. Hemen masa büyütüldü. Herkesle kucaklaşıldı. Cep telefonum şarja gitti ve ''söğüşler'' söylendi, Armağan Abinin acısız ve soğansız söğüşüne karşılık benim acılı ve soğanlı söğüşüm geldi. Beyin, dil, yanak ve keçi etinnden oluşan içinde azıcık değil, taşan içle hazırlanan söğüşü afiyetle yedim. Bu arada sırtımda bir el beni yumuşatıyor, rahat hale sokuyor ve ''Sen sus! Çok güzel olacak!'' diyordu. Bir kaç tane çayın üzerinden çok çok keyiflendim. Taksi parası farkını Gülümse Abimden istediğimde Engin in gözlerindeki dehşete halen gülüyorum. Gülümse Abiden 6 TL aldım. Birini geri verip değiştirmek istedim YTL olduğu için, değiştirmediler.

Mis gibi kahve kokusu, çevremde sevdiğim iyi insanlar, denizin kokusu burnuma geliyor. Oh! dedim için için kaç kez.

Kemal Kardeş, Armağan Abi, Ablam, Süperkardeşim, Kardan ama en sıcak Abim, Engin, Engin in Abisi ,sevgili Duygu, ve Sn Ege. Kızlar Ağası Hanın da fincanda pişen kahvelerimizi yudumladık. Çok yoğun ama çok çok güzeldi. Şimdiye kadar içtiğim en güzel türk kahvesiydi diyebilirdim. Söğüş yedim bana sakatatlardan bahsetmediler , keçi eti dediler , hoş bahsetseler onu da yerdim, çok acıkmıştım. Ve nefisti. Keçi eti yediriyorsanız emin misiniz, ben zaten inatçıyım, çarpmasın dedim ama baktım ses yok, hepsini bitirdim.Midye dolmasını da söyleyeyim mi?

Bu arada Gülümse Ablam bana; bu gün istediğin gibi şımarabilirsin dedi. Bunu duyarda rahat durur muyum hiç? Lavaboya gitmek için ayrıldım ve döndüm ki ne göreyim? 4 kişi bir masada oturuyor, önlerinde de 3 boş kahve fincanı.

-Aaaa! Kahve mi içtiniz? diye soran bir ses tonu benden çıktı ki, hemen Armağan Abi, burada kahve içilmez diyerek nefis bir yere götürdü. Kızlar Ağası Hanına.Kemal buran ayrıldı bizden.

Her yer şıkır şıkır insan bir kaç gününü nefessiz burada geçirebilir. Sevgili Engin den nazar boncuğu istedim. Hemen aldı

Buradan sahilde yürümeye başladık. Doymuşuz, kahvemizi içmişiz, ben şımarığım. Kol kola neşeyle yürüyoruz. Bu sefer başka bir falcıyla karşılaştık. İnsanlara hayır diyememe gibi bir huyum var. Falcı elimi bırakmayınca çaresiz dinledim. Hepsi uzaklaşmaya başladılar.

Falım; Bir dahaki sefere tek gelmeyeceksin, 40 yaşın üstünde , uzun boylu, bıyıklı esmere çalan ten renkli bir sevgilin olacak. Muradına ereceksin. Ne dilersen olacak. Vs vs. Bıyıklı dediği için 3 tl verdim Bıyıksız deseydi 5 verirdim. (Bıyık sevmem de)

Sonra herkese eşkali verdim ve görenlerin bana haber vermelerini rica ettim.

Gülümse Hanım arada bir arkaya dönüp gelip gelmediğime göz atıyordu. Bende her baktığında elimi sallıyordum. Sırayla herkesle konuşma fırsatım oldu. Sohbetler nefisti. Erik istedim , erikçi nerede dediler, gösterdim bir kilo erik aldılar. Ama hep birlikte yedik. Mısır istedik, mısırcıya koştular. Bir ara iki elime baktımda hem erik, hem sakız, hem Armağan Abinin bölerek verdiği kumru vardı. Bayram çocuğu hissi burada doğdu ve bir daha kendime gelemedim zaten.

Çimenlere oturduk, nefis fotoğraflar çektirdik. Miko ya gittik, espriler süperdi. O kadar çok güldürdüler ki, gözlerim yaşardı.

Miko da harika kırmızı var. Benimkini geç getirdiler ama olsun. Bu arada lavaboda İzmir li bir genç kız ben akan rimellerimi silerken tedirgin tedirgin bana baktı. Bende iyi olduğumu sadece çok güldürdükleri için dağılan göz makyajımı toparlamaya çalığtımı; İnsan hiç ağlatana kadar güldürülür mü? dememle birlikte, ''Hep böyle gülersiniz inşallah! dedi.

Vapurla Bostanlıya geçtik. Sn Karaca , ben, Atahun vapura yetiştik ama, süperkardeş ve Sn Ege de yetişsin diye, vapuru tuttuk. Harikaydı. Unuttum sanmayın Armağan Abi de Kordon da gezdirdi faytonla.

Diğer grup arabayla gelmeye karar verdiği için beşimiz Bostanlı ya vapurla geçtik. Bundan önce sevgili Duygu bizden ayrılmak zorunda kaldığı için üzüldük ama işi önemliydi bu nedenle hiç ama hiç mahçup olmasına gerek yok. Geldiği ve bizimle vakit geçirdiği için çok çok teşekkür ederiz.

İskeleden faytona bindik. Tokuz, keyifliyiz, birazcık yorgunuz, başınızı hangi yöne koysanız güvenli bir omuz, sol tarafta deniz, sağ taraftan gelen nefis iğde kokusu ki, ciğerlerinizi patlatırcasına doldurmak istiyorsunuz. Gülen gözler. Baya gittik ama zaman geçtikçe anladık. Sn Atahun çantamı taşıdı efendim, itiraf ediyorum. Çok ustaydı. Uçak korkusu olduğunu bende söyleyebilrim çünkü daha önce yazılmış, Ankara ya faytonla gidelim mi Abi? dediğinde kahkahadan koptuk.Bu halinin fotoğrafı bende var, izni olursa ekleyebilirim.

Faytondan indik, harika bir sohbetten sonra, lodosla birlikte sahilden yürüyerek geri döndük, güvercinleri yolda çektim, fotoğrafın birinde önümüzde yürüyen süperkardeşle Sn Kardan Adam dır.

Çok iyi seçilmiş nefis bir yerdi Altınbalık. Masa çok güzeldi. İnanılmaz acıkmışım o kadar yememe rağmen önüme ne koyduysam bitirip tabağımı herkese gösterdim. Sn S.B Akyüz o gün Balıkesir de olduğu için malesef gelemedi ama masamıza selamıyla renk kattı. Sn Karabulut ve çok az konuşabildiğim zarif arkadaşı da ilave olunca tam oldu. Engin in Abisinin asker arkadaşı Aşkın Bey sayesinde İzmir konusunda bana çok faydalı şeyler öğrendim.

Ağzımızın tadı Şehper Hanım geldi. Son şiiriniz gerçekten nefis. Kıskandırıyor. Mutlu ediyor. Gönlünüze ve elinize sağlık.

Soğukları ve ara sıcakları bir yerde, balığı bir yerde, meyveyi başka bir dostun yanında yediğim için, benim gibi bir kaç kişi de olduğu için garsonlar artık ellerinde tabakları tutarak isteyene vermeye başladılar.

Çevre masalardan kopuktuk. Sürekli bir değişme, konuşma, sohbet ve seyretme çabasındaydık. Ege Hanım ın çok candan ve neşeli arkadaşı Oya Hanım la dışarıda sevgili Sinem le baş başa sohbet edebildik. İstanbul la cepten bağlandık. Maç nedeniyle 2-0 olana kadar biraz stresli olsakta , keyifler o dakikadan sonra Sn Kardam Adam la, benim için ''Anca bu kadar olur!'' dedirtti.

Sevgili süperkardeşim erken ayrılmak zorunda kaldı. Söz verdim bir dahaki sefere misafiri olacağım. Harika ve içten karşılaması, misafir etmek için sorması beni ne kadar mutlu etti anlatamam. Ege Hanım da daha İzmir e gitmeden çok zarif bir şekilde evine davet etti. Bu nedenle ben kimseye sizleri internette tanıdığımı asla söylemiyorum. İnandırıcı gelmiyor ki.

Dağılmaya başladık. Ankaralılar evine dönmek için kalktı. Şehper Hanım, Armağan Bey, Gülümse Hanım , Bay ve Bayan Tip, Engin ve ben kaldık.

Şehper Hanım ve Armağan Bey önde biz arkada giderken yanımda oturan Gülümse Hanım ın telefon konuşmasını dinlediğimde ürperdim

- Canım biz birazdan yolda birini indireceğiz, sonra sen bizi Sevinç Pastanesinin önünden al!

Bay ve Bayan Adli Tip çift, Engin araç kullanıyor. Gülümse Hanımı alacaklar.

- Sinemciğim, O biri ben miyim? Herkesi de reddetim ben şimdi ne yapacağım, beni atacaklar dememle, kahkahadan nefesimiz kesilmesi bir oldu.

Gülümse Hanım la bizi aldılar. Misafir olduğum ailenin sıcaklığı çok güzeldi. Öyle bir uyumuşum ki bir hafta uyumasam yeterdi. Ayak tabanlarım su toplamış ve şişmiş. Sesim kısıldı. Bu kadar tatlı insandan dolayı şekerim yükseldi. Lodos gözüme kadar girdi ve sağ gözüm halen kıpkırmızı.

Pazar gün 14:00 otobüsü ile yola çıktım. İlk otobüs molasında aynı iş yerinden bir arkadaşımla karşılaştık, çay içtik, ben İzmir den çıkıyor O geliyordu.

Saat 23:00 gibi evimdeydim.Noksan yoktu. Her şey, herkes çok güzeldi.

Ama keşkeler olmadan hiç bir şey olmaz. Cengiz Abi, Elkan Bey ve gelmek isteyip de aramızda olamayan diğer dostlar keşke sizde olsaydınız ve bütün olsaydık.

THS için;
Hep söylüyorum, bu benim için özel bir ayrıcalık. Hayatımda bu sebeple var olan herkese, beni seven, sevdiğini söyleyen ama benim çoğu zaman bu kadar iyiliğin karşısında ifade etmekte yetersiz kaldığım tüm güzel insanlar. Sizi seviyorum.