Ali Borçlu, Veli Alacaklı ve Cemşit Varyemez’e borçludur.

Veli Alacaklı, alacağına ulaşmak için Ali Borçlu hakkında icra takipleri başlatmış ve karşılıksız çek davaları açmıştır. Ancak alacağına ulaşamamışken Ali Borçlu, Veli Alacaklı’ ya kendisine ait bir taşınmazının olduğunu bildirmiş ve söz konusu taşınmazı borcuna mahsuben devredebileceğini belirtmiştir. Veli Alacaklı da söz konusu teklifi hemen kabul ermiştir. Tapuda işlemler yapılmış ve masrafsız olsun diye değer pek düşük gösterilmiştir.
Diğer alacaklı Cemşit Varyemez tasarrufun iptali davası açmıştır.

Soru 1; Yargıtay kararlarına göre; “akdin yapıldığı sırada kendi verdiği şeyin değerine göre borçlunun ivaz olarak pek düşük bir fiyat kabul ettiği akitlerin başka koşul aranmaksızın batıl olduğu” ortadadır.
Buna göre Veli Alacaklı’nın alacağına mahsuben işbu taşınmazı satın aldığı, (yani ivazın kendi alacağı olduğu) zira satışın ardından icra takiplerinin artık takip edilmediği, tapuda gösterilen bedelin esas alınamayacağı hususunun iddiası tasarrufun iptaline engel olur mu? Yahut tasarrufun iptalini engellemenin başka yolu var mı?

Soru 2; Veli Alacaklı, davanın açılmasından sonra taşınmazı satmıştır. Davacı yan bunu öğrenmiş ve -dava aslında kendiliğinden bedele dönüşmesine rağmen- ıslah etmiştir. Mahkeme Veli Alacaklı’ya zarar-ziyanını bildirmesi için süre vermiştir. Zarar-ziyan olarak bildirilebilecek kalemler nelerdir?

Soruyu Turgut Akıntürk tarzında sordum. Turgut Hoca’da okuyanlar olayın kahramanları Ali, Veli ve Cemşit’i hemen tanıyacaklardır.

Cevap verenlere şimdiden teşekkürler…