Mesajı Okuyun
Old 14-11-2008, 23:21   #2
gurhankoc

 
Varsayılan

YARGITAY HGK, E:2003/19-310, K:2003/322, T:30.04.2003; “Taraflar arasındaki
“itirazın iptali” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Đzmir 2. Asliye Ticaret
Mahkemesince karar verilmesine yer olmadığına dair verilen 21.12.1999 gün ve 1998/
2128-1999/1170 sayılı kararın incelenmesi Davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine,
Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 9.10.2000 gün ve 2000/4359-6523 sayılı ilamı ile;
(...Davacı vekili, davalı D... A. S.’ne diğer davalıların kefaleti ile kullandırılan kredinin
ödenmemesi üzerine hesabın kat edilerek ihtarname keside edildiğini, alacağın tahsili için
baslatılan icra takibine itiraz olunduğunu iddia ederek itirazın iptalini talep ve dava
etmistir.
Davalılar savunmalarında davanın reddini istemislerdir.
Mahkemece tarafların 19.8.1998 tarihli protokol ile sulh oldukları gerekçesiyle davanın
reddine karar verilmis, hüküm davacı vekilince temyiz edilmistir.
Dava açıldıktan sonra taraflar arasında düzenlenen 19.8.1998 tarihli protokol, bir sulh
anlasması değil borcun tasfiyesine yönelik olarak düzenlenmistir.
Protokolün 8. maddesinde borçluların aleyhlerine yapılan icra takiplerindeki itirazları
geriye almaları ve böylece takibin protokolün 7. maddesindeki kosullar ile devamını
sağlamaları, 9. maddesinde ise taksit veya fonların herhangi birinin ödenmemesi halinde
bankanın, takiplere bulunduğu yerden devam edeceği, 1. maddesi ile de protokolün borçların
temdidi, veya tecdidi anlamına gelmeyeceği kararlastırılmıstır.
Öte yandan davalıların anılan protokolün kendilerine yüklediği yükümlülükleri yerine
getirmedikleri de anlasılmaktadır.
Bu durumda mahkemece isin esasına girilerek davalıların takip tarihi ile davacı bankaya
borçlu oldukları miktar uzman bilirkisi vasıtası ile saptanıp sonucuna göre bir karar
verilmesi gerekirken yazılı gerekçeyle davanın reddi doğru görülmemistir...) gerekçesiyle
bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece
önceki kararda direnilmistir.
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlasıldıktan
ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüsüldü:
KARAR : Tarafların karsılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara,
bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere ve özellikle taraflar arasında yapılan
19.08.1998 tarihli protokolün önceki borcu tecrit etmesi (yenilemesi) için yapılan yeni
sözlesmenin önceki borcun yerine geçeceğinin taraflarca açıkça kararlastırılmıs olması,
diğer bir söyleyisle tecdit (yenileme) iradesinin mevcut olmasının gerekmesine, somut
olayda tam aksine yapılan protokolün 1. maddesinde, önceki borcun tecditi anlamına
gelmeyeceğinin kararlastırılmıs olmasına göre, Hukuk Genel Kurulu’nca da benimsenen
Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve
yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.”


Sizin olayınızda da protokol şartları önem kazanıyor.
Açıklayıcı olmuştur umarım.
İyi çalışmalar.